İhmal ve vurdumduymazlığın ölüme sebebiyet vermesini öğrenciler, Aydın başta olmak üzere Mersin, İzmir, Diyarbakır, Dersim, Kocaeli, Sinop, İstanbul ve Türkiye’deki birçok yurtta protesto ettiler, ediyorlar. Yurt önünde ve kent meydanlarında toplu yürüyüşler yapan öğrenciler, yaptıkları konuşmalarda ihmalin sorumlularının hesap vermesini, yurtlarda artan sorunların çözülmesini istediler. Düzenledikleri eylemlerde “Ölmeye Değil, Okumaya Geldik!”, “Katil KYK Hesap Verecek!” dövizleri ve pankartları taşıdılar.
Çanakkale’de KYK yurtlarında kalan öğrenciler “katil KYK” sloganları eşliğinde gece yarısı İskele Meydanına yürüdüler. Öğrenciler “temiz yemek, temiz oda, çalışan asansör sağlamak çok mu zor?” diye sordular. İstanbul’da birçok yurt ve üniversitede de öğrenciler gece boyunca protesto eylemleri gerçekleştirdiler. Yurt müdürünün pişkince açıklama yaparak “verdiğiniz para hiçbir şeye yetmiyor” dediğini dile getiren öğrenciler “Devlet yurdunda asansörü tamir ettirecek paranın olmadığını söylüyorlar. Soruyoruz, kamu kaynaklarını dine, Diyanet’e, sermayeye, yandaşlara aktaranların gözünde öğrencinin canının hiç mi kıymeti yok?” dediler. “Katiller Gençliğe Hesap Verecek” sloganını haykıran öğrenciler asansör faciasının ihmal değil cinayet olduğunu vurguladılar.
İstanbul Kadıköy Rıhtım’da toplanan öğrenciler “Katil KYK” sloganlarıyla yaptıkları açıklamada şöyle dediler: “Bu düzende geleceğimiz yok, gençler yaşama umudunu yitiriyor, yoksulluk, açlık ve borç ile kuşatılmış bir geleceğe mahkûm ediliyoruz. Geçinemiyoruz, barınamıyoruz, ihmallerle ölüyoruz. Güvenli ve nitelikli barınma hakkı için mücadelenin tek seçenek olduğunu biliyoruz. Sesimizin ulaştığı herkesi yan yana gelmeye, itirazımızı daha yüksek sesle dile getirmeye çağırıyoruz.” Bir öğrenci duygularını şu sözlerle ifade etti: “26 Ekim gecesi Aydın’dan katliam haberini aldık. Bütün bir gece buradaki gençlik uyumadı, uyuyamadı. Bir arkadaşımızı öldürdünüz, bile isteye... Sorumlususunuz! Biz çok öfkeliyiz, Zeren için çok öfkeliyiz. Hayatlarımızı çaldığınız için çok öfkeliyiz. Biz bu ülkede tesadüfen yaşıyoruz, bunu biliyoruz ve çok öfkeliyiz.”
Zeren Ertaş’ın arkadaşları İstanbul Kurtköy’deki cenaze törenine katıldılar, kendi ailelerinin yerinde olabileceği acılı aileyi yalnız bırakmadılar. Zeren’in babası Valiye, “benim çocuğum karıncayı incitmeyecek bir çocuktu. Alacağı nefes bu kadarmış ama ihmal sonucu olduğu için biz çok yaralıyız. 47 sene sonra ilk defa çocuğumu devlete emanet ettim, devlete inancımı kaybettim, devlet çocuğuma 25 gün bakamadı. Benim çocuğum yandı, başka çocuklar yanmasın” dedi. Fakat her iş kazasının, her ihmalin, her facianın ardından dile getirilen bu dilekler sorumluların vicdanında asla yankısını bulmuyor. Çünkü onların tek düşündükleri kendi çıkarları.
Daha iki hafta önce 14 Ekim gecesi Eskişehir Anadolu Üniversitesi merkez yemekhanesinde 21 yaşındaki Resul Alan adlı öğrenci kendini yemekhanenin tırabzanlarına asarak yaşamına son vermişti. İki hafta sonra Zeren Ertaş’ın kahredici ölümü de gösteriyor ki üniversiteler, yurtlar ve okullar öğrencilerin sorunlarla boğuştuğu, adeta kendi kaderlerine terk edildiği yerlere dönüştürülmüş durumda. KYK, MEB, YÖK öğrencilerin sorunlarına çözüm bulacakları yerde öğrencilerin eylem ve yürüyüşlerine saldırıyor, örgütlenmelerini dağıtmaya çalışıyor. Öğrencilerin üzerine polisi ve jandarmayı saldırtarak, disiplin cezalarıyla korkutarak öğrencileri suçluyor. Yükselen eylemler neticesinde asansör firmasının sahibi gözaltına alındı. Ancak ne KYK yetkililerinden ne de KYK’ların bağlı olduğu Gençlik ve Spor Bakanlığından hiçbir yetkili sorumluluk almış değil. Bakanlığın tek yaptığı yurt müdürünün açığa alındığını ve incelemenin başlatıldığını duyurmak oldu. Gençlerin istifa taleplerini yerine getiren tek bir sorumlu yok!
Bu nedenlerle öğrenciler bin bir zorlukla üniversitelere yerleştiklerini, fakat barınma, beslenme ve hayatta kalma sorununun her geçen gün büyüdüğünü dile getiriyorlar. Yurduyla, eğitimiyle, sınavıyla, kısacası bir bütün halinde “bu bozuk düzende sağlam çark olmaz” diyorlar. İşçi ve emekçilerin, emekçi ailelerin çocukları olan öğrencilerin hemen her talebinin karşısına, sermaye düzeninin doymak bilmez kâr hırsı çıkıyor. Emekçi sınıfın gençlerinin sorunları ancak bu sömürü düzenine karşı işçi sınıfının saflarında yükseltilecek örgütlü mücadele ile çözülebilir.
link: Adil Aksu, Öğrenci Yurdunda Kaza Değil Cinayet!, 28 Ekim 2023, https://marksist.net/node/8103
Filistin Halkıyla Dayanışma Eylemleri Büyüyor
Sınıf Perspektifinden Cumhuriyetin 100. Yılı