Balıkesir’in Karesi ilçesindeki ZSR Patlayıcı Sanayi AŞ’ye ait fabrikada 24 Aralık sabahı yaşanan patlama sonucunda 8’i kadın 11 işçi hayatını kaybetti, 7 işçi yaralandı. Fabrikada çalışan işçilerle birlikte onlarca işçi ailesi de cehennemi bir sabaha gözlerini açarken fabrikanın sahiplerinin suspus kesildiği bu katliamda, devlet ricali tepkileri kontrol altına almak üzere derhal devreye girerken, rejimin dezenformasyon servisi olan İletişim Başkanlığı da “dezenformasyon içerikli, manipülatif içeriklere itibar edilmemesi; doğru bilgiye ulaşmak için resmi kurumlarca paylaşılmış ve teyit edilmiş bilgilerin takip edilmesi büyük önem arz etmektedir” uyarılarıyla üstüne düşeni yapmakta gecikmedi.
Bu tür katliamların, çevre felâketlerinin, doğanın yağmaladığı maden ve enerji projelerinin neredeyse tümünün altından AKP’nin ihya ettiği tekel çetelerinin çıkması artık kimseye şaşırtıcı gelmiyor. Nitekim patlamanın yaşandığı ZSR mühimmat fabrikasının altından da Ömer Faruk Kalyoncu’nun Zirve Holdingi ve Zafer Topaloğlu’nun Senta Madenciliği çıkmıştır. 2016 OHAL darbesinin ardından el koyulup TMSF’ye devredilen, sonrasında ise Senta Madenciliğin çöktüğü bu fabrikada, tabanca ve tüfek mermileri, özel tip dinamitler vb. içeren patlayıcı mühimmat üretiliyor. Yüzlerce milyon liralık devlet teşviki ve vergi muafiyetleriyle savaş endüstrisinin önemli şirketleri arasına katılan ZSR’de üretilen mühimmat Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığına satılmanın yanı sıra pek çok ülkeye de ihraç ediliyor. AKP’ye yakınlığıyla bilinen Zafer Topaloğlu, Savunma Sanayi İhracatçıları Birliğinin yönetim kurulunda da yer alıyor.
Durum bu olunca devletten gelen “detaylı tahkikat” açıklamalarının sonucunun nereye varacağı baştan bellidir. Daha önce yaşanan benzeri patlamalarda bizzat ölen işçileri suçlu ilan eden AKP adaletinin, burada da aynı titizlikle işleyeceğine kuşku yoktur!
2023 Haziranında MKE Elmadağ roket ve patlayıcı fabrikasında da patlama yaşanmış ve 5 işçi hayatını kaybetmişti. Üstelik bu, MKE fabrikalarında yaşanan ilk iş cinayeti de değildi.[*] Her iş cinayetinden sonra, yaşanan patlamaların nedenlerine dair inceleme ve tespitler yapılmasına rağmen bu tip patlamaların benzer nedenlerle tekerrür etmesinin tek nedeni vardır, kâr uğruna insan canının hiçe sayılması!
2021 yılının yaz aylarında Milli Savunma Bakanlığına bağlı “anonim şirket” statüsüne geçirilen MKE için dönemin Savunma Bakanı Hulusi Akar, öncelikli hedeflerinin MKE’yi hantal yapısından kurtararak rekabet gücünü geliştirmek, etkin ve esnek bir yapıya kavuşturmak olduğunu söylemişti. Kapitalist kâr mantığı, özel sektörde de devlet sektöründe de ortaklaşmaktadır. Ve işçiden ve güvenlikten tasarruf anlamına gelen “rekabet, etkinlik, esneklik” laflarının ardına gizlenen bu mantığın doğal sonucu, önüne geçilemeyen iş kazaları ve iş cinayetleridir.
Patlayıcı gibi ekstra tehlikeli bir işkolunda en üst düzeyde güvenlik önlemleri alınması, tecrübeli işçi çalıştırılması ve devletin denetleme görevini en sıkı şekilde yerine getirmesi elzemdir. Ama kapitalist kâr güdüsü bu hayati zorunluluğun önüne geçmektedir.
22 yıllık AKP iktidarı, sermayeye sınırsız destek politikasıyla, kuralsızlığı, vurdumduymazlığı, adaletsizliği doruğa taşımıştır. İş cinayetlerinde Avrupa birinciliğini de kimseye kaptırmamıştır. Her ay 160’tan fazla insanın iş cinayetine kurban gittiği Türkiye, işçilerin taammüden öldürüldüğü bir mezbahaya dönüşmüştür. 2023’te olduğu gibi 2024’te de 1900’e yakın işçi hayatını kaybettiği ülkede, faşist rejim sermaye için dikensiz gül bahçesi yaratmıştır. Sınırsız teşviklerin yanı sıra ucuz, güvencesiz ve güvenliksiz işçilik burjuvaziye kâr rekorları kırdırırken, işçilerin payına sefalet, dipçik, grev yasakları ve iş kazaları/cinayetleri düşmektedir. Bu tablonun ana unsuru ise örgütsüzlüktür. Sendikaların büyük bölümünü rejimin korporatif aygıtlarına dönüştüren faşist rejim, mücadeleci sendikaların ensesinde boza pişirerek işçi sınıfını savunmasız hale getirmiştir. Bu durum iş kazalarında da yansımasını bulmaktadır. 2024’te iş cinayetine kurban giden işçilerin %98,6’sının sendikasız olması, işçi sınıfı için sendikasızlığın nasıl bir felâkete dönüştüğünün çarpıcı bir göstergesidir. Bu durum, tersinden, örgütlü olmanın hayat kurtardığını da göstermektedir. İşçi sınıfının örgütlenmek dışında hiçbir seçeneği yoktur. Sermaye dostu-işçi düşmanı bu rejimden de, tek önceliğin kâr olduğu kapitalizmden de kurtulmanın yolu, örgütlenen işçilerin ayağa kalkmasından geçmektedir.
link: Marksist Tutum, ZSR Mühimmat Fabrikasında İşçi Katliamı, 24 Aralık 2024, https://marksist.net/node/8406
Rejim Çocuklara Belediye Kreşlerini de Çok Görüyor