Türkiye’nin siyasi atmosferi Taksim’de patlatılan bombanın kirli ve kanlı tozlarıyla daha da karartılmışken, beklenen oldu ve rejim düzenlediği hava saldırılarıyla Irak ve Suriye topraklarındaki Kürt bölgelerine bomba yağdırmaya başladı. Bombalı saldırıyı gerçekleştirenin Suriye’de konuşlanan cihatçı güçler olduğu açıkken hedefe PKK/PYD’yi oturtan rejim, bu saldırıyı nicedir yapmak istediği askeri harekâtın bahanesine dönüştürmüştür. Salt bu bile iktidardaki faşist rejimin beka uğruna en kirli araç ve yöntemlere başvurmaktan çekinmediğini ve çekinmeyeceğini göstermektedir.
Aylardır Irak’ın kuzeyine düzenlenen askeri saldırılarda sadece PKK güçlerinin değil sivillerin de katledildiğini biliyoruz. 20 Temmuzda, Zaho’daki bir köyün top atışına tutulması sonucunda 3’ü çocuk 9 Iraklı hayatını kaybetmiş, onlarca insan yaralanmıştı. Irak Kürdistanı’na yönelik operasyonlar o zamandan bu yana kesintisiz devam ederken, şimdi buna Suriye Kürdistanı’na yönelik hava saldırısı eklendi. İki günde 100’ü aşkın yere bombalar yağdıran rejim döktüğü kanla övünüyor. Üstelik Erdoğan bu saldırıların kara harekâtıyla destekleneceğini söylüyor. ABD ve Rusya’nın yanı sıra Irak yönetimi ve Irak Kürt Yönetiminin göz yumması sayesinde gerçekleştirilen bu harekât, tüm bölgenin zaten içinde olduğu ateş çemberine tanker tanker benzin dökmek anlamına geliyor. Harlanan alevlerin Suriye ve Irak’taki Kürtlerle birlikte Türkiye halklarını da Arap halklarını da yakacağı çok açıktır.
Bu kanlı politika bombalanan bölgelerde onlarca insanın katledilmesiyle sonuçlandığı gibi, şimdiden Türkiye topraklarında da aralarında çocukların da olduğu çok sayıda canın yitmesine yol açmıştır. Hayatlarını daha da karartacak olan bu savaş politikalarına dur demek, işçiler, emekçiler için ölüm-kalım sorunudur. Rejim, emekçileri milliyetçi temellerde birbirine düşürerek toplumsal muhalefeti zayıf düşürmek, bu arada kendi tabanındaki dağılmayı da engellemek istemektedir. Ancak burjuva muhalefetin, yıllardır tekrarlanan bu oyunu teşhir edip savaşa karşı çıkmak yerine ona onay vermesinin iktidarla suç ortaklığı yapmak anlamına geldiği de açıktır. On yıllardır sadece Türkiye topraklarında değil, Irak ve Suriye topraklarında da on binlerce insanın katledilmesine yol açan bu savaşın son bulması, Kürt sorununun demokratik yollardan çözülerek barışın sağlanması için mücadele etmek, bir bütün olarak Türkiye işçi sınıfının ve emekçilerinin temel görevlerinden biridir.
Kürt halkının siyasal temsilcilerini ve sosyalistleri zindanlara atarak susturmak, emekçilerin sesini savaş çığırtkanlığıyla boğmak isteyen faşist rejime karşı Emek ve Özgürlük İttifakının verdiği mücadele bu bağlamda da son derece önemlidir. Bu rejimin zindanda çürütebileceğini sandığı HDP eski genel başkanı Selahattin Demirtaş sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “İstiklal’de katledilen kardeşlerimiz üzerinden doğan acıyı ve öfkeyi istismar ederek Kürtlerin başına bomba yağdıracaklar. Yaşasın barış demek çok mu zor? Bakın bunca haksızlığa ve zulme rağmen biz söylüyoruz; korkmayın, siz de söyleyin: Savaşa hayır” diyerek çağrılarını sürdürmektedir. Emek ve Özgürlük İttifakı da yaptığı açıklamada tüm emekçileri iktidarın savaş politikasına karşı durmaya, iktidarın savaşla ömrünü uzatma politikalarına itiraz etmeye çağırmıştır. Açıklamada şunlar dile getirilmiştir:
“AKP ve MHP iktidarı ömrünü uzatmak, kaybettiği meşruiyetini şiddetle tesis etmek için yeniden savaş politikalarına sarılmaya başlamıştır. Taksim’de sivillere yönelik gerçekleştirilen ve iktidar tarafından karartılmaya çalışılan vahşi saldırı gerekçe gösterilerek dün gece Kuzey ve Doğu Suriye’nin birçok sivil yerleşim bölgesine yönelik gerçekleştirilen hava saldırısı, Türkiye halklarının değil iktidarın beka saldırılarıdır.
