Aydın’da bir KYK yurdunda uzun süredir sorunlu olan asansör, 25 Ekim gecesi 7. kattan zemine çakılmış ve Zeren Ertaş isimli kız öğrenci hayatını kaybederken 15 öğrenci de yaralanmıştı. Bu olaydan sonra ülke genelinde KYK yurtlarında yaşanan çeşitli sorunlar ve özellikle asansörler hakkında şikâyetler artarken, facialardan kıl payı dönülen yeni asansör kazaları da meydana geldi. Kastamonu’da bir KYK yurdunda öğrenciler asansörün iki kat aşağı kaydığını duyurdu. Çorum’da arızalanan asansörde 6 öğrenci mahsur kaldı. Ordu Fatsa’da halatları kopan asansör bir kat aşağıda durdu, içindeki öğrenciler arkadaşları tarafından çıkarıldıktan bir süre sonra zemine çakıldı. Konya’da ve Muş’ta öğrenciler arıza yapan asansörde mahsur kaldı. Rize’de içinde bir öğrencinin olduğu asansör 8. kattan 5. kata kayarak düştü. Gaziantep’te içinde 7 öğrenci varken asansör 3. kattan eksi1. kata düştü. Çanakkale’de de benzer bir durum yaşandı.
İlk facianın hemen ardından Aydın valisi “15 kişilik asansöre 16 kişi binmişsiniz” demiş; olay yeri savcısı, verdikleri tepkiden dolayı öğrencilere “kız kardeşiniz mi isyan çıkarıyorsunuz?” diye çıkışmıştı. Hem asansör cinayetinin suçunu öğrencilere yıkan hem de tepki göstermelerini engellemeyi amaçlayan bu açıklamaların ardından eylemler yayılarak büyüdü. Kısa bir süre içinde öğrenciler ülke çapında yaptıkları çeşitli eylemlerle yetkililere tepkilerini gösterdiler ve can güvenliğini de kapsayan nitelikli barınma, sağlıklı beslenme gibi taleplerini haykırdılar. Günlerce birçok üniversitede öğrenciler tarafından kent meydanlarında yürüyüşler, oturma eylemleri, basın açıklamaları, yurtlarda ışık söndürme eylemleri, yurtların etrafında sloganlar atarak yürüyüşler yapıldı.[1] Birçok yurtta koşulların çok kötü olduğu, iktidar, bakanlık ve onun uzantısı olan yurt yönetimlerince öğrencilerin hayatına değer verilmediği, taleplerinin dikkate alınmadığı ifade edildi. Öğrenciler sorumlular hesap verene kadar ses çıkarmayı sürdüreceklerini vurguladılar.
Emekçi sınıfın gençleri için bütçe yok!
Aydın’daki asansör cinayetinin hemen ardından KYK yurtlarının öğrenciler için büyük bir risk olduğunun tartışıldığı günlerde, 2024 yılı bütçe görüşmelerinde muhalefetin öğrenci yurtlarının bakım ve onarımlarının yapılması amacıyla Gençlik ve Spor Bakanlığının bütçesine 100 milyon TL’lik ödenek eklenmesi talebi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Can güvenliğini tehdit eden bu tarz asansörlerin vakit kaybetmeden değiştirilmesi ya da onarılması gerekirken, ödenek yetersizliği gerekçesiyle işçi ve emekçilerin evlatları büyük risklere atılıyor. Son bir ayda ardı ardına patlak veren kazalarla beraber, birçok KYK yurdunda asansörlerin periyodik bakım ve onarımlarının yapılmadığı ortaya çıktı. Zeren’in ölümüne yol açan kaza öncesinde de öğrencilerin arızalı asansörü defalarca yurt idaresine bildirmesine, CİMER’e şikâyet etmesine rağmen sorun çözülmemişti. Çünkü iktidar ve onun zihniyetindeki liyakatsiz yönetim için gençlerin hayatı, onların hayatını kurtarmak için ayrılacak ödenekten daha ucuz! O yüzden birçok yurt asansörünün bakım ve onarım işine ödenek ayrılmıyor. Son zamanlarda bu iş için yapılan ihaleler iptal ediliyor. Örneğin Mimar ve Mühendisler Odası (MMO) Asansör Kontrol Merkezi, Karaman Belediyesi adına 19 Haziran tarihinde üniversitenin Yunus Emre Yerleşkesi içerisindeki asansörlere yaptığı periyodik kontroller sonucunda aralarında Mühendislik ve Fen Fakültesinde de bulunan 20 asansörü kullanım açısından riskli olarak değerlendirip bu asansörlere kırmızı renkte etiket yapıştırdı. Bunun üzerine Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, asansörlerdeki riski gidermek için çalışma başlattı. 