AKP hükümetinin “KCK operasyonu” adı altında yaptığı baskınlar, gözaltılar ve tutuklamalar tırmanarak devam ederken, buna yönelik protesto eylemleri de yaygınlaşarak sürüyor. Baskıların sona ermesi ve tutukluların serbest bırakılması için 6 Ekimde Bağcılar BDP binasında toplanıldı. Saatler öncesinden BDP binasına gelen kitle, BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ı ve BDP milletvekillerini zılgıtlar ve sloganlarla karşıladı. BDP binası içinde yapılması düşünülen basın açıklaması, katılım yoğun olduğu için bina önünde gerçekleştirildi. Saat 14’te BDP İstanbul İl Başkanı Hüseyin Çalışın, yaptığı kısa konuşmanın ardından sözü BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’a bıraktı. “Verdiğimiz mücadele haklı ve meşru bir davadır. Biz barış dilencisi değil, direnişçisiyiz!” diye sözlerine başlayan Demirtaş, yapılan operasyonların kendilerini şaşırtan bir şey olmadığını söyledi: “AK Parti’den bunu bekliyorduk. Dizlerinin titrediği her saniye gelip bize saldırdılar. Zaten Başbakan açık açık her yerde ‘siyasi operasyonlar olacak. BDP bedelini ödeyecek. BDP’ye oy verenler bedelini ödeyecek. Yargıya gerekli talimatı vererek gereken yapılacak’ diyor.”
Demirtaş devamla şunları dile getirdi: “Kürtleri ezmek adına herkese zulüm ve baskı yapılıyor. Eğer bugün İstanbul’da etin kilosu 30-35 liraysa bunun nedeni de Kürt sorunudur. Boşaltılan yaylalar ve köylerdir. Ortadan kaldırılan hayvancılıktır. Öğretmenler atanamıyorsa, bunun nedeni Kandil Dağına yağdırılan bombalardır. Hep birlikte barış istersek barış gerçekleşir. Yitirdiğimiz her can bebeğinden siviline, askerinden polisine, gerillasına kadar her can bizim ortak acımızdır. Bütün bu ölümleri durdurmak hepimizin boynunun borcudur. Bu ülkede Kürtlere özgürlük gelmedikçe hiç kimse huzur bulamaz. Barışı bu ülkede yaşayan herkes için istiyoruz. Bu ülkede sadece Kürtler zulüm görmüyor. Herkes zulüm görüyor. Sadece Kürt çocukları değil herkes ölüyor. Bütün analar ağlıyor. Anaların gözyaşı Alevisine Sünnisine göre değişmez. Kürtler, Aleviler, Romanlar, gayrimüslimler ve işçiler 80 yıldır zaten hukuk ve adalet görmüyor. Sizi kışkırtanların provokasyonuna gelmeyin. Bugün bölgede hangi halk varsa omuz omuza verme günüdür. Bizi sürekli etnik çatışma için kışkırttılar. Kürtleri provoke etmeye çalıştılar. Ama bugüne kadar biz bu tuzağa düşmedik. Hiçbir Türk kardeşimiz de böyle bir tuzağa düşmemelidir. Barışı kazanacaksak el ele vererek kazanabiliriz. Kaybedersek de hepimiz kaybederiz.”
Selahattin Demirtaş sözlerine AKP’nin saldırı politikalarını teşhir ederek devam etti: “Artık barışın peşinden koşmak zorunda olan AKP’dir. Bundan sonra barışı kovalamak zorunda olan Başbakan’ın kendisidir. Bakalım ne kadar barış istiyormuş, hep birlikte göreceğiz. Çünkü biz direnişteyiz, alanlardayız, meydanlardayız.”
9 Ekimde gerçekleştirmek istedikleri Gemlik yürüyüşüne de değinen Demirtaş, “Herkes bilsin ki, biz barış olsun diye Gemlik’e yürüyoruz. Askerler, polisler, gerillalar, siviller ölmesin diye. Kürt anaları yollardayken birazcık ahlâkınız, vicdanınız varsa bunu provoke etmezsiniz” diye konuştu. Daha sonra Sırrı Süreyya Önder, Sebahat Tuncel ve kalabalık bir gurup ile beraber Beşiktaş adliyesine gidildi.
Kürt halkı kitlesel tutuklamalarla, gözaltılarla yıldırılmaya çalışılırken, 9 Ekimde yapılmak istenen Gemlik yürüyüşü de devlet tarafından her türlü yola başvurularak engellenmeye çalışılıyor. Bursa Valiliğinin bu mitinge izin vermediği gibi kentteki tüm mitinglere de yasak koyması, Gemlik’e gelen otobüslerin geldikleri illerin sınırlarından dışarı çıkarılmaması, Bursa girişlerinin ve Gemlik’in polis ablukasına alınması, yapılan hukuksuzlukların başında yer alıyor. Devlet, AKP hükümeti ve burjuva medya, bu saldırıları büyük bir yalan ve karalama kampanyası eşliğinde elbirliğiyle yürütüyor. Ancak tüm bu baskılar Kürt halkının mücadele azmini kırmaya şimdiye dek yetmediği gibi şimdi de yetmiyor, yetmeyecektir.
link: Marksist Tutum, Bağcılar’da “KCK Operasyonu” Adı Altındaki Tutuklama Dalgası Protesto Edildi, 7 Ekim 2011, https://marksist.net/node/2760
Emperyalist Savaş Son Sürat Devam Ediyor
Bölüm 7 - İnsancıl Bir Yargıç