Ekim Devrimi, insanlığın önünü her alanda açan işçi sınıfının ve onun öncü partisinin bir atılımıydı. Paris Komünarlarının yolundan yürüyenler iktidarı fethetti. Sovyetlerin bağrında güçlenen, onların gönüllü onayını alan ve onlara yol gösteren Bolşevik Parti ve Lenin, tarihin akışını değiştirip işçi sınıfını Paris Komünü dersleriyle iktidara taşıdılar. Demokrasi laf olmaktan çıktı. İşçilerin, askerlerin, köylülerin kendi kurdukları ve seçtikleri, istedikleri an geri çağırabilecekleri delegelerle doğrudan demokrasiye dönüştü.
Büyük Ekim Devriminin yaktığı ateş hâlâ canlı ve ışık saçmaya devam ediyor. Biz işçilere düşen en acil görev, bu ateşi harlayıp körükleyerek insanlığı kapitalist barbarlık belasından kurtarmaktır.
Ekim derslerini iyi anlamak, özümsemek, yaşananlardan öğrenmek biz işçiler için tarihi önem arz etmektedir. Ne yalnız sovyetler, ne sadece parti! Bu konuda “İşçi sınıfının öncü partisi, ancak sovyetler gibi kitlesel ve yığınların bizzat aktif çabalarına dayanan örgütlenmelerin olması durumunda, onların içinde önderlik rolünü gereğince yerine getirmeye çalışabilir…” diyor Elif Çağlı 2002 tarihli Ekim’den Bir Yaprak yazısında biz işçilere.
Tarihsel açıdan, önderlik sorununun çözülmesi diye bir görev vardır. Ve bunu da yapacak tek güç işçi sınıfının, Bolşevik tarzda örgütlenmiş devrimci partisidir. Ekim Devriminin sönmeyen ateşinden bu dersleri çıkarmak, ona uygun davranmak biz örgütlü işçilerin olmazsa olmazlarından olmalıdır.
Bildiğimiz, yaşadığımız, her gün tanık olduğumuz gibi, onca safsataya, koparılan gürültülere, propagandalara rağmen 21. yüzyılda kapitalizm yeni bir yükseliş çağına girmedi. Giremezdi de. Bugün kapitalizm tarihte eşi görülmedik krizlerle boğuşup duruyor. İşsizlik, yoksulluk, savaş ve kitle katliamlarıyla insanlığa nice acılar yaşatıyor. İnsanlığı ve doğayı yıkıma sürüklüyor. Sovyetler Birliği yıkıldığında yapılan “kapitalizmin tek alternatif olduğu” propagandalarının ne denli boş olduğu daha da net ortaya çıktı. Kapitalizmin tarihsel bir kriz içinde olması, yalan balonlarının tümünü patlatıyor. Gerçekler devrimcidir. İnatçıdır. Yaşananlar bunun kanıtıdır. Kısacası kapitalizm bugün gerçekten de zor bir durumdadır. Bir çıkmazın içindedir. Biz işçilere düşen görev, kapitalizmi yeryüzünden postalamaktır. Tarihin çöplüğüne göndermektir. Bu yolda, Ekim Devrimi biz işçileri yanan ve hiç sönmeyen ateşiyle aydınlatıyor. İnsanlığın çıkış yolu, işçi sınıfının ve öncüsünün Ekim Devriminin derslerinden yararlanarak yeni devrimler yaratmasıdır. Bu ateşi harlayalım. Sınıfsız bir dünya için ileri!
Ya Barbarlık Ya Sosyalizm!
Yaşasın Büyük Ekim Devrimi ve Onun Hiç Sönmeyen Ateşi!
link: Adana’dan MT okuru bir işçi, Sönmeyen Ateş, 8 Kasım 2020, https://marksist.net/node/7091
Dünü Bugüne Bağlıyor, Geleceğe Umutla Yürüyoruz!
Ekim Devrimi 103 Yıldır “Kurtuluşun Tek Yoluyum” Diyor