15 Eylülde bir ihale açıldı. Ama bu ihale 28 Eylülde bütün tekliflerin bu iş için ayrılan ödeneğin çok üstünde olması, yani gerekli ödenek olmadığı gerekçesiyle iptal edildi. Kars’ta da benzer bir durum yaşandı. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, dokuzu KYK yurtlarında olan 41 asansörün 2024 yılına ilişkin periyodik bakımını, arıza durumunda onarımını içeren iş için ihale açtı. Ancak ihale aynı gün teklif veren çıkmadığı için iptal edildi.
Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, asansörlerde sorun olmadığını, tepkilerin “siyasi rant amaçlı provokasyon” olduğunu, bakanlığa ait bütçe görüşülürken 830 KYK yurdunda asansörlerin periyodik bakım ve denetimlerinin yapıldığını iddia etti. Bakan ve yetkililer gerçekleri inkâr etmekten çekinmeseler de Sayıştay raporları asansörlerin ve yurtlardaki pek çok sorunun yıllardır bilindiğini gösteriyor. 2013’ten bu yana, yurt yetersizliğini çözmek adına, asansör arızalarının yanı sıra birçok eksiği olan apartman ve binaların yurda dönüştürülmesinin yol açtığı sorunlar Sayıştay raporlarında yer almış. Sayıştay’ın Gençlik ve Spor Bakanlığının 2020 yılına ait denetim raporunda, “öğrenci yurdu olarak kullanımına elverişli olmayan binaların kiralanmaya devam etmesi” başlıklı bir uyarısı var. Yurtlarda fiziki incelemelerde bulunan Sayıştay denetçileri, konut veya işyeri olarak yapılmış binaların yurt binası olarak kullanıldığı, ancak buralarda mevzuatın gerektirdiği fiziki ve teknik değişikliklerin yapılmadığı, yangın söndürme ve algılama sistemleri, havalandırma sistemleri, asansör nitelikleri, altyapı sistemleri, yemekhane kapasiteleri, engelli kullanım alanları, ortak kullanım alanlarının kapasitesi ve niteliğinde asgari şartların sağlanmadığı tespitinde bulunmuşlar. Asansör niteliklerine ve gerekli koşulların çoğuna sahip olmayan 169 bina veya blok olduğu da tespit edilmiş. Raporda 2019 yılında da aynı uyarıların yapıldığı notu düşülmüş. Sayıştay denetçilerinin uyarılarına yetkililerden gelen yanıtta ise 2013 yılında acil yurt ihtiyacının karşılanması için yurt olmaya elverişli olmayan binaların kiralandığı, standartlara uygun yeni yurt binalarının temin edilmesi veya inşa edilmesi durumunda boşaltılacağı belirtilmiş. Yani bugün inkâr edilen sorunlar 2013’ten bu yana yetkililerin bilgisi dâhilinde devam ediyormuş.[2]
Peki, Bakanlık, Sayıştay’ın uyarılarını dikkate alıp standartlara uygun yurt yapımı için harekete geçmiş midir dersiniz? Birgün gazetesinin Temmuz ayındaki bir haberi bunun cevabını veriyor ve bu durumun vahim boyutlarını açıklıyor. Haberde[3] okul, hastane, öğrenci yurdu, konut projesi ihalelerinin ekonomik kriz nedeniyle peş peşe iptal edildiği yazılıyor. Dolar kurundaki dalgalanmalardan dolayı inşaat maliyetlerinde yaşanan büyük artışı gerekçe gösterip, ödemelerini kamudan geç aldıklarını ve zarar ettiklerini iddia eden şirketler ve müteahhitler devlet ihalelerine neredeyse girmiyor artık! Bazı ihaleler de şirketlerin ve müteahhitlerin, ihaleyi yapan kamu kuruluşunun inşaat projesi için ayırdığı bütçenin üzerinde teklif vermesi nedeniyle iptal ediliyor. Bu yıl çok sayıda okul, hastane ve öğrenci yurdunun yapım ihalesi ile tadilat ve onarım ihalelerinin büyük bir kısmı, şirketlerden veya müteahhitlerden ihaleye katılım olmadığı, başka bir ifadeyle gerekli bütçe ayrılmadığı için iptal edildi. İktidarın insan yaşamına verdiği değer bu kadar işte! Sonuçta olan devlet yurtlarından başka seçeneği olmayan yoksul gençlerin canına oluyor!
