Dünyanın pek çok yerinde işçiler ve emekçiler meydanları dolduruyor, kapitalist sistemin yarattığı yakıcı sorunlara karşı mücadele ediyorlar. Bu durum bir yandan bizleri heyecanlandırıyor ve umutlandırıyor, öte yandan ise şanlı Ekim Devriminin derslerini süzüp, içselleştirmenin ne denli önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. O devrim ki egemenlerin tüm palavralarına karşın, bu düzenin değişebileceğini, yeni bir dünya kurulabileceğini muştuluyor bize tam 102 yıldır!
Bundan 102 yıl önce Rusya’da işçi ve emekçiler savaşın ve krizin yıkıcı sonuçlarına karşı ayağa kalkmış ve neticede iktidarı ele geçirmişti. Ancak bugünden farklı olarak, Rusya’da işçilere yol gösterecek, yön verecek bir güç vardı. Lenin’in önderliğindeki Bolşevik Parti uzun yıllar sabırla, inatla, en zor koşullarda dahi devrimci faaliyetleri yürütmüş ve bu şanlı mücadelelerinde kitlelerin öncüsü konumuna gelmişti. Ancak bizleri en çok etkileyen şeylerden biri, bu denli zor koşullar altında kararlılıkla mücadele eden Bolşevik Partinin militanlarının birçoğunun henüz yirmisine basmamışken dünyaya değiştirme mücadelesine katılmış olması kuşkusuz. Henüz çok genç yaşlarda yüreklerini kavganın ateşine atmış ve canları pahasına, sıkı sıkıya sarılmışlar mücadeleye. “Bu genç insanlar daha ergenlik çağını geride bırakmadan eski üyeler, kadrolar durumundaydılar. 17 yaşındaki Sverdlov, Sormovo sosyal-demokrat örgütünün başındaydı ve onu teşhis etmeye uğraşan Çarlık polisi ona “Ufaklık” lakabını takmıştı; Sokolnikov 18’indeydi ve Moskova mahallelerinden birinin sorumlusuydu. Zinovyev çoktandır Petrograd’ın önde gelen Bolşeviklerinden biri olarak tanınıyordu ve daha sonra 24 yaşında Merkez Komitede yerini aldığında Proleter’in editörüydü. Kamenev Londra’da delegeyken 22 yaşındaydı, Sverdlov Tammerfors Kongresinde 20, Serebriakov, örgütleyici ve Rusya yeraltı örgütlerinin 20 delegesinden biri olarak 1914’te Prag’da bulunduğunda 24.”[i] Pierre Bruoe’nin bu satırları bu genç devrimcilerin ne büyük sorumluluklar aldıklarını ve hakkıyla yerine getirebilmek için ne denli çabaladıklarını daha iyi anlatıyor bizlere. Elbette yaşadıkları dönemin, koşulların bu insanlar üzerinde etkisi olmuştur, ancak unutmamalıyız ki bu denli inançlı, kararlı ve azimli olmayan bir insan, koşullar ne olursa olsun böyle bir gelişimi ve dönüşümü gerçekleştiremez.
Bizler de bu dönemin mücadeleci gençleri olarak sınıfımızın mücadelelerinden dersler çıkarmak için çabalıyoruz. Geçmişin ve bugünün devrimci önderlerinin yaşamlarından öğreniyoruz, onların uzattığı bayrağı daha güçlü tutabilmek ve yarınlara taşıyabilmek için değişmeye ve dönüşmeye çalışıyoruz. Dünyanın birçok yerinde gençler çağının sorunlarına duyarsız kalmıyor, işçi sınıfıyla meydanlarda omuz omuza mücadele veriyor. Hiçbir gelecek vaat etmeyen bu kahrolası düzen yarattığı sorunlarla, gençleri, işçi ve emekçileri sokaklara döküyor. Ancak bizler biliyoruz ki ancak örgütlü bir mücadele bu düzene son verebilir. Şanlı Ekim Devrimi ve Bolşevik devrimciler bu gerçeği apaçık koyuyor ortaya.
Selam Olsun Şanlı Ekim Devrimine ve Onu Yaratanlara!
link: MT okuru bir grup genç, Ekim Devrimi ve Bolşevikler Yolumuza Işık Tutuyor!, 17 Aralık 2019, https://marksist.net/node/6801
Fransa Emeklilik Saldırısına Karşı Genel Grevde
Hawar: Hasankeyf’in Çığlığı