Kriz şiddetleniyor. Dünyanın çeşitli bölgelerinde Suriye başta olmak üzere kan gövdeyi götürüyor. Türkiye’de ise egemenler milliyetçiliğin ve şovenizmin dozunu her geçen gün biraz daha arttırıyor. Dünya ekonomik ve siyasi çalkantılarla sallanarak önemli bir dönemece doğru yol alıyor. Dünyanın en zengin ülkeleri olarak bilinen coğrafyalarda ortaya çıkan mücadeleler artıyor.
Eylül ayının başlarında ABD’nin Chicago eyaletinde binlerce öğretmen greve gitti. Chicago öğretmenler sendikasının öncülüğünde yürütülen mücadelenin talepleri ücretlerin arttırılması, çalışma koşullarının ve sosyal şartların iyileştirilmesi idi. Yaklaşık 30 bin öğretmenle başlayan grevde 9 gün sonra Chicago belediyesi anlaşmaya varmak zorunda kaldı. Bu grev öğretmenlerin 1987’de yine Chicago’da yaptıkları ve 19 gün süren grevlerinden 25 yıl sonra gerçekleşiyordu. Bu mücadele bir süre önce yöneticilerin masaya oturup taleplerin bir kısmını kabul etmesiyle sonuçlansa da işçi sınıfının kapitalist sistemde sorunlarının çözülmeyeceğinin, geleceğini güvenceye alamayacağının yarattığı öfkenin arttığını ve mücadelelerin kızışacağının da örneklerinden biriydi. Çünkü bir süre önce aynı kıta üzerinden öğrencilerin mücadelesinin sıcak hava dalgası geçmişti.
Kuzey Amerika’nın refah içinde yaşadığı söylenen ülkesi Kanada’nın en büyük eyaletlerinden Quebec’de aylarca ortalığın tozunu atan öğrenci eylemleri önemli gelişmelerin de habercisiydi. Nitekim öğrencilerin çok uzun bir süredir sürdürdükleri ve giderek kitleselleşen eylemleri eyalet seçimlerine de damgasını vurdu ve Jean Charest liderliğindeki Liberal Parti seçimlerde büyük bir yenilgi aldı. Seçimi %0,7 gibi küçük bir farkla da olsa Quebecois Partisi (PQ) kazandı. Quebec’in bağımsızlığını savunan bu parti, eylemleri sırasında öğencileri destekleyen tek büyük partiydi.
Öğrenciler, harçlarda yapılan %80’lere varan artış saldırısına karşı sokaklara çıkmış ve eyaleti kasıp kavurmuşlardı. Öğrenci sendikası ve çeşitli öğrenci örgütlerinde bir araya gelen ve harçlara hayır diyen gençler, paralı eğitim istemediklerini haykıran çok kitlesel eylemler yapmış ve çoğu zaman polisle karşı karşıya gelmişlerdi. Eylemlerinde hükümetin zam saldırılarına karşı öfkelerini Liberal Partinin bayrak ve flamalarını yakarak da gösteren öğrencilerin hareketi seçimlere kadar da durdurulamadı. Liberal Parti seçim öncesi yarattığı bu fırtınayı durdurmak ve seçimleri sağsalim atlatabilmek için öğrenim ücretlerini ve harçları arttıran saldırı planını erteleme kararı alsa da bu manevra onu kurtarmaya yetmedi.
Quebec’te öğrenci hareketi ve içinde bulunduğu dönem
Quebec’te yüksek öğrenim görmekte olan öğrenci sayısı 300 binin üzerinde. Burası Kanada’da öğrenim harçlarının da en düşük olduğu eyalet. Bu özelliği nedeniyle de bir tür öğrenci cenneti. Dünyanın birçok ülkesinden öğrenciler buraya okumaya geliyorlar. Öğrenim harçlarının diğerlerine göre düşük olmasının sebebi de yine mücadele. İlk ciddi öğrenci eylemi 1958 yılında yine benzer bir saldırıyı geri püskürtmek üzere gerçekleşiyor ve başarıya ulaşıyor.
