90’lı yıllarda televizyon ekranlarına giren Pokemon adlı çizgi filmi o zamanlar çocuk yaşta olanlar hatırlar. Ama biz bilmeyenler için kısaca anlatalım istiyoruz. Aslında Pokemon ilk olarak 1996 yılında Japonya’da bir tür oyun olarak piyasaya sürülmüş. Daha sonraları çizgi film olarak ya da geliştirilmiş oyunlar şeklinde varlığını devam ettirmiş. Türkiye’de de yayınlanan çizgi filmin ve oyunların genel olarak kurgusu şöyle: Çeşitli isimlere sahip kurgulanmış yaratıklar ve bu yaratıkların her birinin ayrı birtakım güçleri var. Kimisi su savaşçısı, kimisi ateş, kimisi elektrik gücüyle savaşıyor vs. Bu yaratıkların genel ismine pokemon deniliyor. İnsanlar bu pokemonları eğitip kendi savaşçısı haline getirmek ve girdikleri müsabakaları birinci olarak bitirmek için çabalıyorlar. Poke Topu ismi verilen top şeklindeki mekanizmayı, gördükleri pokemonun üzerine atarak, onu o topun içine hapsedip sahibi oluyorlar. Daha sonra başka bir pokemon sahibiyle müsabakaya giriyorlar. 90 kuşağının gençleri bu çizgi filmin şu sahnesini unutmazlar: Çizgi filmin baş karakteri, pokemon eğitmeni olmak isteyen Ash isimli genç, elindeki Poke Topunu fırlatarak şöyle bağırır: “SENİ SEÇTİM PİKACHU!”
Tabii ki yıllar önce yayınlanan bu çizgi filmin tekrar gündeme gelmesi, haberlere de konu olan Pokemon Go isimli oyunun piyasaya sürülmesi ve epey ilgi görmesiyle oldu. Son dönemde çoluk çocuk, genç yaşlı herkesin elinde olan akıllı telefonlara yüklenebilen bu oyun, özellikle gençlerin bir kısmının gerçek yaşamdan iyice kopmasına neden oluyor. Bu oyunu oynayan oyuncular, telefonlarındaki uygulamayı kullanarak çevrede bulunan pokemonları saptıyor. Daha sonra telefon kamerasını açan kullanıcılar, bu sayede gördükleri pokemonlara “Poke Topu” ile vurarak onlara sahip olabiliyor. Oyuncular, bölgede bulunan “Gym” ismi verilen yerlere girerek hem pokemonlarını geliştirebiliyor hem de başka kullanıcılarla savaşabiliyorlar. Oyunu yükleyen ve oynamaya başlayanlar her yerde deli gibi pokemon arar oldular. Gündüzleri güneşin yakıcılığına aldırmadan sokak sokak gezerek pokemon arayanından, bulamayınca sinir krizi geçireninden tutun da, gecenin bir yarısı boş sokaklarda pokemon arayanlara, pokemon var diye camiye, tanımadığı kişilerin evlerine girmek isteyenlere varan ilginçliklerin arkası kesilmiyor. 90’larda çıkan çizgi filmi izleyen çocuklardan “ben pokemonum” diyerek camlardan atlayanları haberlerden hatırlarız. Şimdi de “Pokemon Go oynarken göle düştü”, “Pokemon Go oynarken öldürüldü”, “Pokemon Go oynarken bir ceset buldu” gibi garip haberlere şahit oluyoruz.
Bu oyun dünyanın pek çok yerinde oynanıyor ve özellikle gençlerde bağımlılık derecesine varacak kadar ileri gitmiş durumda. Bu oyun çıkmadan önce de zaten kafelerde, toplu taşıma araçlarında, servislerde ve benzeri yerlerde insanlar kafasını telefondan ayırmıyor, çok çeşitli oyunlar oynuyor ya da sosyal medyada “gezinti” yapıyorlardı. Bu oyunun çıkmasıyla birlikte artık otururken değil yürürken de ekrana bakıp, tabir yerindeyse deli danalar gibi oradan oraya gezinmek gerekiyor.
Peki, dünyanın pek çok ülkesinde ve Türkiye’de onca olay yaşanırken, nasıl oluyor da insanlar gerçek hayatla ilgisi olmayan şeylerin peşinden sürükleniyorlar? Aslında kapitalistler tarafından piyasaya sürülen bu oyunlar, medyada önümüze sunulan diziler, filmler, videolar vb. hepsi bu çürümüş sistemin üzerine serilen desenli bir örtü. Bu sistemin ürettiği tüm pislikler örtünün altında büyümeye devam ederken, bizden örtünün üzerinde oyalanmamızı istiyorlar. Yaşadığımız sorunları, işsizliği, yoksulluğu, gelecek kaygımızı örtünün altına süpürüp, dünyada her şey normalmiş gibi yaşamamızı istiyorlar. Bu sistemin çelişkileri gözümüze batar da “artık yeter” deriz diye gözümüze bağladıkları gözbağına bir düğüm daha atıyorlar. Onlar tüm olanaklarını kendi sistemlerinin ömrünü uzatmak için kullanıyorlar. Bizler de işçi sınıfının içinde mücadele eden gençler olarak diyoruz ki; onların çürümüş düzenini yok etmek için tüm olanaklarımızı kullanalım. Sorunlarımızı desenli bir örtünün altına süpürmeyi bırakırsak, örtüyü kaldırıp, tüm pisliği yok ederek tertemiz bir dünya yaratabileceğimizi görebiliriz. Bu nedenle bizler, her taşın altında bir pokemon arayacağımıza elimizi taşın altına koyuyoruz ve düşmana inat şöyle haykırıyoruz: “SENİ SEÇTİK MÜCADELE!”
link: Sefaköy’den bir grup öğrenci, Seni Seçtik Mücadele!, 2 Ağustos 2016, https://marksist.net/node/5221
Askeri Darbe Girişiminden OHAL Düzenine