Kapitalist sistemin yarattığı eşitsiz ve adaletsiz koşullardan biz öğrenciler de etkileniyoruz, en temel ihtiyaçlarımızı karşılayamıyoruz, barınamıyoruz. İktidar sahipleri saraylarında emekçilerin emekleriyle keyif yaparken biz öğrenciler bin bir türlü sorunla boğuşuyoruz. KYK yurtlarında ölen, yaralanan arkadaşlarımızın hesabını sormak, dertlerimizi anlatmak ve haykırmak istediğim için bu mektubu yazıyorum. Gençliğinin baharında ailelerinden koparak eğitim hayatı için “devlet yurtlarında” barınmaya çalışan öğrencilerden biriyim. Geçtiğimiz haftalarda Aydın’da KYK yurdunda genç bir arkadaşımızı asansör kazasında kaybettik ve önlem alınmadığı için ardı ardına asansör kazası haberleri gelmeye devam etti. Yaşanan bu olaylar hepimizi derinden etkiledi. Ne kadar bu acıları tekrar hatırlatmak istemesem de öfkemi diri tutarak sıra arkadaşlarımın hesabını sormak istiyorum.
Kendinizi 18 yaşına yeni basmış bir lise son sınıf öğrencisinin yerinize koymanızı istiyorum. Senelerinizi heba ederek, gençliğinizden vazgeçerek sistemin dayattığı derslere çalıştınız. Sosyal aktivitelere ve arkadaş çevrenize hatta ailenize ayıracağınız vakitten bile vazgeçtiniz. Bir üniversite kazandınız. Önünüze üç seçenek gelecek. Eğer durumu iyi bir ailede büyüdüyseniz şehrin güzel bir kısmında ev kiralayarak hayatı biraz daha kolaylaştırabilirsiniz. Ama sınıf ayrımı burada da ortaya çıkıyor. Eğer işçi ve dar gelirli bir aileden geliyorsanız, şehrin bir ucundaki üniversiteye saatlerce uzaklıktaki KYK yurtları ile cemaat yurtları arasında seçim yapmak zorunda bırakılıyorsunuz. Cemaat yurtlarında yaşanan olaylara baktıkça içiniz kararıyor. Diğer seçenek olan KYK yurtları da pek farklı değil. Sağlıksız, tatsız yemekler, bakımları yapılmayan asansörler, liyakatsiz yöneticiler, insan yerine konulmadığımız barınma koşulları vs. derken öğrenci daha okula başlamadan ruhsal bir çöküş içerisine düşüyor.
Bense henüz üniversite aşamasına gelmesem bile sözde devlete bağlı bir lise pansiyonunda kalıyorum. Okul bitiş saatimiz 16:00. Eğer kursa kalmak isterseniz 18:20. Tahmin edin bakalım, yurda en son giriş saatimiz kaç olabilir? 18:30. Evet evet, yanlış okumadınız: 18:30. Öğrenciye tanınan dinlenme, sosyalleşme, gezme ve eğlenme süresi bu kadar, sadece 10 dakika. 18:30’da yurda girip yemeğe iniyoruz, makarnalar ve pilavlar yağda yüzüyor, etler çiğ, ekmekler sert ve hijyensiz. Yemekten sonra yorgunluğumuz düşünülmeden 19:30’da zorunlu etüt saati başlıyor, bahanesi yok. 21:30’da ancak dinlenmeye başlayabiliyoruz derken bir ses yükseliyor: “Namaz vakti.” Evet laik (!) devletimize bağlı bir öğrenci pansiyonunda hem de... Namazdan sonra saatlerce boş nutuklar atılıyor, dinlemeyen dinsiz ilan ediliyor. Pansiyon müdürünün bu vaazla tek derdi öğrencileri ezmek ve egosunu tatmin etmek. İşimiz düştüğündeyse (gerçekten anlamda) yardımcı olmamak için elinden geleni yapıyor. Örneğin, resmî bir belge götürmem gerektiğinde “cuma namazlarına gelmiyorsun” diyerek hem görev sınırlarını aşıyor hem de insanlık sınırlarını… Hatta götürdüğüm belgeyi cumaya gitmediğim gerekçesiyle reddetmeye çalıştığı bile oluyor. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün onayladığı resmî belgeleri –başımıza dert olan siyasi partilerdeki kişilere güvenerek tabiî ki– reddediyor. Ben ve arkadaşlarım bu konuda CİMER şikâyetlerimizi de yaptık ama asla ilgilenilmiyor. Şikâyeti kimin yaptığı bulunursa akşamına valizleriyle dışarıda bekliyor. Kendisine en ufak eleştiri veya hakaret kovulma sebebidir çünkü. Veya antrenmandan dolayı 15 dakika geç kalmak da öyle... Hafta sonu sinemaya gitmek, kütüphanede olmak, sanatsal faaliyetlerde olmak sizi 15 dakika geciktirirse sebebi sorulmadan işlem başlatılıyor. Fakat kendi haksızlık ve hukuksuzluklarının hiçbiri sorgulanamıyor. Örgütlü ve bilinçli faaliyetlerle uğraşanları duyarlarsa “boş işleri bırakacaksın!” diyerek tehdit ediyorlar.
Yaşımız genç ama bu haksızlıklara göz yummamak ve bunlara dur demek için dayanışmayı büyütmemiz gerektiğinin de bilincindeyiz. İşçiler, öğrenciler, ezilenler, tüm emekçiler birleşmeli, hukuksuzluğa karşı haykırmalıdır. Birleşen işçi sınıfı tüm bu hukuksuz, bu adaletsiz düzeni elbet değiştirecek. Ezilenler ezenlerden hesap soracak ve kimsenin kimseyi ezmediği bir düzeni sonunda kuracaktır. İnancımız tam, öfkemiz diri!
link: Bursa’dan bir öğrenci, KYK Yurtlarında Yaşananlar Öfkemizi Biliyor, 23 Kasım 2023, https://marksist.net/node/8129
Filistin Aynasında Rejimin Sureti
Öğrenci Yurtlarında Yaşananlardan Rejim Sorumludur