Aylardır Kürt halkına yönelik azgın bir savaş yürüten AKP hükümeti, sokağa çıkma yasağı uyguladığı onlarca mahallede polis ve asker kuşatmasını devam ettiriyor. Ağır silahlarla ve tanklarla ateşe tutulan sokaklarda, kadın, çocuk, yaşlı demeden, hareket eden herkes hedef alınıyor. Son süreçte 44’ü çocuk 100’den fazla Kürdün katledildiği bölgeden her gün yeni ölüm haberleri geliyor.
Devlet güçleri, insanların cenazelerini defnetmelerine bile izin vermiyor. Bunun da ötesinde özel timler, katlettikleri insanların cenazelerinin aileleri tarafından sokaktan alınmasına da engel oluyorlar. Silopi’de katledilen 57 yaşındaki Taybet İnan’ın oğlu, devlet güçlerinin direkt sivilleri hedef aldığını söylüyor ve “Türk medyası bunlara terörist diyecek kadar alçalmış. Bir aile düşünün 4 gündür cenazelerinin alınmasına bile müsaade edilmiyor. Annemin cenazesi caddede, alamıyoruz. Babam da 3 gündür bodrumda ağır yaralı olarak çaresiz bir şekilde hayata tutunmaya çalışıyor. Babam da her an kan kaybından ölebilir” diye feryat ediyor.
Kürt halkına acımasızca saldıran devlet, yüz binlerce insanı göç etmek zorunda bırakırken, öte yandan harabeye çevirdiği kentlerde tüm tarihi dokuyu da yok ediyor ve bölgeyi adeta insansızlaştırmaya çalışıyor. Abluka altına alınıp saldırılan bölgeler, Kürt halkının en yoksul kesimlerinin yaşadığı, Kürt gençlerin hem ulusal baskıya hem de yoksulluğa duydukları öfkenin doruğa tırmandığı, bu yüzden de direnişin hendek ve barikat gibi savunma araçlarıyla en yoğun biçimde yaşandığı mahalleler. Devlet bu mahalleleri tanklarla ve diğer zırhlı araçlarla bombardımana tutarak Kobanê’yi, Gazze’yi, Halep’i anımsatan manzaraların yaşandığı bir imha operasyonu yürütüyor. İki gün önce HDP milletvekili Feleknas Uca’nın Meclis gündemine taşıdığı bir “iddia” ise, AKP hükümetinin çok daha kapsamlı bir yıkım planını hayata geçirmeye çalıştığını ortaya koyuyor.
Diyarbakır milletvekili Feleknas Uca, Başbakan Davutoğlu’nun yanıtlaması talebiyle 21 Aralıkta Meclis Başkanlığı’na bir önerge verdi. Önergede, devlet güçlerinin harabeye çevirdiği Sur ilçesinde, Diyarbakır Valiliğinin operasyonlar sonrasında kentsel dönüşüm kapsamında hızlı bir yıkım faaliyetine girişeceği ve TOKİ’nin 4000 konut yapmak üzere devreye gireceği iddiaları dile getiriliyor ve hükümete şu sorular yöneltiliyor:
* Valiliğin, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde operasyon sonrasında kentsel dönüşüm kapsamında mahallenin yıkımının hızlıca sağlanması ve 4 bin konutluk kentsel dönüşüm uygulanması şeklinde aldığı iddia edilen kararlar bilginiz dahilinde midir?
* Bu kararın 2009’da TOKİ’nin Sur’da uygulamaya çalıştığı “kentsel dönüşüm” ile ilgisi var mıdır?
* Bu iddialar doğru ise burada yaşamakta olan yurttaşlar nereye gönderileceklerdir? Yine buraya kimler, hangi amaçla yerleştirileceklerdir?
* Söz konusu iddialar doğru ise bu karar devletin hangi organları tarafından, ne zaman alınmıştır?
* Temmuz 2015’ten beri Sur’da 6 kez sokağa çıkma yasağının ilan edilmesi, burada binlerce insanın yerinden edilmesi, mülksüzleştirilmesi, onlarca insanın yaralanması ve katledilmesi, evlerin ve yapıların yıkılmasının TOKİ’nin yapmayı planladığı “kentsel dönüşüm” ile bir ilişkisi var mıdır?
* Bugüne kadar Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 6 kez ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında kolluk kuvvetlerinin doğrudan mekansal yıkımının bir amacı da burada yaşayan yurttaşların sürülmesi/mülksüzleştirilmesi ve buraya TOKİ konutlarının inşa edilmesi midir?
* Bunlarla bağlantılı olarak, Sur’da askerlerin ve özel harekât timlerinin dahil olduğu büyük operasyonda tarihi mekan ve yapıların özellikle hedef alınıp yıkılmasının amacı Sur ilçesinin tarihini yok etmek midir?
Doğrusu AKP hükümeti bu iddialara, tahmin edilenden çok daha kısa sürede, Star gazetesinin 22 Aralık nüshasının manşetiyle yanıt vermiş oldu: TOKİ Göreve!
Belli ki AKP, tüm bunların iddia değil gerçek olduğu anlaşıldığında doğacak tepkinin önünü almak için atik davranmış ve yalan-manipülasyon makinesinin düğmesine basmıştır. Star’ın baş sayfaya attığı bu manşetin altında şu spotlar yer almıştır:
“Vatandaş terk etti, terör örgütü yakıp yıktı. PKK’nın evlerini harabeye dönüştürdüğü binlerce kişinin tek umudu, devletin Demirtaş’ın ve Kışanak’ın oturduğu Diclekent gibi yepyeni yaşam alanları kurması.”