Yurt olma niteliği taşımayan bina ve yapılarda, ölüm riski altında barındırılan gençleri bir an önce risksiz koşullardaki yapılara taşımak, yurtlardaki problemleri çözmek yerine, bakanlık, yurtlardaki kapasite sorununu mevcut odalara yatak atarak çözmeye çalışıyor. KYK yurtlarında 2021 yılında 734 bin 239 olan yatak sayısı 2023-2024 eğitim öğretim yılının başında 850 bine çıkarılmıştı. Meclis Plan ve Bütçe Komisyonunda Gençlik ve Spor Bakanlığının bütçesi görüşülürken Bakan Bak da 830 yurttaki yatak kapasitesinin 955 bin olduğunu duyurdu. Birkaç ayda bile dönem başında belirlenen yatak sayısının 100 bin civarında artması yurtlardaki kapasite aşımının ne düzeyde olduğunu gösteriyor. Bu artış başlı başına riskleri büyüten bir faktördür ve vahim sonuçları giderek daha sık bir şekilde yaşanmaktadır.
Rejimin anti-demokratik uygulamaları can alıyor!
Her sorunda olduğu gibi bu sorunun da kaynağında rejimin baskıcı uygulamaları var. Yaşadığımız her sorunun birbiriyle ilişkisi, birbirini etkilemesi ve ayrılmaz bağı var! Faşizmden kurtuluş mücadelesinin, özgürlük, demokrasi, insan hakları mücadelesinin bir yaşam mücadelesi olduğu gerçeği var! Ve iktidar bu gerçeği gizlemek, yaşanan sorunların müsebbibi olduğunu örtbas etmek için canhıraş çalışıyor. Aydın’da Zeren’in ölümüne neden olan asansör kazasının hemen ardından muhalefetin KYK yurtlarının ve KYK yurtlarındaki ölümlerin araştırılması önergelerinin AKP ve MHP oylarıyla reddedilmesinin bir nedeni var: Bu işte iktidarın suçunu örtbas etmek! Facianın yaşandığı Aydın’da asansörlerin periyodik kontrollerini 2012’den itibaren problemsiz bir şekilde yürütmüş olan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin (TMMOB) elinden 2020 yılında denetim yetkisi alınmıştı. Bu tarihte asansörlerin yıllık denetimlerinin ve periyodik kontrollerinin yürütülmesi işi yönetmelikle Belediyelere ve İl Özel İdarelerinin sorumluluğuna verilmişti. Mimar ve Mühendisler Odasının (MMO) bu işin kâr odaklı şirketlere teslim edilmesi yerine kamusal bir görevlendirme ile yapılması gerektiğini söylemesine rağmen ilgili bakanlık bu işi özel şirketlere açmıştı. Bunun üzerine Aydın Efeler Belediyesi, sorumluluk alanı içindeki asansörlerin periyodik kontrolleri için MMO ile yapmış olduğu protokolü tek taraflı olarak feshetmiş ve Adana’da yeni kurulmuş özel bir firma ile protokol imzalamıştı. MMO İstanbul Şube Başkanı İbrahim Tataroğlu, DW Türkçe’ye yaptığı bir açıklamada, sürecin kontrol ve bakım olmak üzere ikiye ayrılması gerektiğini söylüyor. Asansörlerin bakımına ilişkin olan işlerin tamamen özel firmalarca yapıldığını, belediyelerin kontrol işlerini de özel şirketlere verdiğini açıklıyor. Bu alanda akredite olmuş 37 şirket bulunduğunu, fakat kontrol kuruluşlarından yalnızca ikisinin kamu kurumu niteliğinde olduğunu belirtiyor. Bunlardan biri MMO, diğeri ise Türk Standartları Enstitüsü. Tataroğlu, denetimlerin kâr amacı güden firmalarca yapılmasının bir dizi aksaklığa sebep olduğu görüşünü paylaşıyor.[4] Makine mühendisleri bozuk asansörlere kırmızı ibareyi koyuyor ama birçok yurtta bu ibareye rağmen asansörler çalıştırılıyor.
