Diyarbakır dün AKP’nin provokasyon zincirinin en kanlı halkasıyla sarsıldı. Demirtaş’ın konuşma yapacağı ve yüzbinlerin katıldığı büyük HDP mitinginde peşpeşe iki bombanın patlaması sonucu 4 kişi hayatını kaybetti, pek çoğu ağır olmak üzere 400’den fazla insan yaralandı. Yaralıların 12’sinin bacakları koptu. Bunlar da dahil olmak üzere ağır yanıklı onlarca yaralının hayati tehlikesi sürüyor. Yaralananlar arasında, iki bacağı kopan küçük bir çocuğun olduğu da bildiriliyor.
Yaralıları hastaneye taşımaya çalışan ve alanı boşaltmaya koyulan halka gaz bombalarıyla ve tazyikli suyla saldıran polisin tutumu aslında bu hain saldırının sorumlusunun kim olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. En başta Cumhurbaşkanı kendi makamının tarafsızlığını hiçe sayarak ve Anayasayı açıkça çiğneyerek, seçim meydanlarında provakatif konuşmalar yaparak HDP’yi hedef tahtasına oturtmuştur. Planlı ve programlı bir biçimde HDP düşmanlığı yaratma politikasının, HDP’ye yönelik provokasyonların ve nihayetinde bombalı saldırıların yolunu döşediği açıktır. Miting alanında bizzat polis tarafından panik yaratılarak yüzlerce insanın ezilip yaralanmasına yol açılması ve polisin delilleri karartma tutumu, Diyarbakır’daki saldırının 1977 Taksim katliamını andıran biçimde sahneye konduğunu gözler önüne sermektedir.
18 Mayısta HDP’nin Adana ve Mersin il binalarına yönelik bombalı saldırılarla provokasyonlar bir üst evreye sıçratılmıştı. HDP’nin seçim arabalarına, binalarına ve mitinglerine yönelik saldırılar bu arada kesintisiz devam ederken, 3 Haziranda, Bingöl’de, HDP seçim aracının şoförü Hamdullah Öge’nin işkence edilerek öldürülmesi, kanlı provokasyon planlarında son evreye geçildiğinin de habercisi niteliğindeydi. Bu süreçte bizzat Erdoğan HDP’ye kin ve nefret kusarak, Kürt halkına yönelik katliamlara açık davetiye çıkardı. HDP’nin 4 Hazirandaki Erzurum mitinginde kitlenin organize bir faşist grubun saldırısına uğraması, HDP seçim aracının şoförünün dövülerek ateşe verilen minübüs içinde öldürülmek istenmesi ve bunun sonucunda hastanede yaşam savaşı vermesi, bir parça insanlık ve vicdan taşıyan herkesi isyan ettirdi.
Seçime iki gün kala tertiplenen bu kanlı provokasyon, tıpkı diğerleri gibi, Demirtaş’ın ve HDP’nin serinkanlı tutumlarıyla boşa çıkarılmıştır. Ne var ki hükümetin seçim sürecine yönelik karanlık planları devam etmektedir. Sandıklarda yapılacak hile ve dolandırıcılıkların açık bir habercisi olacak şekilde, son birkaç gündür ülke çapında yüzlerce HDP sandık müşahidi ve görevlisi polis operasyonu sonucu gözaltına alınmıştır.
Bu son saldırı ve provokasyonlar aynı zamanda HDP’nin barajı net biçimde geçecek oy oranına ulaşıp ulaşmadığı sorusunun da yanıtını veriyor. Uğradığı güç kaybı ve HDP’nin barajı geçecek noktaya ulaşması nedeniyle panikleyip çileden çıkan AKP hükümeti gözünü karartmıştır. Eğer çok daha büyük bir provokasyon gerçekleşmezse, yarın Türkiye için son derece önemli bir seçim gerçekleşecek. Bu seçim daha önce de belirttiğimiz gibi sıradan bir seçim değildir. Türkiye’nin ve içinde bulunduğu geniş coğrafyanın kaderini ilgilendiren pek çok önemli sorunun cevabı bu seçimlere düğümlenmiştir. AKP’nin her alandaki kirli politikalarını ve karanlık tertiplerini boşa çıkarmak için bu seçimlerde HDP’nin alabileceği en yüksek oyu almasını sağlamak yakıcı bir önem taşıyor. Bu sağlandığında bu saldırılar da boşa çıkarılmış olacaktır. Böylece bu alçakça saldırılarda hayatını kaybeden ve halen yaşam mücadelesi veren insanlarımızın hesabını sorma yolunda en önemli adım atılmış olacaktır. Gün mazlum Kürt halkıyla dayanışmayı daha da yükseltmek ve eli kanlı zorbalardan hesap sormak üzere kenetlenme günüdür.
link: Marksist Tutum, HDP’ye Kanlı Saldırı: Bombalarınız da Sizi Kurtaramayacak!, 6 Haziran 2015, https://marksist.net/node/4263
Metal Direnişini Doğru Anlamak
Seçmenden Erdoğan’a: Van Minut!