“Teröristler temizlendikten sonra bazı mahallelerin yeni baştan inşa edilmesi gerekiyor. Başbakan Davutoğlu’nun ‘Herkes evine dönebilecek’ sözü verdiği vatandaşların umudu ise TOKİ. HDP’li belediyelerin binbir bahaneyle engellemeye çalıştığı TOKİ’nin projeleri ise hazır. Terör bittiğinde vatandaş gecekondu yerine lüks konutlarına taşınacak.”
Haberde ise şu hususlar yer alıyor:
“Sur’un şimdi gerekirse Bakanlar Kurulu’nun ‘Afet bölgesi’ ya da ‘Acil kamulaştırma bölgesi’ ilanıyla dönüştürülmesi gündemde. Sur Kaymakamlığı’nın kayıtlarına göre, terör olaylarının yaşandığı ilçede beş mahallede yaşayan 24 bin kişiden, 22 bini göç etti. Tarihi ilçedeki 15 mahallede bini tescilli 9 bin konut bulunuyor. Tescilli yapıların devre dışı bırakıldığı ‘kentsel iyileştirme’ projesinde, teröre de yuva olan 8 bin konutluk çarpık yapılaşma alanı hızla temizlenecek. İlk etapta, 2006’da projelendirilen bin 600 konut tamamlanarak, bu sayı daha sonra 4 bine çıkacak.”
Görülmektedir ki, önergede dile getirilen tüm iddialar gerçektir! Ölülerin bedenleri üzerinde tepinmekten çekinmeyenler, kentleri yakıp yıkarken, bir yandan da rant hesabı yapmaktadırlar. Onlarca insanın bombalardan korunmak için sığınaklara saklandığı, çocukların korkudan uyuyamadığı, onlarca insanın yaşamını yitirdiği, yaralıların hastaneye kaldırılamadığı, cenazelerin defnedilemediği korkunç bir savaş yaşanırken, “vatandaşın umudu TOKİ’de” diye başlık attırabilen bir iktidarla karşı karşıyayız! “Terör bittiğinde Sur büyük oranda yeşil alan olacak, gecekondulardaki vatandaşlar ise HDP’liler gibi modern konutlara yerleşecek”miş! O vatandaşlar HDP’li değillermiş gibi!
HDP yöneticileriyle Kürt halkı arasına fitne sokmak için, “bakın onlar lüks konutlarda yaşıyor, sizi ise gecekondularda öne sürüp ateşe atıyorlar” diyen utanmazlar, kendilerinin köşklerde, yalılarda, Saraylarda yaşadıkları gerçeğini gizleyebileceklerini sanacak kadar gerçeklikten kopmuş vaziyettedirler. Öte yandan, yalanlarla dolu bu manipülatif haberlerin asıl gayesinin, doğuda neler olup bittiğinden büyük ölçüde bihaber olan Türk halkının algılarıyla oynamak, onu hükümetin savaş politikaları etrafında kenetleyebilmek olduğu da açıktır.
Günlerce “tarihi camiyi harap ettiler” manşetleriyle, devlet güçlerinin yaptığı tarih-kültür katliamının suçunu Kürt direnişçilerin üzerine yıkmaya çalışan AKP medyası, TOKİ’nin talan etmek istediği bölgede yer alan tarihi eserlerden hiç söz etmemektedir.
Feleknas Uca, verdiği önergede, sokağa çıkma yasağının uygulandığı süre boyunca yüzlerce ailenin şiddete maruz kaldığını, zorla yerinden edildiğini ve mülksüzleştirildiğini belirtiyor ve aralarında tarihi camilerin, kiliselerin, hanların, evlerin de bulunduğu 683 kültür varlığıyla UNESCO Dünya Kültürel Mirası listesinde yer alan Sur’un son yasakta tank ve toplarla bombalandığını dile getirerek önemli bir noktaya dikkat çekiyordu: “Sur’da bu yapılar özellikle hedef alınmakta, tank ve toplarla yıkılmaktadır. Sur’a askerlerin tanklarla girmesi suretiyle yapılan bu büyük operasyonda özellikle bu yapıların hedef alınması tarihi/hafızayı yok etmektedir.”
AKP hükümeti, bir yandan HDP etrafında kenetlenen Kürt halkından intikam almaya ve onu boyun eğdirmeye çalışırken, bir yandan da bu yıkım harekâtını, karşılaştığı direnç nedeniyle uygulamaya koyamadığı rantsal dönüşüm projelerini devreye sokmak için fırsat olarak değerlendirmektedir. “Gecekondulardaki vatandaşlar modern konutlara yerleşecek” diyenler, talan ettikleri mahallelerden sürdükleri yoksul Kürtlerle adeta dalga geçmektedirler. Ama unutmamalılar ki, bu yalanlarla batıyı belli bir süre kandırabilseler de, katlettikleri, kentlerini harabeye çevirdikleri Kürt halkının sillesini yemeye devam etmekten kurtulamayacaklardır.
link: Marksist Tutum, Yakıp Yıkıp TOKİ’yi “Göreve” Çağırmak!, 24 Aralık 2015, https://marksist.net/node/4757
Egemenler Neden Savaş İster?
Bölüm 26 - Ortaçağ Batı Virginia’sı