Davos zirvesinin 55.’si bu yıl 20-24 Ocak tarihleri arasında yapıldı. Zirveye G7 ve G20 ülkelerinden liderler, uluslararası kuruluşların başkan ve temsilcileri ile “iş dünyasının” önde gelen isimlerinden binlerce kişi katıldı. Bu yılki zirveye damgasını yeniden başkan olan Donald Trump vurdu. Zirve Trump’ın yemin töreninin gölgesinde gerçekleşti. 20 Ocakta başkanlık yeminini yapan ABD Başkanı, 23 Ocakta Beyaz Saray’dan Davos’a video-konferansla bağlandı. 2025 Davos’una ve Trump’ın konuşmasının içeriğine geçmeden önce ibretlik yemin töreninin de bir başka Davos zirvesi olduğunu söyleyerek kısa bir parantez açalım.
Yemin töreninin kendisi çürüyen kapitalizmin ve kapitalist akıldışılığın en “nadide” örneğiydi. Törende eski ABD başkanları ve müesses nizamın temsilcilerinin yanı sıra Elon Musk, Jeff Bezos, Mark Zuckerberg, Sam Altman, Tim Cook, Rupert Murdoch, Bernard Arnault gibi multimilyarderler boy gösterdi. Egemenler tüm dünyaya adeta bir zenginler geçidini seyrettirdi. Bu baylar aynı zamanda gezegenin en zenginleri. Forbes’ın verilerine göre sadece ilk üçünün (Elon Musk, Jeff Bezos, Mark Zuckerberg) Ocak 2025 itibariyle toplam servetleri 900 milyar doları aşıyor.
Dahası var. Trump’ın yeniden başkan seçilmesinin ardından zenginliğine zenginlik katan Musk, toplam serveti 400 milyar dolara ulaşan ilk kapitalist oldu. Sadece bir gün içinde servetine 62,8 milyar dolar ekleyerek tarihe geçti. Bu artış, bugüne kadar kayıtlara geçen en büyük tek günlük zenginlik artışı olarak ifade ediliyor. Musk’ın servetindeki astronomik artış, dünyanın en zengin 500 kişisinin toplam servetini ilk kez 10 trilyon doların üzerine çıkardı. Dünya Bankasının verilerine göre bu toplam servet Almanya, Japonya ve Avustralya’nın geçen yılki toplam gayrisafi yurtiçi hasılasına eşit! Elon Musk’ın servetinden yüksek gayrisafi yurtiçi hasılaya sahip ülke sayısı ise sadece 34! Dünyada BM tarafından tanınan toplam 208 ülke var. Yani Musk’ın serveti dünyadaki 174 ülkenin gayrisafi yurtiçi hasılasından yüksek! Kapitalizm bu işte! Trump’ın yemin töreninde azgınca zafer naraları atıp Nazi selamı veren kapitalist asalaklığın günümüzdeki şahikası Musk’ın neden bu kadar mutlu olduğunu da bu tablo özetliyor!
Davos 2025
Gelelim Davos 2025’e. Bu yılki zirve “Akıl Çağında İşbirliği” temasıyla düzenlendi. Zirvede bu tema altında büyümenin yeniden nasıl sağlanacağı, yeni teknolojilerden nasıl yararlanılacağı, sosyal ve ekonomik dayanıklılığı güçlendirmenin yolları, ekonomik milliyetçilik, ABD’nin ticaret politikaları, küresel işbirliğinin giderek zayıflaması, Avrupa Birliği’nin durumu, Çin’le birlikte değişen yeni dünya düzeni, yapay zekâ ve dijitalleşme, temiz enerji dönüşümü, iklim değişikliğiyle mücadele gibi pek çok başlıkta yüzlerce oturum yapıldı. Burjuvazinin çeşitli kanatlarından temsilciler yine süslü konuşmalar yaparak tüm sorunların üstesinden gelebileceklerini aktardılar. Nesnel zemini hanidir ortadan kalkmış olduğu halde sömürü düzenlerinin geleceği hakkında “iyimserliklerini” ve “işbirliği” temennilerini paylaşmayı da ihmal etmediler.
