Susurluk hükümlüsü ve Ergenekon tutuklusu İbrahim Şahin, Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davadan tahliye edildi. İbrahim Şahin’in Ergenekon davası nedeniyle tutukluğuysa halen sürüyor. 12. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada İbrahim Şahin ve 6 Özel Harekât polisi (Enver Ulu, Ayhan Akça, Ayhan Özkan, Seyfettin Lap, Uğur Şahin, Ahmet Demirel), 1994’te Ankara’da DEP Ankara İl Başkanı Faik Candan, Sağlık Bakanlığı Müfettişi Namık Erdoğan, Nüfus Müdürü Mecit Baskın ve avukat Yusuf Ekinci cinayetlerinden yargılanıyorlardı. İbrahim Şahin ve 6 Özel Harekât polisinin bu kişilere suikast gerçekleştirdiği, bir başka Özel Harekât polisi Ayhan Çarkın tarafından itiraf edilmişti. Şahin’in avukatı, mahkemenin iddiaları “soyut” bulduğu için tahliye kararı verdiğini ileri sürdü. Böylece cinayetler, faili meçhuller, kanlı katliamlar “bağımsız” mahkemenin nezdinde “soyutlanmış” oldu.
İbrahim Şahin 1993 yılında Özel Harekât Dairesi Başkanlığına getirilmişti. Şahin’in başında bulunduğu bu aygıt Kürtlere ve devrimcilere yönelik suikastlar, “faili meçhul” cinayetler ve işkencelerle ünlendi. Arkasında Çiller, Güreş ve Ağar ekibinin olduğu ülkücü-faşist birliklerin görev aldığı bu karşı-devrimci cinayet şebekesi, 3 binden fazla insanının katledilmesinden sorumludur. İbrahim Şahin, evinde ele geçirilen kroki ve planlarda Ali Balkız, Kazım Genç gibi Alevi Federasyonu yöneticileriyle, Sivas Ermeni cemaati lideri Minas Durmazgüler’e suikast hazırlığında bulunduğu ortaya çıkınca Ergenekon davası kapsamında tutuklanmıştı. Ergenekon tutuklusu Şahin mahkemelere “demans” hastalığı teşhisiyle çıkıyor. Yani İbrahim Şahin birden bire geçmişi unutan, yaptığı hiçbir şeyi hatırlamayan, hafızası boşalmış biri olarak aklanmak istiyor.
Burjuva mahkemeler elbette bu düzenin pisliklerini temizleyemezler, cinayet şebekelerini yargılayamazlar. Gözleri önünde Kürt halkının, devrimci ve sosyalistlerin kanını akıtan devlet birimlerinin işlediği somut suçları görmezden gelerek cinayetleri “soyut” iddialar kapsamına sokarlar. Sınıf mücadelesindeki ya da burjuva kapışmadaki konjonktürel duruma bağlı olarak, alabildiğine sınırlı sayıda olmak üzere, tek tek askerler, polisler, bürokratlar tutuklanıp, göstermelik cezalara çarptırılabilirler. Ancak katillerin, işkencecilerin ve bunlara emirler verip iplerini ellerinde tutanların yargılanıp, hak ettikleri cezalara çaptırılması ancak işçi sınıfının örgütlü mücadelesinin bindirdiği basınçla mümkün olabilir.
link: Marksist Tutum, Susurlukçu Cinayet Şebekesi Serbest!, 20 Aralık 2011, https://marksist.net/node/2840
Yetenek Sizsiniz!
Burjuvazi “Terörle Mücadele” Adı Altında Saldırıyor