Sıkıştığı, siyaseten iflas ettiği ve yönetemediği her dönemde Türkiye halklarına, emekçilerine, ezilenlerine yönelik şiddet yöntemlerine sarılan AKP-MHP iktidarı, aynı yıkıcı politikaları bölge halklarına da dayatmaktadır.
Türkiye halkları ve emekçileri on yıllardır iktidarın Suriye başta olmak üzere bölgede yürüttüğü bu saldırgan politikasının ağır faturasını ödemektedir. Yiten canlar bu ülkenin çocuklarıdır, ülkenin ekonomisi talan edilmektedir, faşizan ve despotik yönetim sorgulanamaz hale getirilmek istenmektedir. Derinleşen yoksulluk, işsizlik, geleceksizlik bu tür savaş dayatmalarıyla ülkenin kaderi haline getirilmeye çalışılmaktadır.
Dün gece gerçekleştirilen saldırı aynı zamanda uluslararası küresel ve bölgesel emperyal güçlerin onayı ve oluru ile gerçekleştirilmiştir. Bu savaş iktidarın ömrünü uzatma, iktidarını sürdürme saldırılarıdır; hiçbir meşruiyeti yoktur, Kürt sorunu başta olmak üzere bölgesel sorunları daha da derinleştirmektedir. Kürt halkının bölgede kendini yönetme hakkını, bölge halklarının demokratik bir düzen kurma mücadelesini savunuyor ve bu saldırgan politikaları reddediyoruz.
Daha önce defalarca deneyimlendiği üzere iktidarın Suriye politikası, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları IŞİD başta olmak üzere El Nusra ve benzeri örgütleri palazlandırmış ve Türkiye başta olmak üzere bölge halklarının geleceğini tehdit eder noktaya taşımıştır. Çeteler arası güç savaşlarına sahne olan Afrin bunun en açık örneğidir. Bütün karartma girişimlerine, gerçeği örtbas etme çabalarına rağmen ortaya çıkan ilk işaretler Taksim saldırısının da bu güçler tarafından gerçekleştirildiğini göstermektedir.
Emek ve Özgürlük İttifakı olarak her türlü savaş politikasının karşısında durmaya devam edeceğiz. Bu vesileyle bütün halkımızı, emekçileri, kadınları, gençleri, ulusal ve uluslararası demokratik çevreleri, savaş karşıtlarını ve duyarlı kesimleri bu tür politikalar karşısında durmaya, iktidarın savaşla ömrünü uzatma politikalarına itiraz etmeye çağırıyoruz.”
Bir kez daha dile getirelim: Sıkışan baskıcı rejimlerin iç ve dış savaşı körükleyerek bekanın yolunu burada aramalarının çok sayıda tarihsel örneği mevcuttur, fakat tarih bu planların hiçbirinin onları kurtaramadığını da göstermektedir!
Ordu Irak ve Suriye’den derhal çıkmalı, dışarıda ve içeride askeri operasyonlara son verilmelidir!
Kürtlere Özgürlük, Kurdara Azadî!
Kahrolsun Şovenizm! Yaşasın İşçilerin Birliği, Halkların Kardeşliği!
link: Marksist Tutum, Rejimin Savaş Politikalarına Hayır!, 21 Kasım 2022, https://marksist.net/node/7800
Brezilya’da Lula İktidarı: Tehditler ve Açmazlar!
Hazretleri!