Burjuvazinin Trumpçı kesimi zafer edalarıyla rekabetin ve yayılmacı politikaların faydaları üzerine demeçler verdi. Aslında başta da belirttik. Trump sonrası dönemin yaratacağı belirsizlikler, riskler ve fırsatlar meselesi neredeyse her oturumun, konuşmanın değişmez konusuydu. Trump’ın henüz seçim sürecinde dost-düşman ayırt etmeksizin rakiplerini gümrük vergileriyle tehdit etmesi, Kanada ve Grönland’a yönelik yayılmacı emellerini açıkça ilan etmesi, Ukrayna savaşının bitirilmesi konusundaki tutumu bu bağlamdaki en popüler başlıklar oldu. Trump’ın tehditlerinin de yer yer muhatabı olan AB’ci kanadın temsilcileriyse, tahmin edileceği gibi üye ülkeler arasındaki işbirliğinin küresel çapta yeniden sağlanması gerektiğine ve dünyanın güçlü bir Avrupa Birliği’ne ihtiyaç duyduğuna vurgu yaptılar. Geçen seneki zirveye oranla popülerliğini hayli yitiren Zelenski’nin de konuşmasında vurgu yaptığı bu husus dikkat çekiciydi. Zelenski Avrupa’nın caydırıcı gücünün zayıfladığını söyledi. “Bugün bize olanların gelecekte Avrupa’nın başka bir bölgesine olmayacağının garantisi yok” diyen Zelenski, savaş harcamalarının yükseltilmesi çağrısında bulundu.
Zirvenin dördüncü gününde video-konferans aracılığıyla yaptığı ilk önemli uluslararası konuşmada Trump da daha fazla silah çağrısında bulundu. NATO ülkeleri daha önce GSYİH’lerinin en az yüzde 2’sini savaş harcamalarına ayırmayı taahhüt etmişken, Trump bunun yetersiz olduğunu söyledi. “Tüm NATO ülkelerinden savunma harcamalarını GSYİH’nin yüzde 5’ine çıkarmalarını isteyeceğim ki bu yıllar önce olması gereken orandı” diyen ABD Başkanı, emperyalist paylaşım kavgasının bu yıl da kızışarak büyüyeceğinin haberini vermiş oldu. Konuşmasında yapay zekâ ve kripto sektörüne de büyük yatırımlar yapacağını söyledi. Ayrıca ABD’de üretim yapmayan şirketleri gümrük vergileriyle bir kez daha tehdit etti. Amerikalı emekçilerin yaşamı binbir dertle cehenneme çevrilmişken, yeni Trump yönetiminin yandaşları da dâhil milyarderler kulübünü daha da semirtmek için dünyanın muhtelif yerlerini kan gölüne çevirmekten geri durmayacağını da böylece tüm dünyaya bir kez daha kendi meşrebince ilan etti. İsviçre Alplerinde “Akıl Çağı” diye geveleyen küresel kapitalizmin ideologları “işbirliği” fantezilerini sürdürmeye devam etsinler! Aklın yerini çoktan akıldışılığa bıraktığı kapitalist çürüme çağında emperyalist haydutlar kıran kırana savaşmanın hazırlıklarını tam gaz sürdürüyorlar!
Davos’ta estirilmeye çalışılan havanın aksine kapitalizm eşi benzeri görülmedik bir akıldışılık çağına insanlığı hapsetmiş durumda. Dünya siyasetine Trumpgiller familyası denilebilecek onlarca türedi faşistin egemen olmaya başladığı bir zamanda hangi akıl çağından söz edilebilir? Hitler ve Mussolini’ye her fırsatta selam çakan Trump’ların, Musk’ların, Meloni’lerin, Netanyahu’ların ve bu topraklardaki megalomanların, paçalarından narsistlik ve çürümüşlük akan bu asalakların şahsında cisimleşen kapitalizm gerçeğinin dünyayı neye çevirdiği ortada değil mi? Sözümona her zaman demokrasi ve barıştan yana olduğunu söyleyen diğer ikiyüzlü burjuvaları da unutmamalı. Hepsi elbirliğiyle tarihsel ömrü sona ermiş kapitalizm bunağını hayatta tutmak için dünyayı yakıp yıkmıyor mu? Emperyalist savaşın, ekolojik kriz ve talanın, gelir dağılımındaki eşitsizliğin, adaletsizliğin, çürümenin, kısacası her türlü kötülüğün ayyuka çıktığı bir çağ en âlâsından akıldışılık çağı değil de nedir?
