Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray,
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay;
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Tevfik Fikret’in Han-ı Yağma şiirinden bir dörtlük bu. 1912 yılında tanık olduklarını dökmüş mısralarına. Osmanlı halkı yoksulluk ve sefalet altında yaşam mücadelesi verirken, yönetenlerin yaşadıkları hayata isyan ediyor şair. O yıllarda egemenler saraylarında saltanat sürerken, Osmanlı’nın yoksul halkı acı çekiyordu. Babalar ve çocuklar savaşlarda ölüyordu. Ama sarayda saltanat devam ediyordu, yönetenlerin hayatında değişen bir şey yoktu. 1908’de Meşrutiyet ilan edilmiş, halka hürriyet gelmiş gibi lanse edilmişti. İttihat ve Terakki iktidarı sözde halkın çıkarlarını koruyacak, her şeyi halk için yapacaktı. Güya halk adına alınan iktidar, kısa zamanda gerçek yüzünü göstermişti. Geçmiş saltanatın da yeni gelen iktidarın da birbirinden farkı olmadığını gören Tevfik Fikret de egemen sınıfa, yönetenlere böyle seslenmişti.
Bu şiirin yazılmasının üzerinden yüz yıldan fazla zaman geçmiştir, ama saraylar yerlerinde duruyor, hatta bu saraylara sığmayanlar yenilerini yaptırdılar. Yönetenler ve egemenler işçilerin, emekçilerin sırtından saraylarda yaşamaya, aksırıp tıksırıncaya kadar yemeye devam ediyorlar. Geçtiğimiz günlerde AKP’li milletvekilleri, Meclise 95 maddelik yeni bir torba yasa teklifi getirdi. Torba teklifin 47. maddesine göre; Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, bu görevlerde bulunmuş olanlar ile bunların eşleri, anne ve babaları ile bakmakla yükümlü oldukları çocuklarının ve ölenlerden Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile ilişiği bulunmayan dul ve yetimlerinin sağlık giderleri ömür boyu TBMM üyelerinin tabi oldukları esaslar çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı bütçesinden ödenecek. Bu kişiler için hiçbir kamu görevlisi ve SGK’lı işçinin yararlanamadığı ücretsiz 12 adet implant dâhil 5 yıldızlı sağlık harcamaları karşılanacak. Yeni sağlık sisteminden yararlanacaklar arasında en dikkat çekici isim ise 9 hastanesi bulunan Medipol Hastanelerinin kurucusu Sağlık Bakanı Fahrettin Koca oldu. Koca ve ailesinin tüm sağlık harcamaları da hayatları boyunca Cumhurbaşkanlığı bütçesinden ödenecek. Diğer tarafta emeklilikte yaşa takılanlar, emekli aylığı alamadıkları gibi yıllarca prim ödedikleri halde bir işte çalışmadıkları sürece sağlık hizmetlerinden de yararlandırılmıyorlar. Bu nasıl bir adalettir?
Ömür boyu bütün sağlık ihtiyaçları karşılanacak bakanlar ve yakınlarının tüm masrafları bizlerden kesilen vergilerle ödenecek. Patronların ve kendilerinin ihtiyaçlarını karşılamak için her türlü kaynağı, bütçeyi kullanan yönetenler, söz konusu işçilerin talepleri olunca, “batarız, mahvoluruz” diyerek veryansın ediyorlar. Peki, biz işçiler bu kadar haksızlığa, adaletsizliğe nasıl sessiz kalalım? Biz işçiler çaresiz değiliz. Her zaman bir umut vardır. Unutmayalım umut olmazsa yarın olmaz. Başka bir kurtuluş yolu yok biz işçiler için: Bir arada olacağız, hakkımız olanı örgütlü mücadele ile alacağız.
KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA, YA HEP BERABER YA HİÇBİRİMİZ!
link: Esenyurt’tan bir işçi, “Yiyin Efendiler Yiyin, Bu Han-ı İştiha Sizin”, 25 Aralık 2019, https://marksist.net/node/6807
Brexit Kapanında
MESS Sözleşmelerinden Asgari Ücrete İşçi Sınıfı Sınanıyor!