Rektörümüzü kaybettik. Rektörümüzün, okulumuzun direğinin yokluğu hepimizi derinden sarsmış bulunuyor. Biraz kısa sayılırdı bir direk için ama olsun direk bizim direğimiz, kime ne? Güvenle ve kendimizi her zamankinden daha özgür hissederek geldiğimiz okulumuzun her tarafını saran sarı otlar artık daha anlamlı geliyor hepimize. Sarı renk, matemi hiç bu kadar doğal anlatmamıştı. Kıraç ve bakımsız okulumuz hiç bu kadar kasvetli görünmemişti. Onun yokluğunda her şey farklılaştı mı ne? Buradaki jandarmanın o sevecen ve “gelin sevelim dolu” bakışları niye böyle sinsi ve korkunç görünüyor. Ah! Gitmeyecekti. Kendimi boğuluyor hissediyorum. Bunalıyorum resmen. Şimdi böyle hissediyorum; ya temelli uzaklaştırılırsa…
Demokrat, Kemalist ve de laik hocalarımızın durumu daha içler acısı. Sorunsuz, tasasız demokratlıklarını sürdüremeyecekler mi yani? Ne acı bir durum bu! Hocalarımız ve bizler... Üzgünüz. Demokrasi ve Cumhuriyetimizin bu komplo yemiş ve neredeyse alabora olacak olan yüce değerine böyle fırtınalı havalarda sahip çıkmayacağız da ne zaman sahip çıkacağız? Ne olur hepinizden ricamdır.
Okulumuzun huzur ve güvenini tesis etmiş olan, öğrencilerin deneyimlerini attırmak üzere birçok demokrat öğrenciyi vicdanı sızlayarak içeri yollayan ve bunun gibi birçok olumlu işler icra eden böyle bir zatın düştüğü durum, “deneyim kazandırtılan” öğrenciler de dahil tüm demokrat kamuoyunun vicdanını sızlatmamış olabilir mi? Eğitim-Sen’in rektörümüzü sahiplenmesi birçok demokrat geçinen insanı niye bu denli şaşırttı, anlamak zor. Bir arkadaş mitinglerine katılmış. Ama yanlış katılmış. Önce protesto gösterisi sanmış; daha sonra tam tersi olduğunu anlayınca da nedenini sormuş. Aldığı cevap hayli ilginçmiş: Gericiliğe ve bilim dışı eğitime ve dinci kadrolaşmaya karşı rektörü savunuyorlarmış! Ama bu arkadaş tatmin olmamış. Keyfi bilir. Eğitim-Sen’i tebrik ediyorum! Arkadaşı da kınıyorum! Demokrat, cumhuriyetçi, laik, özgürlükçü biri protesto mu edilir?
Birçok arkadaş okuma haklarından oldu, doğrudur. Sanki rektörümüz demokratlığın ne demek olduğunu bilmiyor muydu? Rektörümüzle aramızda geçen bir diyalogda kendisi bize, gençliğinden birkaç ipucu da sunmuştu. Gençliğinde hem okuluna gidip hem de eylemlerden uzak durmuyormuş! “Çok okuyun, okumadan olur mu?” diyordu. Öğrenci olarak sorumluluklarınızı ve görevlerinizi bilin; demokratik haklarınızı kullanmaktan da geri durmayın diyordu. Böyle bir öğrenci dostuydu kendisi. Ben de ceza almış ve soruşturmalık olmuş öğrencilere üzülmüyor muyum? Üzülüyorum pek tabii. Ne olursa olsun genel kanımız, rektörümüzün çok ince ve derin düşündüğüdür. Hani böyle bir insan olduğunu bilmesem ben de derim ki despottur, eğitim ve bilim düşmanıdır. Ama öyle değil! Okuldan ilişiği kesilmiş öğrenciler bile ona minnettarlar. Örneğin ilişiği kesilen bir arkadaş diyor ki: “Kendisine ne kadar teşekkür etsem azdır. Böylesi zor durumlarla karşılaşmam hayata bakışımı değiştirdi. Şimdi olgunlaşmış, sorumluluk kazanmış ve hayat felsefemi derinlemesine yeniden kurmuş bulunuyorum.”
Buradan da anlaşılması gerektiği gibi, rektörümüz, rahat demokratlık olamayacağının farkında olarak demokratlık ve hak arama mücadelesinde öğrencilerin her an karşılaşabilecekleri sorunların neler olabileceğini biz öğrencilere pratikte göstermek istemiştir. Burada bir çelişki olduğunu düşünmek yanlıştır. Özgürlük ne zaman hissedilir ve yaşanır bilir misiniz? Zorluklardan geçtiğinizde özgürlüğün kıymetini anlar ve özgürlükleri korumak için daha fazla ve istekle mücadele edersiniz. Amaç budur. Öğrencilerin mücadeleci yanlarını daha da geliştirmek! Gerçekleri çarpıtabilirsiniz; ama yok edemezsiniz.
Son bir şeyler daha söyleyip konuyu bitirmek istiyorum. Rektörümüz yolsuzluk yapmış olsa bile, hükümetin yaptığı türden bir yolsuzluk değildir onun yaptığı. Bir misillemedir hükümete karşı! Bir nispet! Yoksa kendisi için alıp alıştıracağını sanmak için Cumhuriyet düşmanı olmak gerek. Hükümetin nasıl çalıp çırptığını herkese açık ve net göstermek isterken, kamuoyunu böylece aydınlatmaya girişirken bir komploya kurban gittiği çok açık. İşte o böyle bir yaratıcı beyindi! Pek ender karşılaşılabilecek bir müstesna idi! Onun mirasını, Atatürkçü olsun olmasın, yeter ki demokrat olsun, tüm arkadaşlarımızla içeri düşme gururuyla devam ettireceğiz!
link: Van’dan bir öğrenci, Rektörümüzü de kaybettik!, 26 Ekim 2005, https://marksist.net/node/539
Burjuva Müfredatıyla Eğitim
Reklâm sektörü