Kapitalizmde akıldışılığın sonu yok
Onca ileri teknolojiye karşın dünyada açlık çeken milyonların varlığı “Akıl Çağı” diyen bu bayların ne kadar umurunda acaba? Gezegen üzerinde yaşayan herkesi doyurabilecek kadar gıda üretiliyorken, her gün 733 milyon insan, yani her 11 kişiden 1’i açlık çekiyor. Her yıl açlıktan 9 milyon kişi ölüyor ve bunların çoğunu 5 yaş altı çocuklar oluşturuyor! Davos elitleri “akıl çağında işbirliği” daveti yapadursunlar! Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) geçtiğimiz günlerde 2025 Dünya İstihdam ve Sosyal Görünüm raporunu yayımladı. Rapor kapitalizmin gençleri nasıl bir geleceksizliğe ve sosyal yıkıma sürüklediğini ortaya koyuyor. Rapora göre iş arayıp bulamayan kişi sayısı 2024’te 402 milyona ulaştı. Genç işsizliği dünya genelinde yüzde %12,6 seviyesinde. 2024 yılında 85,8 milyon genç erkek ve 173,3 milyon genç kadın ne istihdamda ne eğitimde görünüyor. Bu sayılar, bir önceki yıla kıyasla sırasıyla 1 milyon ve 1,8 milyon artış anlamına geliyor.
Dünya ortalaması böyleyken düşük gelirli ülkelerde bu oran alabildiğine artmış; 15,8 milyon genç erkek ve 28,2 milyon genç kadın seviyelerine ulaşmıştır. “Burjuva iktisatçılara göre işsizlik kuru rakamlardan ibaret. Oysa yaşamını çalışarak üretmek zorunda olan milyarlarca işçi açısından çalışmak yaşamın ta kendisiyken, işsizlik eğer açlıktan ölmek anlamına gelmemişse bile, en iyi durumda, kişinin psikolojik ve fizyolojik hastalıklara yakalanması, insani saygınlığından mahrum bırakılması, toplumdan dışlanması, yaşamının boş ve anlamsız hale gelmesi demektir. İşsizlik, kapitalist sistemin insanlığa karşı işlediği bir suçtur.”[1]
Milyonlarca insanı açlığa ve işsizliğe mahkûm eden, hayatın her alanında krizlere yol açıp derinleştiren, savaş ve yıkımdan başka bir şey üretemeyen bir toplumsal düzen akıldışılığın daniskasıdır ve iflas etmiştir. Burjuvalar icat ettikleri cafcaflı temalarla bu gerçeği gizleyemezler. Daha önce “ortak gelecek”ten, “güveni inşa etmek”ten vs. bahsederek denediler şanslarını. Bugün “akıl çağından” bahsederek şanslarını deniyorlar. Ama nafile! Kapitalizmde aşamayacakları akıldışılık gerçeği her zaman karşılarında durup pis bir şekilde sırıtmaya devam ediyor. Davos’tan önce yayınladıkları raporlarla bu gerçeği kendileri de istemeye istemeye itiraf etmek zorunda kalıyorlar.
Zirve öncesi yayınlanan küresel riskler raporuna bakalım mesela. Raporda bu yıl için en büyük risk devlet temelli silahlı çatışmalar olarak tespit ediliyor. Aşırı hava olayları ise uzun vadeli en önemli tehdit olarak kaydediliyor. Jeo-ekonomik çatışma, dezenformasyon, toplumsal kutuplaşma, ekonomik gerileme, yeryüzü sisteminde kritik değişiklikler, işsizlik, insan hakları ve sivil özgürlüklerin erozyona uğraması ve eşitsizlik ise öne çıkartılan diğer küresel risklerden. Burjuvazinin çeşitli kesimlerinin gözünden resmedilen bu gerçeklik dahi kapitalizmin akıldışılığına işaret etmiyor mu? İstisnasız tüm bu riskler doğrudan kapitalizmin tarihsel krizine işaret ediyor. Burjuvaların “devlet temelli silahlı çatışmalar” dediği her gün kızışarak büyüyen 3. Dünya Savaşı gerçeğinden başka bir şey değildir. Aynı şekilde “aşırı hava olayları” dedikleri sistemin akıldışı doğasının yarattığı ekolojik kriz gerçeğidir. Sıralanan diğer küresel riskler de aynı minvalde kapitalizmin çürüme çağının beslediği sorunlardır.