Öğrenim harçlarının diğerlerine göre daha düşük olması bizi yanıltmasın, yine de genel olarak işçi ve emekçi çocuklarının yüksek öğrenim görebilmesi için oldukça yüksek maliyetlere sahip. 1960’ların sonlarından 1990’lara kadar yıllık 540 dolarda tutulan harç miktarı 1994’te 1668 dolara çıkartılmıştı. 2007 yılında yeni bir uygulama hayata geçirildi ve harçların her yıl 100 dolar arttırılması kararlaştırıldı. Bu durum 2012’ye kadar böyle sürdü. Son zam saldırısından hemen öncesinde yıllık harç miktarı 2168 dolar iken Liberal hükümet 5 yıllık bir saldırı planını devreye sokarak harçları 3793 dolara çıkarmaya karar verdi. Bu karar öğrencileri ayağa kaldırdı. Her ne kadar hükümet planını 5 yıl gibi bir zamana yayarak halen okumakta olanları etkilemeyeceği için tepkileri en aza indirip vur kaç taktiği izlese de, öğrenciler bu zokayı yutmadı ve bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın demedi. Protesto eylemleri, 13 Şubat 2012’de boykot kararı alan Laval Üniversitesi Sosyal Bilimler öğrencileri tarafından başlatıldı. 22 Marta gelindiğinde boykota katılan öğrenci sayısı 160 bini bulmuş ve giderek artmıştı. İlerleyen aylarda eylemlere katılanların sayısı 300 binleri buldu. Zaman zaman durgunlaşsa da toplumsal desteği artan öğrenci eylemleri 7 ay boyunca sürdü.
Eylemler sırasında polis şiddeti nedeniyle öğrencilerden birinin bir gözünü kaybetmesine, yüzlerce öğrencinin fişlenmesine, binlercesinin gözaltına alınmasına ve ağır para cezaları kesilmesine rağmen öğrenciler geri çekilmediler. Polisin saldırılarına taş, sopa ve barikatlarla karşılık verdiler. Bu eylemler Mayıs ayının ortalarında hükümetin Eğitim Bakanını istifa etmek zorunda bıraktı. Hükümet yeni Eğitim Bakanını yeni bir yasa paketiyle görevinin başına getirirken, öğrencilere ise yeni ve yasal kılıfı hazırlanmış bir saldırı paketini (Yasa 78) hediye ediyordu. Apar topar yerel parlamentodan geçirilen bu yasaya göre:
· Herhangi bir üniversite veya kolejin 50 metre yakınında toplanmak, gösteri yapmak yasaktı.
· Gösterilerde göstericilerin maske takması yasaktı.
· 50 kişiden fazla insanın bir araya gelerek yapacakları toplantı veya gösteri için yer, saat belirterek Quebec polisinden izin almak zorunluydu. Aksi her tür girişim yasadışı kabul ediliyordu.
· Bu yasaya uymayan herkes ceza ödemeye mahkûm ediliyordu. Kişi başı bin ilâ beş bin dolar civarında değişen cezalar, eylem ve gösterileri organize edenler kişi ise 7 bin-35 bin, kurumlar ve örgütler ise 25 bin-125 bin dolar arasında çeşitleniyordu.
Kitlesel gösterilerin ve protestoların engellenmesini amaçlayan yasaya rağmen mücadele durdurulamadı. Haklı bir mücadele kitleselleşmiş, toplumsal meşruiyetini kazanmış ve burjuva hükümetin yasalarla kurduğu barikatı aşıp geçmişti. Quebec’te öğrencilerin sendika kurma ve bu sendikalarda örgütlenme olanaklarının varlığı, verilen mücadeleyi de güçlendirdi. CLASSE (öğrencilerin sendikal dayanışma birliği), FEUQ (Quebec üniversite öğrencileri federasyonu) ve FECQ (Quebec kolej öğrencileri federasyonu) önderliğinde öğrenciler eylemlerine devam ederken zaman zaman hükümetin temsilcileri ile görüşmeler de yapıldı. Öğrenci örgütleri ve temsilcileri bu görüşmeler sırasında havalarından geçilmeyen egemen sınıfların temsilcilerinin fiyakasını bozdular ve nihayetinde Eğitim Bakanı öğrencilerin kararlı ve militan mücadelesi sonucunda istifa etmek zorunda kaldı.
