1 Eylül Dünya Barış Gününün referandum dönemine denk gelmesi nedeniyle bu yıl Türkiye’de mitingler yerine basın açıklamaları ve yürüyüşler gerçekleştirildi. Yapılan eylemlerde, KCK’nın aldığı “eylemsizlik” kararıyla birlikte ortaya çıkan fırsatın iyi değerlendirilmesi gerektiği çağrısı yapıldı.
Bu eylemlerin İstanbul’daki adresi İstiklal Caddesiydi. İHD’nin çağrısıyla bir araya gelen ve aralarında 78’liler Girişimi, Barış İçin Vicdani Ret Girişimi, Türkiye Barış Meclisi, BDP, ESP, DSİP, EDP, EHP, SDP, SP, SES Şişli Şubesi ve KESK İstanbul Şubeler Platformunun da bulunduğu katılımcılar, Galatasaray Lisesi’nin önünde toplandılar. Katılımcılar burada bir insan zinciri oluşturarak yürüyüşe geçtiler. Her adımda yeni katılımlarla büyüyen yürüyüş kolu caddeye yayılarak Taksim Meydanına kadar ilerledi. “Operasyonları Durdurun Barış Olsun” yazılı pankart eşliğinde yürüyen kalabalık, barışın bir an önce gerçekleşmesi talebini çeşitli sloganlarla dile getirdi: “Silahlar Sussun, Barış Olsun”, Bijî Bıratîya Gelan”, “Sustur Sustur Savaşın Sesini Sustur, Yükselt Yükselt Barışın Sesini Yükselt”, “Muhatapsız Çözüm Olmaz”, “Muhatap Belli Barış Hemen Şimdi”, “Barışalım Hemen”. Yapılan konuşmalar eşliğinde atılan bu sloganlar, tempolu olarak ve büyük bir coşkuyla haykırıldı.
Yürüyüşün sonunda ilk konuşmayı KESK Genel Başkanı Sami Evren yaptı. Ardından İHD eski başkanı Yusuf Alataş ve İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan da birer kısa konuşma yaptılar. Konuşmalarının ortak vurgusu operasyonlara derhal son verilmesi ve ateşkese bir karşılık verilmesi talebiydi.
Bu konuşmalardan sonra, tüm katılımcı kurumlar adına basın açıklamasını okumak üzere İHD yöneticisi Sultan Seçik söz aldı. Seçik, Kürt Sorunu nedeniyle bugüne kadar yaşanan can kayıplarını, faili meçhulleri, işkenceleri, hak ihlallerini ve ekonomik kayıpları hatırlattı. “Sorunların diyalog ve uzlaşma ile çözümü yerine şiddet politikasında ısrar edilmesi büyük acıların yaşanmasına, özgürlüklerin kısıtlanmasına, ülke kaynaklarının israfına ve yoksulluğa yolu açmıştır” dedi.
2009 1 Eylül’üne “Kürt Açılımı” tartışmalarıyla girildiğini hatırlatan Seçik, hükümet ve devlet kurumlarının ilk defa Kürt sorununun varlığını kabul ederek bazı kültürel hakların verilmesinden bahsettiklerini, ortaya çıkan olumlu havanın, aradan geçen bir yıllık süre içinde iyi değerlendirilemediğini, operasyonların durdurulmaması ve gerekli adımların atılmaması nedeniyle “Demokratik Açılım Projesi”nin gerçek hayatta içinin boş çıktığını ifade etti.
KCK tarafından 7. kez ilan edilen bu eylemsizlik kararının çatışmalı sürecin tümüyle sona erdirilmesi ve kalıcı barışın sağlanması için önemli bir fırsat olduğunu vurgulayan Seçik, devlete ve hükümete operasyonları ve ölümleri durdurma çağrısında bulundu.
Seçik taleplerini şöyle sıraladı:
· Operasyonlar durursa ölümler duracak. Diyarbakır’da toplanan Demokratik Toplum Kongresi’nin aldığı demokratik özerklik kararının Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkı olarak, bu ülke sınırları içinde birlikte yaşam projesi olarak sunulmasını önemsiyoruz ve bunun koşullarının tartışılması gerektiğine inanıyoruz.
· Terörle Mücadele Kanunu lağvedilmelidir. Hiçbir halkın diğerinden üstün sayılmadığı, eşitlikçi, özgürlükçü, çoğulcu, demokratik bir anayasa hazırlanmalıdır.
· Kürt halkının seçilmiş belediye başkanlarının, meclis üyelerinin tutuklanması ve sivil siyaset üzerine baskı yapılması demokratik çözümü dışlayan bir tutumdur.
· Demokratik siyasetin önü açılmalıdır. Demokratik yöntemlerle toplumun tüm farklılıklarının kendini ifade etmesinin yasal koşulları sağlanmalıdır.
· Kürt halkının barış talepleri empati, eşitlik ve insan temelli ölçütlerde devlet tarafından karşılık bulmalı ve diyalog yoluyla bu sorunun çözülmesinin etkin koşulları sağlanmalıdır. Barış içinde ve tüm farklılıklarımızla birlikte yaşam mümkündür.
Eylem, taleplerin sıralanmasının ardından sona erdi.
link: Marksist Tutum, “Operasyonları Durdurun, Barış Olsun!”, 2 Eylül 2010, https://marksist.net/node/2487
Egemenlerin Kırmızı Kitapları
Rize’de Yağmur, Sel ve Heyelan