Yüksek Seçim Kurulu’nun milletvekilliğini düşürdüğü Hatip Dicle ve seçildiği halde tutuklulukları sona erdirilmeyen 5 Blok milletvekili için tüm Türkiye çapında basın açıklamaları ve çeşitli eylemler düzenleniyor. Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku milletvekilleri ve Blok üyeleri 26 Haziranda Şişli’den Taksim’e yürüyüş ve basın açıklaması yapmak üzere toplandılar ve azgın bir polis saldırısına uğradılar.
İlk polis saldırısı, henüz yürüyüş başlamadan gerçekleşti. Otobüslerle gelen kitlenin otobüsten inmelerine izin verilmeyip doğrudan otobüslerin içerisine gaz bombaları atıldı. Buna karşın milletvekilleri ve kitle, protesto yürüyüşünü yapmaya ve neden meclisi boykot ettiklerini basına açıklamaya kararlıydı. Saldırılara rağmen toplanan kitlenin yürüyüşe geçmesine izin verilmemesi üzerine oturma eylemi başlatıldı. Yere oturan kitleye saldıran polis, milletvekili Sebahat Tuncel başta olmak üzere milletvekillerini ve kitleyi yerlerde sürükledi ve dağıttı.
Yapılacak yürüyüş ve açıklama için önceden izin alınmıştı ancak devlet, polisini saldırtmakta kararlıydı. Polis, en öndeki milletvekilleri dâhil tüm kitleye gaz bombalarıyla vahşice saldırdı. Panzerlerden su sıkan ve 8 otobüs dolusu çevik kuvvetle kitleye saldıran polis, Şişli’yi savaş alanına çevirdi. Çok sayıda insan baygınlık geçirip yere yığıldı. “Hatip Dicle Onurumuzdur!”, “Baskılar Bizi Yıldıramaz!” sloganları atan kitle birkaç gruba bölünerek ara sokaklara dağıldı ama ara sokaklarda polise direniş devam etti. Polis ara sokaklarda yakaladıklarını linç etmeye girişti, çok sayıda kişi hastanelik edildi. Gözaltına alınanlar oldu, çok sayıda insan da çevredeki hastanelere kaldırıldı. Özellikle yaşlı insanlar gazdan çok daha ağır bir biçimde etkilendiler. Ancak dağıtılan kitlenin bu vahşi saldırıya rağmen Şişli’yi terk etmeye niyeti yoktu. Farklı yerlerde öbekleşen kitle bir süre sonra milletvekillerinin öncülüğünde Taksim’e doğru yürüyüşe geçti. Polisin taciz ve kışkırtmalarına rağmen kitle sağduyulu davrandı. Yol boyunca birkaç yerde polis kitlenin önüne barikat kurarak yürüyüşü engellemeye çalıştı. Her seferinde en önde yürüyen milletvekilleri derhal kitleyi yere oturtup polisle kendileri cebelleştiler, kendilerini kitleye siper ettiler.
Polis engelini tekrar tekrar aşan kitle yürüyüş boyunca sık sık “Hırsız AKP!” sloganını haykırdı. YSK’nın Hatip Dicle’nin vekilliğini düşürmesinin hemen ardından, boşalan koltuğu kapmak için, AKP’nin seçilememiş bir vekil adayı koşa koşa gidip mazbata almıştı. Bu AKP’li vekilin fırsatçılığı, AKP’nin ahlâksızlığı ve hırsızlığı kitle tarafından öfkeyle protesto edildi. “Direne Direne Kazanacağız!”, “Barıştan Yanayız, Savaşa da Hazırız!” sloganlarıyla yürüyen kitle, Taksim girişine geldiğinde tekrar polis barikatıyla karşılaştı. Milletvekilleri kitleyi oturtarak basın açıklamasını orada gerçekleştireceklerini ve ardından dağılacaklarını duyurdular.
Milletvekilleri Saldırıya İsyan Ettiler
İlk olarak Mersin milletvekili Ertuğrul Kürkçü söz aldı. Kürkçü şöyle konuştu: “Sevgili arkadaşlar, bugün burada olanları hepiniz gördünüz. Demokratik, yasal ve uygar bir hakkımızı kullanmak için bir araya gelen dört milletvekili ve onlara katılan Blok taraftarları son derece zalimane bir davranışla karşılaştık. Bu hakkı kullanmaktan başka hiçbir şey yapmak istememiştik, ama otobüsün içerisinde gaz bombalarına maruz kaldık. Kitle zalimce dövüldü, dağıtıldı. Ama gördüğünüz gibi yine buradayız, yine açıklamamızı yapıyoruz. Bu zulüm de yapanların yanına kâr kalmayacak! Sevgili arkadaşlar, eğer basın açıklamamızı orada yapacak olsaydık, diyeceğimiz şey şu idi: Hatip Dicle arkadaşımızın haksız bir şekilde milletvekilliğinin elinden alındığını bugün Türkiye’de kabul etmeyen hiç kimse yok. Buna rağmen ‘Hatip Dicle’nin elinden milletvekilliği alınmış olsun, siz meclise gelin’ diyorlar. Biz de diyoruz ki ya Hatip Dicle gelecek, ya biz de gitmeyeceğiz. Hepsi bu kadar! Bize başka bir şey teklif etmesinler. Çünkü Hatip Dicle’yi meclise getirmek, anayasa değişikliği ya da herhangi büyük çapta bir yasa değiştirmeyi gerektirmiyor. Hatip Dicle’nin orada hakkını yiyen kurulun elindeki yetki, meclisin kapısına kadardır. Bu meclis kendi bahçesinden bir milletvekilinin alınıp hapse konulmasına sessiz kalıyorsa bizim zaten o mecliste ne işimiz var? O zaman hepimizi teker teker oradan alabilirler, Tayyip Erdoğan’ı da oradan alabilirler. Unutmasın bu memlekette başbakanlara neler yapıldığını. O nedenle ben ve bütün arkadaşlarım, milletvekillerinin bu haksızlığa, bu adaletsizliğe, bu zulme karşı koymaları gerektiğini söylüyoruz. Bize burada yapılanları da başbakan, cumhurbaşkanı, içişleri bakanı bir an önce gidermek için ellerinden gelen tedbiri almalılar. Bunlar ya onların sözünü dinlemeyen bir grup insan tarafından, ya da onların sözüyle yapılmaktadır. Her ikisi de hükümet için büyük bir zaaf alametidir. Biz halkın vekilleri olarak bu zaaflı mecliste bir yerimiz olduğunu düşünmüyoruz. Bütün bu haksızlık, adaletsizlik, zulüm sona erinceye kadar meclisin kapısındayız, orada duracağız.”