Eyalette hükümette olan Liberal Partinin hedefinde sadece öğrenciler yoktu. Burjuvazinin krizle boğuşurken faturayı işçilere, emekçilere, öğrencilere, yani toplumun ezilen kesimlerine kesmeye çalıştığı tüm çıplaklığı ile görülüyor. Maden işçilerine yönelik saldırılar, aile sağlığı vergisi gibi vergilerde yapılan artışlar ve öğrenim harçlarına yönelik saldırı öğrencileri mücadelenin fitilini ateşlemeye iterken, kitle desteğinin de koşullarını yaratmıştır. Buna dünyanın başta Ortadoğu ve kuzey Afrika ülkelerindeki halk hareketlerinin sıcaklığı, Amerika’da ve Avrupa’da yaygınlaşmakta olan kapitalizm karşıtı eylemlerin havası ve Yunanistan rüzgârı da eklendiğinde, Quebec’te öğrencilerin mücadelesi daha da moral bulmuştur.
Yerel hükümetin eğitim fonlarında yeterince para olmadığını, okulların onarılması gerektiğini gerekçe göstererek başlattığı saldırı yeni değildi. Bir süredir, tam burslu okuyan öğrencilerin burslarını kaldırmanın ve onları daha mezun olmadan borç yükünün altına itmenin hesabı da yapılmaktaydı. Burjuva hükümetin efendilerinin dayatmasında geri adım atması söz konusu olmayınca giderek kitleselleşen ve toplumsal desteği de artan öğrencilerin başkaldırısı şiddetle ve anti-demokratik yasalarla durdurulmaya çalışılmıştı. “Acil durum yasası” da denilen ve burjuva zor aygıtının çok yönlü devreye sokulmasını sağlayan “Yasa 78” parlamentodan 18 Mayısta geçirildi. Ancak bu aylardır eylemde olan öğrencileri korkutup sindirmek bir yana onların öfkesini daha da bilemeye yaradı. Daha sonra giderek yaklaşmakta olan parlamento seçimlerinin telâşı ve yapılan anketlerde ciddi oy kaybetmekte olduğunu görmesi Liberal Partiyi öğrencileri kandırmaya dönük manevralar yapmaya kadar götürdü. Harçlardaki artışı bir yıl ertelemeyi teklif eder hale geldiler. Bir süre öncesine kadar öğrenci sendikaları ve örgütlenmeleriyle görüşmelere bile yanaşmayanlar seçim telâşına düşmüşlerdi. Liberal Parti öğrenci hareketinin arkasındaki işçi ve emekçi sınıfın desteğini ciddiye almamıştı. Bedelini de ağır ödedi.
4 Eylülde yapılan parlamento seçimlerinde, son 9 yıldır muhalefette olan PQ çok düşük bir farkla da olsa Liberal Partinin önünde seçim yarışında ipi ilk göğüsleyen oldu. Ona bu zaferi yaşatan atmosferi ise 7 aydır mücadele eden, toplumun her kesiminden özellikle işçi sınıfı ve örgütleri olan sendikal konfederasyonlardan destek gören öğrenci hareketi yaratmıştı. Normal bir zamanda olsa bu seçimleri kazanmasına ihtimal verilmeyen PQ bir zafer elde etmişti. Böylesi bir tepkiye neden olmasa ve bundan faydalanmanın hesabını yapmasa PQ’nun da yapılan harç zamlarını destekleyeceği herkesin malumu. Ama tüm burjuva partilerinde olduğu gibi o da seçimi kazanabilmek için bu süreçten faydalanması gerektiğinin farkında olduğunu gösterdi. Seçim kampanyasında bu sorunu öne çıkardı ve öğrenim harçlarına yönelik artışa gazetelere tam sayfa ilanlar vererek, televizyonlarda tartışma programlarını kullanarak karşı çıktı. Bunları durdurmayı vaat etti. PQ eski öğrenci liderlerinden birini de saflarına kattı ve dönemin ortaya çıkardığı fırsatlardan yararlandı. Karşısında gerçek bir alternatifin yokluğunda da iktidara giden kapıyı araladı. Aslında bu seçim sonuçları PQ’nun değil öğrenci hareketinin başarısıydı.
