Evren, IMF ve DB’nin küresel sermayenin krizini nasıl en ucuz yoldan atlatacağını tartışmak, yeni taktikler, stratejiler oluşturmak için İstanbul’da buluştuğunu hatırlatarak başladı konuşmasına. İstanbul Valiliği ve Belediyesi tarafından toplantının yapılacağı bölgelerin temizlenip asfaltlandığını belirterek, böylece 3 hafta önce milyonlarca yoksul emekçinin yaşanan sel felaketiyle sefalete mahkûm edildiği İstanbul’un küresel bir kent olarak sunulmak istendiğine dikkat çekti.
Evren konuşmasına şöyle devam etti: “Onların krize karşı çıkardıkları çözüm krizin patlattığı işsizliğe yönelik bir çözüm değildir. Sefalete ve açlığa yönelik bir çözüm değildir. Gezegenimizi bir çöle çeviren sermayeyi durdurmaya yönelik bir çözüm değildir. Onların aradığı çözüm, artık her tarafından dökülen ve insanlığa savaş, gözyaşı ve felâketten başka bir şey getirmeyen bu küresel sömürü düzenini sürdürmeye yönelik bir çözümdür.”
Evren, konuşmasının sonunda IMF’ye şöyle seslendi: “Ancak bilmelisiniz ki, dünyanın, hayatını çalarak değil çalışarak kazanan tüm insanları gibi biz Türkiye’nin emekçileri de sizin varlığınızı istemiyoruz. Tarihin küresel kapitalizmin asalakları olarak kayda düşeceği kurumlarınızın yapacağı bu iğrenç toplantıya karşıyız. Bürokratlarınızı, halklara düşman istatistik raporlarınızı sanal rakamlara indirgeyen sunumlarınızı toplayın ve defolun!”
Konuşma bittikten hemen sonra, daha kitle dağılmaya başlamamışken, Kongre Vadisine doğru yolu kapatan polisler kitlenin üzerine gaz bombaları yağdırmaya başladılar. Gazın etkisinden korunmaya çalışan emekçiler çeşitli yerlere dağılmak zorunda kaldılar. Kimi girebildiği bir binanın giriş katına, kimi meydanı çevreleyen sokaklardan birine dalarak gazdan kaçmaya çalıştı. Bu arada kimi gruplar, belediyenin sık sık tadilat bahanesiyle yenilediği kaldırım taşlarını bu defa korunmak ve saldırıya karşılık vermek için söktüler. Bundan finans merkezilerinin sembolü olan banka ve mağazalar da nasiplerini aldılar. Sokak aralarında yer alan küçük dükkân sahibi esnaflar da adeta polisle işbirliği halindeydi. Polisten kaçan gençleri linç etmeye çalıştılar. Esnafın bu tutumunda yeni emniyet müdürü Çapkın’ın bölge esnafını dolaşarak, eylemcilere karşı provoke etmesinin önemli bir payı var. Göstericilere saldıran esnafın ve bölgede yaşayan diğer insanların eylemin nedenine ilişkin hiçbir şey bilmemesi dikkat çekiciydi.
Saatler boyunca devam eden çatışmalarda yaklaşık 100 kişi gözaltına alındı. 200 kişi polisin saldırısı sonucu yaralandı. İshak Kavlo adlı bir esnaf da gazın etkisiyle kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi. Daha önce de IMF toplantılarının yapıldığı pek çok ülkede işçi ve emekçiler bu tür saldırılarla yüz yüze geldiler. Polis zaman zaman kitlenin üzerine doğrudan kurşun sıktı; zaman zaman gözü dönmüş vaziyette coplar, sopalar ve köpekleriyle saldırdı. Burjuva medya bu eylemlerin her birinde toplantının mahiyetini ve polisin şiddetini gözlerden gizleyerek, olayı marjinal grupların saldırıları olarak gösterdi. Son olarak İstanbul’da 2 gün boyunca devam eden eylemlerde olan da budur. Polisin engellemelerine ve saldırılarına direnen emekçiler, burjuva medyanın yalan haberleriyle provokatör olarak gösterildi, polisse işini yapan memur olarak aklandı.
İşçi sınıfı, emperyalizmin sözcülerini üretimden gelen gücüyle püskürterek tepkisini kitlesel biçimde ortaya koyamadığı ve bu tür eylemler sendikaların ve sosyalist örgütlerin dar protesto gösterilerine indirgenmeye devam ettiği sürece, burjuvazi tüm kurumlarıyla yalanlarını yaymaya ve saldırılarını sürdürmeye devam edecek. Dünyanın geleceğini karanlığa, savaşlara, işçileri açlığa ve sefalete sürükleyen kapitalizmi tüm küreden son kalıntısına kadar temizleyecek tek güç örgütlü işçi sınıfıdır.
link: Marksist Tutum, IMF Protestosuna Polis Saldırısı, 6 Ekim 2009, https://marksist.net/node/2254
Hasta Tutsaklara Özgürlük Eylemleri Devam Ediyor
6 Ekimdeki Polis Saldırısı Protesto Edildi