Oxfam’ın 2025 küresel eşitsizlik raporu da aynı manzarayı ortaya döküyor. Rapordaki veriler milyarderlerin servetinin yalnızca 2024’te 2 trilyon dolar arttığını kaydediyor. Bu artış günlük yaklaşık 5,7 milyar dolara denk geliyor. Bir önceki yıla göre üç kat daha hızlı gerçekleşen bir artış söz konusu. Milyarder sayısı 2023’te 2565 iken, 2024’te 2769’a yükseldi. Bu kişilerin toplam servetleriyse sadece bir yılda 13 trilyon dolardan 15 trilyon dolara çıktı. Böylece küresel milyarder servetindeki ikinci en büyük yıllık artış rekoru gerçekleşmiş oldu. Kapitalizmin akıldışı yasaları hükmünü sürdürdükçe böylesi rekorlar gelmeye devam edecek. Geçtiğimiz yıl Davos’a ilişkin yaptığımız değerlendirmede Oxfam’ın eşitsizlik raporuna değinerek şöyle demiştik: “Dünya tarihinde ilk kez önümüzdeki 10 yıl içerisinde bir dolar trilyonerinin peyda olacağı gerçeği işçi ve emekçi kitlelerin üzerindeki dizginsiz sömürünün artarak süreceğini haber veriyor. Yani tüm bu akıl almaz çelişkiler devasa boyutlara ulaşmamış gibi, önümüzdeki dönemde toplumsal eşitsizlik konusunda da sistemin yarattığı diğer kronik sorunlarda da yeni rekorlar kırılacağına şüphe yok.”[2]
Nitekim öyle de oldu. Kapitalizmin akıldışılığı öyle bir boyuta ulaştı ki, Oxfam direktörleri bu yılki raporda tahminlerini değiştirmek zorunda kaldı. 2024 raporlarında on yıl içinde ilk trilyonerin ortaya çıkacağını öngörmüşlerdi. Ancak küresel milyarder servetinin akıl almaz hızlı artışına dikkat çekilen yeni Oxfam raporunda dünyanın bu süre içinde en az beş yeni trilyoner göreceği vurgulanıyor. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde dünya tarihinde ilk kez en az 5 dolar trilyoneri peyda olacak! Tabii şimdilik beş! Bu muazzam servetin neyin üzerinde yükseldiğine de bakalım. Dünya Bankası verilerine göre, yoksulluk içinde yaşayan insanların sayısında 1990’dan bu yana hiçbir azalma yok. Aksine yoksulluk içinde yaşayanlara tıpkı milyarderlerin serveti gibi kısa aralıklarla milyonlarca yeni yoksul eklenmeye devam ediyor. 2024 yılının Ekim ayında yayınlanan Küresel Çok Boyutlu Yoksulluk Endeksindeki (MPI) veriler durumun vahametini gösteriyor. Bu endeksteki verilere göre 6,3 milyar insandan 1,1 milyarı akut çok boyutlu yoksulluk içinde yaşıyor ve bunların yarısından fazlası çocuk! İşte dolar trilyonerlerinin muazzam serveti bu dev yoksulluk dağının üzerinde yükseliyor!
Davos kurucularından Klaus Schwab ve tayfası da “Akıl Çağında İşbirliği” masallarını okumaya devam ededursunlar! Görünen köy kılavuz istemez. Kapitalizmin hali ortada. Davos ve benzeri zirvelerde burjuva elitler aksi yönde masallar uydurup kendilerince insanlığa “umut” pompalamaya çalışsa da düzenlerinin vadesi doldu. Her türlü akıldışılığın, çılgınlığın ve felâketin yegâne örgütleyicisi ve sebebi kapitalist düzendir. İnsanlığın onu yıkıp yerine aklın ve bilimin egemen olduğu sınıfsız, sömürüsüz, sınırsız bir dünyayı kurmaktan başka çaresi yoktur.
link: Can Aytekin, Trumpgillerin Kaptanlığında “Akıl Çağında İşbirliği”, 1 Şubat 2025, https://marksist.net/node/8433