Quebec’te bağımsızlık yanlısı PQ’nun lideri Pauline Marois, seçim zaferinin ardından, ilerleyen dönemde yeniden bir ayrılık referandumunun gündeme geleceğinin sinyallerini verdi. Quebec halkı 1980 ve 1995’te iki kez yapılan referandumda ayrılmaya onay vermemişti. Son dönemlerde yapılan anketlerin sonuçlarına göre ise %30’lara kadar gerilemiş bir destek söz konusu. Quebec’in ayrı bir ülke olması gerektiğini ve Kanada’dan bağımsızlığını savunan PQ’nun ayrılıkçı politikaları çok büyük bir destek görmüyordu. Buna rağmen onun seçimlerden zaferle çıkmasını sağlayan şey, üç dönemdir iktidarda olan Liberal Partinin başta öğrencileri hedef alan harçları artırmaya yönelik pervasız tutumu ve burjuvaları krizden korumak için zaten çok fazla vergi ödemekte olan halktan alınan vergileri artırma girişimi oldu.
Seçim sonuçları öğrencilerin başarısıdır ancak PQ’nun hanesine yazılmıştır
Quebec’te gençler aylar boyunca sürdürdükleri mücadeleyle hükümetteki Liberal Partiyi alaşağı etmeyi başardılar, ancak yerine yine bir burjuva partiyi göreve getirdiler. PQ seçimi popülist politikalarla kazanmış olsa da Quebecli işçi ve emekçilerin daha önce denemediği bir siyasi alternatif değildi. Bu seçim sonuçları onlar için şimdilik alternatifsizliğin bir tescili idi. Özellikle öğrencilere yönelik son saldırı özelinde düşünüldüğünde bile bu durum ilânihaye böyle devam etmeyecektir. Yani tehlike bertaraf edilmiş değildir. Burjuvazinin işçi sınıfı, emekçiler ve onun gençliğiyle yan yana göründüğü sahneler dereyi geçinceye kadardır.
Eyaletteki öğrencilerin büyük bir bölümü çalışarak okumaktadır. Yani öğrenci-işçidir. “Genç nüfusun giderek azaldığı Kanada’da üniversite öğrencileri aldıkları eğitimin artık onlara parlak bir gelecek garantileyemeyeceğinin farkındalar. Yüzde 75’e yakını hem çalışıp hem okuyan bu gençler, gelecekte karşılaşacakları zorluklarla mücadele için üniversite eğitiminin yeterli olmadığını düşünüyor.”[*] Zaten kaderi kendi sınıfının yani işçi sınıfının kaderine bağlı olan on binlerce genç, bir saldırıyı şimdilik bertaraf etmiştir. Tıpkı İspanya’da olduğu gibi sendika, dernek vb. örgütlülükleri ile saldırıya karşı durmuş ve Fransa’daki akranları gibi geleceğin mücadelesi için meydanlara akmıştır. Quebec’teki gelişmeler, öğrenci gençliğin toplumsal sorunlar karşısında duyarlı olması ve özünde işçi sınıfının öfkesinin bir dışavurumu olması sebebiyle de önemlidir.
link: Derya Çınar, Quebec’te Gençlik Mücadele Etti ve Saldırıları Püskürttü, Ekim 2012, https://marksist.net/node/3113
1917 Ekim