Peki, asansörlerin denetim yetkisi niye TMMOB’dan alınarak özel şirketlere verildi? Çünkü TMMOB, özelleştirmelere karşı çıktığı, kentsel mekânları korumak istediği, doğaya ve kente zarar veren birçok projeye itiraz ettiği için, barışı ve insan haklarını savunduğu için, tüm bunlar yetmiyormuş gibi “saray kaçaktır” dediği için siyasi iktidar tarafından dize getirilmek, itibarsızlaştırılmak ve etkisizleştirilmek isteniyor! TMMOB’un yaptığı birçok iş ve işlemden ücret alması engelleniyor, sorumluluk alanındaki asansörlerin kontrol yetkisi gibi bazı işlerde yetkisizleştirilerek bütçesizleştiriliyor! İşçi ve emekçiler evlatlarını devlete emanet ediyor ama devlet gençlerin güvenliğini sağlayabilecek kurumlardan intikam almakla meşgul!
Rejim için işçilerin ve emekçilerin, gençlerin, emeklilerin yaşamının, geleceğinin hiçbir önemi yok. Önemli olan herhangi bir şekilde rejimin devamını sağlamak ve yandaşları daha fazla zenginleştirmek! Nitekim başında Erdoğan’ın kuzeni Recep Ali Er’in olduğu KYK yurtlarında yaşanan sorunlar liyakatsiz yöneticiler tarafından bilinmesine rağmen bu iş için harcanacak bütçe düşünülerek görmezden gelindi. İnsan yaşamını umursamayan rejim ve liyakatsiz yöneticileri “ülke yararına” ne yapmaya kalktılarsa altında canlar kaldı, yaşamlar söndü. KYK’lar da dâhil olmak üzere tüm kamu kurumlarının ihaleleri palazlandırmak istedikleri yandaş şirketlere verildi. Dışardan bakılınca gösterişli ama gerçekte içi boş, kof, malzemeden çalınmış binalar inşa ettiler. Hangi “projeye” el atsalar, hangi “yeniliği” getirseler, neyi “inşa” etseler daha fazla yokluktan, yoksulluktan, ölümden başka bir şey yaratmıyorlar! Bunların acı sonuçları depremlerde, sellerde, fırtınalarda yitip giden canlarla tekrar tekrar yaşanıyor. Bu iktidarın toplumun büyük bir kesimine özellikle de gençlere vadettiği bir gelecek yok! Mutlu bir gelecekten bahsetmiyoruz bile! Geleceği yaratmanın tek bir yolu var: Yaşananlara sessiz kalma! Birleş, örgütlen, mücadele et!
[1]Adil Aksu, Öğrenci Yurdunda Kaza Değil Cinayet!, 28 Ekim 2023, marksist.net/node/8103
link: Aylin Dinç, Öğrenci Yurtlarında Yaşananlardan Rejim Sorumludur, 23 Kasım 2023, https://marksist.net/node/8130
KYK Yurtlarında Yaşananlar Öfkemizi Biliyor
“Acılarla Akraba Olmayalım!”