Ardından söz alan İstanbul Milletvekili Levent Tüzel şunları söyledi: “Hatip Dicle, YSK ve AKP darbesiyle vekillikten düşürülmüştür. Meclisin el koyması gereken bir işte yargı devreye sokulmuştur. Biz bu hak gaspına sessiz kalmayacağız. Vekil olan cezaevindeki temsilcilerimiz aramıza katılana kadar mücadele edeceğiz.”
Yine İstanbul Blok milletvekillerinden Sırrı Süreyya Önder ise şöyle seslendi kamuoyuna: “Bugün olan biten her şeyi gördünüz. Meclisteki her milletvekili gibi halkın oyuyla seçilmiş dört milletvekili var burada. Biz her türlü açıklamayı yapmıştık, polis de biliyordu. Başbakanın müktesebatı bize demokrasi dersi vermeye yetmez! Gitsin kendisi demokrasi dersi alsın! Biz yoldaşlarımızı yarı yolda bırakmayacağız. Cicili bicili demokrasinize bizim fıtratımız uymaz. Bizim meclisle, orada telkin ettirdiğiniz uysallıkla işimiz olmaz. Siz gidin yalancı yeminlerinizi edin. Biz yoldaşlarımızı almadan gelmiyoruz.”
Son olarak İstanbul 1. Bölge Milletvekili Sebahat Tuncel bir konuşma yaptı: “Bir kez daha özgürlük isteyenlerin başlarına gelenleri gördük. Biz ‘açıklama yapıp dağılacağız’ dedik. Polisler de derhal gaz bombalarını attılar, saldırdılar. Bunların gazları da örtülü ödenekten karşılanmış olacak ki kullanmadan gitmemek için her şeyi yaptılar. Eşitliğin, demokrasinin, adaletin olmadığı yerde biz de yokuz! Bu ülkede adalet eşitlikle olacak. Bir kez daha baskılar karşısında direneceğiz!”
Polis Kitlenin Dağılmasını Engelleyerek Bir Kez Daha Saldırdı
Basın açıklaması sona erdiğinde milletvekilleri kitleye dağılmalarını söyledi. Ancak kitlenin hem ön tarafı hem de arka tarafı polis tarafından kuşatılmıştı. Milletvekilleri polise “açılın, kitlenin dağılmasına müsaade edin” diyerek polisle tartışmaya girişti. Polis dağılmak isteyen kitleyi provoke etmek ve saldırmak için elinden geleni yaptı. Kitle ısrar etti ve polisten açılmasını istedi. Polis yine milletvekilleri başta olmak üzere kitlenin üzerine gaz sıktı ve hemen ardından gaz bombalarıyla saldırdı. Polis dağılmaya çalışan kitleye eziyet etmeye kararlıydı. Gaz bombaları atan silahlarla, insanların üzerine nişan alınıp ateş edilmesi yüzünden çok sayıda insan yaralandı.
Polis Terörü Protesto Edildi
Bu saldırının ertesi günü polis terörü BDP İstanbul İl Merkezinde yapılan bir basın açıklamasıyla protesto edildi. Basın açıklamasına milletvekilleri Sebahat Tuncel, Levent Tüzel, BDP Yöneticileri ve Blok avukatları katıldı. Polisin hükümetten emir aldığını söyleyen Blok üyeleri, “AKP’nin İleri Demokrasisi Can Alıyor, Emniyet Güçleri Can’a Kastediyor!” pankartı altında basın açıklamasını gerçekleştirdiler. Şişli’de eyleme gaz bombaları, gözaltı ve tutuklamalarla vahşice saldıran polisler hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını belirten Blok üyeleri, “yapılan saldırı bütün Türkiye halkına yapılmıştır. Sadece Kürtler değil bütün demokrasi güçleri yara almıştır” dediler. Devlet, 36 vekil seçerek seçim barajını delen Kürt halkından ve Blok bileşenlerinden adeta intikam almaya çalıyor. Fakat devletin bu zorbalıkları bugüne kadar iş yaramadı, bundan sonra da yaramayacaktır.
link: Marksist Tutum, Şişli’de Hatip Dicle’nin Milletvekilliğinin Düşürülmesini Protesto Eden Kitleye Polis Azgınca Saldırdı, 27 Haziran 2011, https://marksist.net/node/2682
Avrupa Birliği’nde Çelişkiler Derinleşirken
Hatip Dicle’ye Veto Kararı Bursa’da da Protesto Edildi