Halkların Demokratik Kongresi (HDK), son günlerde şiddetlenen çatışmaların durması ve Kürt sorununun çözülmesi için müzakerelerin yeniden başlaması talebiyle bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Cezayir Restaurant’ta BDP İstanbul milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder, Sebahat Tuncel, HDK milletvekili Levent Tüzel, HDK Yürütme Kurulu üyesi Gencay Gürsoy, HDK Genel Meclis üyesi Bircan Yorulmaz tarafından gerçekleştirilen basın toplantısında, bu konuya dair bir kampanyanın başlatılacağı da duyuruldu.
Açılış konuşmasını Gencay Gürsoy gerçekleştirdi. Gürsoy, içinde bulunulan kritik ortamda, Türkiye’nin bir savaş ortamına sürüklendiği bugünlerde barışın halen mümkün olduğunu yüksek sesle kamuoyuyla paylaşmak ve başlatılan siyasi çalışmanın ilk etabını duyurmak üzere bu toplantıyı gerçekleştirdiklerini söyledi. Türkiye’nin bu kadar akıl tutulması içinde olduğu bir dönemin daha önce yaşanmadığına dikkat çeken Gürsoy, “Bu eksenin, siyaset aklının, siyasi iradenin, aklıselim sahibi bir ülkenin içinde bulunduğu eksene çok uymayan bir eksen olduğu anlaşılıyor” dedi. Yaygınlaşan çatışmaların toplumu nasıl etkilediğini bir örnekle açıkladı: Rizeli bir aile askerliğini Şemdinli’de yapan çocuklarından haber alabilmek için Şemdinli alan kodlu bir numarayı rastgele çeviriyor ve karşısına çıkan aileden bölgedeki durumla ve çocuklarıyla ilgili bilgi almaya çalışıyor... Gürsoy, Hükümetin ve Genelkurmay Başkanlığının günler süren sessizliğini ve İçişleri Bakanı İ. Naim Şahin’in gazetecileri ve köşe yazarlarını suçlayan açıklamalarını eleştirdi. “Barışın anahtarı çözümde” dedi.
Gürsoy’un ardından sözü basın metnini okumak üzere Bircan Yorulmaz aldı. Açıklamada, AKP’nin ısrarla sürdürdüğü yanlış politikaların ülkeyi içerde ve dışarıda hızla çatışmalara ve savaşa sürüklediğine dikkat çekildi. Kürt sorunu konusunda hükümetin politikalarının bölgede yeni bir OHAL uygulaması başlatmasına, yeniden 90’lı yıllara dönülmesine, bölgenin birçok kentinde çatışmaların yoğunlaşmasına, Kürt halkına karşı birçok kentte linç olaylarının yaşanmasına sebep olduğu ifade edildi. Açıklama metninde, Suriye’deki gelişmeler ve Batı Kürdistan’da Kürt halkının insiyatifi ele geçirmesi karşısında hükümetin saldırgan açıklamaları da eleştirildi. Yorulmaz, bu yaşananlara karşı seyirci kalınmaması gerektiğini belirterek, talepleri hep birlikte haykırmaya çağırdı: “Savaş ve çatışma diline karşı barış, eşitlik ve kardeşlik sözlerini arttıralım. Kürt halkı kendi kimliğiyle, kültürüyle, haklarıyla eşit ve özgür yaşayacağı bir ülke istiyor. Anadilinde eğitim istiyor. Anayasal yurttaşlık istiyor. Yerinden yönetim, demokratik özerklik istiyor. Demokratik, eşit, haklara dayalı ve gönüllü birlik ancak Kürt halkının kendisini yönetmesiyle, kendi özerk yönetimlerine sahip olmasıyla sağlanabilir.” Açıklama, “Meclis’te muhatabım yok” diyen Başbakanın Meclis sıralarındaki BDP-Blok vekillerine bakması; HDK’nın çözüm önerilerine kulak vermesi istenerek bitirildi.
Yorulmaz’dan sonra HDK Milletvekili Leven Tüzel de bir konuşma yaptı. Son günlerde yaşanan çatışmalardan AKP’nin sorumlu olduğunu ifade eden Tüzel, Suriye’deki gelişmelerin buraya yapılacak operasyonların bahanesi yapılmak istendiğini söyledi. Her şeyi terör ve güvenlik adlandırmasıyla ele alan hükümetin yaklaşımının, Kürtlere karşı çeşitli kentlerde gerçekleştirilen linç eylemlerine yol açtığı üzerinde durdu. Tuzel, Başakşehir’de Tokatlılarla Kürtlerin karşı karşıya getirilmek istenmesine HDK olarak müdahale ettiklerini ve “halkların dayanışması” ile sorunun önüne geçildiğini hatırlattı.
BDP Milletvekili Sebahat Tuncel, HDK’nın başlatacağı kampanyayla, “Kürt sorununu birlikte nasıl çözebiliriz?” konusunu yeniden gündeme getireceklerini söyledi. Hükümetin politikaları yüzünden bugün 8 bin BDP’linin tutuklu olduğunu, belediye başkanları Selim Sadak’la Bekir Kaya’ya mahkûmiyet kararı verilmediği halde, İçişleri Bakanı İ. Naim Şahin tarafından görevden alındığını ifade etti. Kürtlerin temel taleplerinin Başbakan tarafından “bölücü faaliyet” olarak adlandırıldığına ve bu sözlerle AKP’ye oy veren %50’nin aldatıldığına dikkat çekerek “Başbakan yalan söylüyor” dedi. Tuncel, başlatacakları kampanya çerçevesinde yapacakları faaliyetleri anlattı. Bu kapsamda, HDK 27-28 Ağustosta Roboski’yi ziyaret edecek, 1 Eylülde ülke genelinde etkinlikler gerçekleştirilecek.
BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ise, yaptığı konuşmada, Türkiye’nin yarısında düşman hukuku uygulandığını, bunun için hükümetin yönetemediğini ve aslında Şemdinli’de fiilen devrimci durum yaşandığını belirtti. Hükümetin Kürtçe seçmeli ders uygulamasıyla ilgili olarak, “Suriye’de bir halk demokratik özerkliğini ilan ettiğinde bu ülkede seçmeli ders hiçbir kıpırtı yaratmaz” dedi. Suriye’deki iç savaşa dair hükümetin tutumunu şu sözlerle eleştirdi: “Bir büyük savaşın parçası ve başlatanı olma konusundaki arzuları ayaklarına dökülen bir kova suyla berhava edilmiştir. Kendi halkıyla sorunlarına en ufak bir çözüm geliştirememiş bir hükümet, Ortadoğu’da kabadayılık taslıyor.” Hükümetin politikalarını hiçbir insanın anlayamayacağını ifade ederek çok uzak olmayan bir gelecekte “kabak gibi devrilecekler... Büyük sermaye bu savaşı istiyor, bunlar da kendilerini koyun gibi ortaya saldılar, şimdi de nasıl toparlanıp da çıkacağız telaşı içindeler” ifadelerini kullandı. Önder, AKP’nin düşüncelerinin zibillikte (gübrelik) bile bulunamayacağını söyledi.
Kampanyaya dair yapılan hatırlatmaların ardından basın toplantısı sona erdi.
link: Marksist Tutum, HDK: “Çatışma Değil Müzakere, Ölüm Değil Çözüm!”, 11 Ağustos 2012, https://marksist.net/node/3062
Rüzgâr Eken Fırtına Biçermiş
TC’nin Kürtlere Suriye’de de Tahammülü Yok