“1917 Ekim Devrimi tarihte kaldı, sosyalizm denendi ve yenildi, işçi devrimleri artık sadece tarihin tozlu sayfalarında” diye buyuruyor burjuvazi aradan geçen 103 yıla bakarak. Kapitalist sömürü düzeninin alternatifsiz olduğu, ebedi olduğu yalanlarını savuruyor. Heyhat! Burjuvazinin bu hezeyanları mezarlıktan geçenin korkusunu yenmek için ıslık çalmasına benziyor.
Kapitalizm tarihsel bir krizle kökünden sarsılıyor, çürüdükçe yaşamın her alanını çürütüyor, milyarlarca işçi ve emekçiyi nefessiz bırakıyor. Toplumsal sorunlar yıkıcılaşıyor, milyarlar acı çekiyor, doğa tahrip oluyor. Bugünün egemenleri kanlı boğazlaşmalarla hesaplaşmaya çalışıyor. İşte alternatifsiz olduğunu iddia ettikleri düzen bu! İşte ayakta tutabilmek için türlü çareler aradıkları düzen bu! Beyhude bir çabayla tarihsel miadını doldurmuş, çürümüş bir sistemi ayakta tutmaya çalışıyorlar. Şu işe bakın ki çürümüş düzenlerini ayakta tutmak için “Büyük Reset”lerden medet umanlar, faşizm sopasına sarılanlar karalıyorlar Ekim Devrimini. İşte bunlar “tarihte kaldı” deyip hafızalardan kazımaya çalışıyorlar Ekim Devrimini.
Oysa Ekim Devrimi işçi sınıfının daha ilk atılımıdır. Geleceğe doğru aralanmış bir kapıdır. Rehberdir, deniz feneridir. Tarihe gömmek istedikleri geçmişimiz bizim manivelamızdır. Devrimin kadınlara kazandırdığı haklarla bugünün kapitalist dünyasında kadının çifte ezilmişliğinin boyutları arasındaki fark da bu gerçeği göstermiyor mu?
Ekim Devriminden bugüne işçi sınıfı büyüdü, gelişti, kapitalizm sosyalizmin temellerini daha da derinlerde döşedi. İnsanlık artık aşılması gereken ve aşılması mümkün olan bir eşiğe geldi. Devrimci önderlerimiz işçi sınıfımızın tarihsel rolüne güvenmemiz gerektiğini söylüyor. Tarih işçi sınıfını göreve çağırıyor, bizler sınıfımızın bağrında sabırla, sebatla çalışarak sınıfımızı tarihsel görevine hazırlıyoruz.
Pusulamız Marksist Tutum bizlere tarihin tüm ezilenlerinin muradının gerçekleşeceği tarihsel bir dönemeç noktasında olduğumuzu söylüyor. Ekim Devriminin güncelliğini vurguluyor. Bizler bu bilinçle, tıpkı Ekim Devrimini yaratan Bolşevikler gibi, sınıfımızın kadınlarını ve erkeklerini mücadele saflarına çekmeye çalışıyoruz. Bugün mütevazı görünen çalışmalarımızla sınıfımızın kadınlarına ve erkeklerine mücadele ruhu aşılıyoruz. Bütün baskılara rağmen, irili ufaklı işçi direnişlerinde, grevlerde, sendika tabanlarında verilen mücadelelerde işçilerin kapitalizm bataklığından bir çıkış yolu aradığını görüyoruz. Yüreklerine umut, dillerine ses oluyoruz. İnancımız da umudumuz da dipdiri. Tarihsel haklılığımızla ve yürüttüğümüz mücadeleyle gurur duyuyoruz.
Gecenin en karanlık anı şafağa en yakın andır. İşçi sınıfının devrimci kadınları olarak bizler o şafakları düşlüyoruz. Sınıfımızın tarihsel deneyimlerinin ışığında geleceği yaratacak kuvvet ve iradede olduğumuzu çok iyi biliyoruz. Bugün yürüttüğümüz çalışmalar, bugünden başlayarak yarınları ilmek ilmek örecek. Ekim Devrimine önderlik eden Bolşevik devrimcilerin özverili emekleri gibi, yarının o güzel şafaklarında bizlerin de emeği olacak. Bizler onların yürüdüğü yollarda yürüyoruz ve sosyalizm mücadelesini ileriye taşıyoruz. Dünümüzle gurur duyuyor, bugünü şekillendiriyor ve yarınlara umutla yürüyoruz!
link: Gebze’den MT okuru bir grup kadın işçi, Dünü Bugüne Bağlıyor, Geleceğe Umutla Yürüyoruz!, 8 Kasım 2020, https://marksist.net/node/7090
Özgürlüğün Kapılarını Açacak Yeni Ekimler İçin!
Sönmeyen Ateş