Merhaba Marksist Tutum okurları,
Ben grevci bir işçiyim ve bu mücadeleye girdiğim günden beri de başka yerlerdeki grev ve direnişleri ziyaret ediyorum. Bunlardan biri de çok yakınımızda olan Tuzla Organize Deri Sanayiinde bulunan Cevahir Deri idi. Oraya da gittim. Orada gördüklerim, yaşadıklarım beni oldukça etkiledi ve hissettiklerimi sizlerle paylaşmak, aktarmak istiyorum.
Organize Deri Sanayiine girdiğimizde çok ağır bir lağım kokusu vardı. O an şunu düşündüm: Biz o kokuya kısa bir süreliğine bile dayanamazken, oradaki işçi kardeşlerimiz, dostlarımız bu ağır kokular ve ağır çalışma şartları altında çalışmak zorundaydılar. Bunlardan biri de Cevahir Deri’de çalışan arkadaşlarımızdı. Kötü olan çalışma koşullarını ve ücretlerini düzeltmek için örgütlendiklerinde ise burjuvaların ilk tavrı olan işten çıkarmalarla karşılaşmıştılar. Patronların bu saldırısına karşılık işçi arkadaşlarımız mücadele etmeye ve direnişe geçtiler. Oraya vardığımızda kararlılıkları gözlerinden okunuyordu.
Bir sınıf olduğumuza ve çıkarlarımız da ortak olduğuna göre örgütlü mücadele etmekten başka şansımızın olmadığını gördüm. Daha sonra deri işçileriyle birlikte sloganlarımızla patronlara öfkemizi haykırdık. Basın açıklaması yapılırken beş dakika gibi kısa bir zaman geçmeden devletin kolluk güçleri olan jandarmalar geldiler ve hemen etrafımızı çevirdiler. Jandarmanın bize karşı aldığı tutum ve uyguladığı baskı, bu devletin işçilerin bir hak arama mücadelesinde bile hangi tarafta olduğunu gösteriyordu. Basın açıklaması sırasında bizleri korkutmaya çalıştılar ve oradan gitmemizi istediler. Bizlere bunun yasal olmadığını ve hepimizi gözaltına alacaklarını söylediler. O arada arkadaşlarımızdan birisi “ASKER KIŞLAYA”’ diye slogan attı ve bizlerde de hep bir ağızdan bu sloganı tekrarladık. Sonrasında astsubay “siz askere dil mi uzatıyorsunuz? Kimse TC askerlerine dil uzatamaz” deyip basın açıklamasını bitirmeye çalıştı. Basın açıklaması sona ererken ve tam da bizler ziyaretimiz bitirip dönecekken astsubaylardan birisi bir arkadaşımızı gözaltına almaya çalıştı. Biz neden alıyorsunuz deyip müdahale ettiğimizde şunları söylediler: “Şanlı Türkiye Cumhuriyeti askerine ve askeri kurumlarına kimse dil uzatamaz. Uzattığı zaman da cezasını bulur.” Sonuçta işçi kardeşimizi yaka paça sürükleyerek gözaltına aldılar.
Bizler de grevimizde bu ve buna benzer baskıları polisle karşı karşıya kalarak yaşıyoruz. Arkadaşlar bu devlet askeriyle, polisiyle, yasalarıyla burjuvaziye hizmet ediyor ve bu kapitalist sistem biz işçileri bireysel kurtuluş yalanlarıyla kandırmaya çalışıyor. Ama biz işçiler şunu bilmeliyiz ki bu sistemden bireysel bir mücadeleyle kurtulamayız. Ancak bilinçlenip örgütlü bir şekilde bu sisteme karşı durabiliriz. Örgütlü mücadele etmekten başka çaremiz yok. Ve bunu başardığımızda bu dünyadaki her şeyi biz işçiler var ediyorsak her şey de bizlerin olacaktır.
ÖRGÜTLÜYSEK HER ŞEYİZ ÖRGÜTSÜZSEK HİÇBİR ŞEY!
link: MT okuru grevci bir işçi, Cevahir Deri işçileri yalnız değildir, 28 Ocak 2006, https://marksist.net/node/850
Küçük incelikleri bütüne bağlamak
Cevahir işçilerine karşı faşist çeteler işbaşında