Katliam yerinde polisler tarafından öldürülen Ramos’un bu saldırıyı neden gerçekleştirdiğinin bilinmediği söyleniyor. Ancak kapitalizmin toplumsal ilişkileri çürütmesinin, baskıların, yoksullaşmanın, çıkışsızlık ve umutsuzluk duygusunun, egemenler tarafından kullanılan ayrıştırıcı, düşmanlaştırıcı zehirli söylemlerin giderek arttığı böylesi bir dönemde bu tarz saldırıların, cinnetin, katliamların artması tesadüf değildir.
Bu saldırıdan sadece on gün önce New York eyaletine bağlı Buffalo şehrinde ırkçı bir saldırı gerçekleştirilmiş, 10 kişi hayatını kaybetmişti. Yine 18 yaşında bir ırkçı tarafından bir markette gerçekleştirilen saldırıda siyahlar hedef alınmıştı. Payton Gendron adlı saldırgan yine katliamdan önce bir manifesto yayımlayarak siyahlara ve göçmenlere kin ve nefret kusmuş, marketin bulunduğu bölgeye gelerek defalarca inceleme yapmış, katliamı sosyal medyadan canlı yayınlamıştı.
Gerçekleştirilen saldırıların ardından egemenler yine timsah gözyaşları döktüler. Başkan Joe Biden “Tanrı aşkına ne zaman silah lobisine karşı duracağız?” diyerek bir evladı kaybetmenin insanın ruhundan bir parçanın koparılması gibi olduğunu söyledi. Dünyanın hiçbir yerinde ABD’de olduğu kadar ateşli silahla katliam yaşanmadığını vurgulayarak sorunu yalnızca bireysel silahlanmanın yaygınlığına bağladı. Evet, ABD bireysel silahlanmanın en yüksek olduğu ülkedir. Ancak bu tarz saldırıları sadece bireysel silahlanmanın fazla olmasıyla açıklamak sorunun asıl sebeplerinin üstünün örtülmesi anlamına gelir.
ABD aynı zamanda kapitalizmin yarattığı çelişkilerin en keskin şekilde ortaya çıktığı ülkedir. Bir tarafta dünyanın en zenginlerinin, öte tarafta milyonlarca evsiz, on milyonlarca güvencesiz insanın yaşadığı, her türlü yol ve yöntemle bireyselliğin pompalandığı, insanın toplumsallığına saldırıldığı, yabancılaşmanın derinleştirildiği, geçmişten bugüne ırkçılığın en çok körüklendiği ülkedir. Tüm bunlar insanın ruhsal ve zihinsel bütünlüğünün, sağlığının, toplumun ayarlarının bozulmasına, çürümenin artmasına sebep oluyor.
Biden sanki silah tekellerinin de dâhil olduğu patronlar sınıfının bir temsilcisi değilmişçesine, saldırıda çocuğunu kaybeden emekçi ailelerden biri gibi konuşuyor. Sayısız ABD’li emekçinin bireysel silahlanma nedeniyle değil devlet terörü, polis şiddeti nedeniyle katledildiğini gizliyor. İnsanları cani psikopatlara dönüştüren, açıkça katliam planları yapabilecek hale getiren, ellerine silah alıp emekçilerin, emekçi çocuklarının üzerine ölüm yağdırmalarına neden olan bu düzeni korumak için sorunu sadece bireysel silahlanma ile sınırlamaya çalışıyor. Emekçileri, temsilcisi olduğu sermaye gruplarının çıkarları temelinde manipüle etmeye çalışıyor. Biden’ın da aralarında olduğu egemenlere en güzel cevabı son yıllarda özellikle liselerde şiddete, savaşa ve tüm bu kötülükleri üreten kapitalizme karşı mücadeleye katılan gençler veriyor. Kapitalizmin kalesi olan, sosyalizmin nice nesillerin zihninde baskı ve zorbalıkla özdeşleştirildiği ABD’de gittikçe daha fazla sayıda genç yalanların farkına varıyor, sosyalizm idealine bağlanıyor ve kapitalizme karşı mücadele çağrıları yapıyor.
link: Marksist Tutum, ABD’de Bu Kez de İlkokul Çocukları Katledildi, 27 Mayıs 2022, https://marksist.net/node/7650
ABD’de Bir Irkçı Katliam Daha!
Yangın Tehlikesi Kapıda, İktidar Yine Rant Peşinde!