Halkların Demokratik Partisine yönelik faşist saldırılar iki aydır giderek tırmanıyor. Düzen partileri devlet olanaklarına ve sermayenin güçlü desteğine yaslanarak düzenledikleri büyük kampanyalarla seçimlere hazırlanırken, Erdoğan ve adamları her dakika televizyonlarda boy gösterirken, milyonlarca insanı temsil eden BDP ve HDP, bütün bu olanaklardan yoksun olmakla kalmayıp, bir de faşist saldırılarla karşı karşıya kalıyor. Kapitalist düzende, “eşit ve adil” seçimlerden ezilenlerin payına işte bu düşüyor.
Yeni il ve ilçe teşkilatlarının açılışını yapmak ya da seçim kampanyası yürütmek için gittikleri Aksaray, Urla, Karşıyaka, Ordu, Giresun gibi yerlerde ırkçı saldırılara uğrayan, seçim büroları ve araçları tahrip edilen, tabelaları indirilen HDP, son olarak Fethiye’de faşist saldırıya uğradı.
Günler öncesinden internette ırkçı bir kampanya başlatarak HDP ilçe binasının açılışını engelleyeceklerini ve “Fethiye’yi HDP’liler için cehenneme çevireceklerini” duyuran faşistler, açılışın yapılacağı 9 Martta saldırıya geçtiler. Bin kişiyi aşkın bir kalabalıkla HDP ilçe binasına doğru yürüyüşe geçen faşist güruh, hiçbir polis engeliyle karşılaşmadı. En küçük bir demokratik eylemi gazla, suyla, hatta silahla dağıtmaya girişen polis, faşist saldırılar karşısında suspus kenara çekilip el ovuşturuyor. HDP’ye, BDP’ye ve sosyalistlere yönelik tüm saldırılarda polisin tavrı aynıdır. Son olarak Fethiye’de ilçe binası kuşatılıp taşlanırken, faşist güruh ağzından salyalar saçarak nefret sloganları haykırırken ve lince hazırlanırken, polis bütün bu olup bitenleri seyretmekle yetinmiş, bir tek kişiyi bile gözaltına almamıştır. Parti tabelası ise bizzat Kaymakam’ın emriyle indirilip yerine Türk bayrağı asılmıştır.
HDP eş genel başkanları Ertuğrul Kürkçü ve Sebahat Tuncel, yaptıkları açıklamalarda, son iki ay içinde HDP’ye yönelik 20’yi aşkın saldırı gerçekleştiğini, bunlara medyada yer verilmediğini, son derece ciddi ve önemli bir durumla karşı karşıya olunduğunu belirtmişlerdir. Sebahat Tuncel, Gladyo’nun devreye girdiğine ve bunların organize saldırılar olduğuna dikkat çekmektedir. Ertuğrul Kürkçü ise seçim güvenliğinin ortadan kalktığını dile getirerek şunları söylemiştir:
“Bu sonuncu saldırının da gösterdiği gibi seçim güvenliğinden hükümet sorumludur. Seçim güvenliği ortadan kalkmıştır. Hükümeti seçim güvenliğini iadeye, partimizin haklarını kullanmasının önündeki engellerin kaldırılması yönünde çalışma başlatmaya çağırıyoruz. Bu zamana kadar gelişen ve gelişecek saldırılardan Türkiye’yi yöneten hükümet sorumludur. Bu asla kendiliğinden değildir, her bir saldırının arkasında bir kamu görevlisi var.”
“Dün Fethiye’de saldırıları örgütleyenler arasında, Terörle Mücadele Şubesi Müdürü Ümit Acar’ın da olduğunu arkadaşlarımızca tespit etmiştir. İtfaiyeye emirler vererek, parti tabelasını indirtmiştir. O tabelayı o müdür, oraya geri asacak. O tabela asılmadığı takdirde, ne olacağını hep birlikte göreceğiz. Bizim ulusal simgelerle bir alıp, veremediğimiz yoktur. Biz amblemimize sahip çıkacağız. İlçe örgütünden arkadaşlarımızın verdiği bilgilere göre, CHP’li belediye başkan adayının yardımcısı da saldırılarda etkilidir. Ordu’daki saldırıları tezgâhlayan Gökay Civelek, Ordu Üniversitesi okutmanıdır. Kendisinin bu saldırıları düzenlerken çekilmiş fotoları vardır, kanıtları vardır. Urla’daki saldırının arkasında yer alanlardan biri de soyadını tespit edemediğimiz Ümit adında emekli bir Özel Harekatçıdır. Bu saldırılar bilinen yüzler tarafından düzenlendi. Biz kendi önlemlerimizi aldık. Ama devlet bir önlem almadı.”
Kaymakamından belediye başkanına, garnizon komutanından emniyet müdürüne yüksek zevatın izleyici locasında tam kadro hazır bulunduğu bu saldırıların devlet destekli faşist saldırılar olduğuna kuşku yoktur. Keza kendisine yönelik en ufak bir sözlü saldırı girişiminde bile emniyeti ve yargıyı ayağa kaldıran, ağzını açanı korumalarına saatlerce dövdüren Erdoğan ve hükümeti, bütün bu saldırılar karşısında ne önlem almış ne soruşturma başlatmış ne de saldırganları yakalama yoluna gitmiştir. İşine geldiğinde Kürt hareketine yönelik saldırıları “paralel devlet yapıyor” diyerek kendisini kurtarmaya çalışan AKP, bu ucuz söylemlerle sorumluluğu üzerinden atamaz. Saldırıların gerçekleştiği tüm şehir ve ilçelerde, emniyet müdüründen valisine, kaymakamından belediye başkanına bütün sorumlular halen görevleri başındadır ve hiçbir adli soruşturmaya uğramamışlardır. Kısacası sorumluluk tümüyle hükümetin sırtındadır. Bütün bunların sözde barış-çözüm sürecinde gerçekleşmesi ise ayrı bir garabettir. Başta MHP olmak üzere düzen güçlerinin elbirliğiyle organize ettikleri bu saldırılar HDP’yi yıldıramayacağı gibi, bunların hesabı da elbette sorulacaktır.
link: Marksist Tutum, HDP’ye Yönelik Faşist Saldırılar Tırmanırken AKP Sorumluluktan Kaçamaz! , 12 Mart 2014, https://marksist.net/node/3412
Alevi Emekçilerin CHP Yanılgısı ve Seçimler
Yüz Binler Berkin’i Sonsuzluğa Uğurladı