Demokratik Toplum Kongresi (DTK) eş başkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari milletvekili Leyla Güven açlık grevinin 113. gününe girerken, hapishanelerde tutuklu ya da hükümlü 300’den fazla siyasi mahkumun açlık grevi de devam ediyor.
Güven, 8 Kasım 2018’de tutuklu bulunduğu Diyarbakır zindanında başlatmıştı açlık grevini. Zindanlarda siyasi tutuklulara yönelik olarak başta tecrit olmak üzere tüm “hukuk dışı” uygulamalara karşı giriştiği açlık grevi zamanla diğer cezaevlerine de yayılmıştı. 16 Aralık tarihinden bu yana, 62 “cezaevi”nde 317 tutuklu, süresiz ve dönüşümsüz açlık grevindeler. Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eş başkanı Sebahat Tuncel ve HDP eski milletvekili Selma Irmak da 45 gündür bu açlık grevi eylemine katılıyorlar. Bu direnişin özellikle yurtdışı kamuoyunda yarattığı yankıdan dolayı iktidar, güya geri adım atarak Güven’i 25 Ocakta tahliye etmişti. Ancak sorunların ortadan kalkmamasından ötürü Leyla Güven başlattığı eylemi Diyarbakır’daki evinde devam ettirirken diğer tutukluların da mücadelesi sürüyor.
Kürt hareketi üzerindeki baskıların katlanarak arttığı bir dönemden geçiyoruz. HDP’nin, DBP’nin ve DTK’nın eş başkanları, milletvekilleri, belediye başkanları, belediye meclis üyeleri ve hatta muhtarları bile zindanlara atılmış durumda. Binlerce siyasetçi ve aktivist içeriye atılırken, seçim büroları basılıp kapatılıyor, seçim çalışması yürütenler gözaltına alınıyor, HDP vekilleri sokak ortasında tartaklanıyor.
Tüm bu baskılara karşı çıkılması ve yürütülen tecrit karşıtı direnişe destek olunması çağrısıyla Halkların Demokratik Kongresi de “Leyla Güven Haklıdır, Tecrit Kalkmalıdır!” başlıklı bir bildiri yayınladı. Bildiri şu sözlerle son buluyor: “‘Bu tecrit hepimize’ diyor ve bedenlerini açlığa yatırarak canları pahasına insanlık onurunu ayağa kaldırmak ve etrafımıza örülen görünür görünmez tüm duvarları yıkmak için direniyorlar. Aramızdaki sınırları kaldırmak ve biz olmak için yapıyorlar bunu. Halklarımızı birbirinden koparan bu insanlık dışı yaşama karşı yeni yaşamı savunmak, barışın, kardeşliğin adaletin, eşitliğin hüküm sürdüğü bir yaşamı savunmak için tarihsel bir sorumluluk üstleniyorlar. Onlar İmralı'dan başlayarak özgürlüğümüz ve geleceğimiz önünde dikilen tüm duvarları kaldırmak ve tecrite son vermek için mücadele ediyorlar. Bunun için ‘Talepleri talebimizdir’, bunun için ‘Mücadeleleri mücadelemizdir’, bunun için ‘İradeleri geleceğimizdir’ diyoruz. Seslerine ses veriyor ve artık yeter diyen herkesi ‘biz’ olmak için çağrımıza yanıt vermeye çağırıyoruz.”
link: Marksist Tutum, Leyla Güven’in Açlık Grevi 113. Gününde, 28 Şubat 2019, https://marksist.net/node/6610
Dünya İsyanda
Kapitalizmin Tosladığı Duvarlar