Bir buçuk aydır sokağa çıkma yasağının devam ettiği Cizre’de devlet terörü tüm acımasızlığıyla hüküm sürüyor. İki haftadır bir binanın bodrum katında kuşatma altında tutulan ve aralarında ağır yaralıların da bulunduğu onlarca insandan günlerdir haber alınamıyor. Her türlü yalan eşliğinde gerçekliği çarpıtan hükümet, tüm çağrılara kulakları tıkayarak 15 gündür söz konusu binaya ambulansların yaklaşmasına engel oluyor. Bununla da yetinmiyor, Erdoğan’dan Davutoğlu’na en üst düzey yetkililer, “aslında ortada yaralı yok” diyerek ve HDP’yi karalayarak, korkunç bir kirli propaganda eşliğinde kamuoyunu kandırmaya çalışıyorlar.
Cizre’de, kuşatma altında tutulan ve bir kısmı yaralı halde bulunan insanlar sadece bu binadakilerle sınırlı değil. Günlerdir dışarı çıkmalarına izin verilmeyen, yiyecekten, sudan, elektrikten ve tıbbi yardımdan mahrum bırakılan onlarca insan yaşam savaşı verirken, 8 Şubatta büyük bir katliamın gerçekleştirildiği ortaya çıktı. TRT’nin “60 terörist etkisiz hale getirildi” diyerek geçtiği haber daha sonra Davutoğlu tarafından yalanlansa ve sayı 10’a indirilse de, gelen haberler Cizre’de yaşananın tam bir vahşet olduğunu gösteriyor.
HDP Şırnak milletvekili Faysal Sarıyıldız, “Binaların ikincisinde çoğu yaralı 62 insan olduğu bilgisi mevcuttu bizde. Onlarcasının katledildiği kesin. Zaten daha önce 9 kişi yakılarak katledilmişti. Bir çocuk kapıda infaz edilmişti. Katledilenlerin cenazeleri de bu binada bulunuyordu. Şimdi de Petrol’ün arkasındaki evde 30’a yakın kişinin yanmış halde bulunduğu ve bedenlerinde kurşun izi olmadığı bilgisi bize ulaştı” diyerek, son yılların en büyük katliamı olarak tanımladığı bu vahşetin asla unutulmayacağını vurguladı.
Selahattin Demirtaş’ın 9 Şubatta HDP grup toplantısında yaptığı açıklama da bu katliamın boyutlarına ışık tutuyor:
“20 gündür Cizre’deki bir vahşetten söz ediyoruz. … Bütün bilgi kirlilikleri bir yana durum şudur; o sokakta, bildiğimiz kadarıyla uzun bir sokak da değil, bu sokakta birkaç binada toplam sayıları 70-90 arası olan insan var. Sürekli buraya top atışı yapıyorlar. Çatışma yok, tankla topla atış var. … Türkiye Cizre’deki duruma inanmak istemiyor. Çünkü bu çağda hükümetin böyle vicdansız olabileceğine inanılmıyor. Ama durum bu. Cizre’de toplu katliam yaptılar, açıklayamıyorlar. Bu sivil katliamı örtmek için gün gün açıklıyorlar.Cenazeleri sokaklara, yıkık evlere dağıtıyorlar. O cenazeler oradaymış gibi.”
Türkiye’nin dört bir yanında günlerdir Cizre’deki yaralıların derhal bulundukları yerden alınması için eylemler yapılıyor. Kürtlerden sosyalistlere, akademisyenlerden sanatçılara geniş bir kesim, çeşitli eylemlerle, basın açıklamalarıyla hükümete seslenerek bu vahşete son verilmesi çağrısında bulunuyor. Ancak AKP hükümeti imha operasyonlarına devam ederken her türlü muhalefeti de ağır saldırılarla engellemeye çalışıyor.
Hükümet “rehabilitasyon önlemleri” diyerek açıkladığı 10 maddelik “master plan”da bile kirli savaşı devam ettireceğini ifade ediyor. Davutoğlu, bu kirli savaşta hükümetin emirlerine kayıtsız şartsız uymaları için medya patronlarını ve yöneticilerini topluyor ve onlara çatlak ses çıkarmamalarını buyuruyor.
Cizre’de ve diğer Kürt illerinde gerçekleştirilen vahşetten ve Kürt halkının aylardır maruz bırakıldığı kirli savaştan hükümetiyle, medyasıyla, ordusuyla, polisiyle bir bütün olarak egemenler sorumludur ve bu sorumluluğun altından kalkamayacaklardır. Bu yaptıkları AKP hükümetinin yanına kâr kalmayacaktır. Türkiyeli emekçiler, vahşete karşı direnen Kürt halkının yanında yer alarak hükümetin kirli oyununu bozma ve ondan hep birlikte hesap sorma sorumluluğuyla yüz yüzedir.
link: Marksist Tutum, Cizre’de Katliam, 9 Şubat 2016, https://marksist.net/node/4906
Can Yeleğine Bağlı Hayatlar
Emek Örgütleri Ankara’da “İnsanlık Adına Ses Veriyoruz” Dedi