Halkların kardeşliği için mücadele eden ve gerçekleri dile getirdiği için katledilen Hrant Dink, bu yıl da dostları, sevenleri tarafından İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere çeşitli kentlerde gerçekleştirilen etkinliklerle anıldı.
Hrant Dink 2007 yılının 19 Ocağında, genel yayın yönetmeni olduğu AGOS gazetesinin önünde katledilmişti. “Bu davanın Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybolmasına izin vermeyeceğiz” diyen AKP iktidarı, buna rağmen 13 yıl boyunca bu organize cinayetin üstünü örtmeye çalışmak dışında hiçbir şey yapmadı. Ahparigleri, dostları, sevenleri ise, 13 yıldır bu örtbas çabaları karşısında, “Hrant için, adalet için”‘ diyerek mücadele etmeyi sürdürüyorlar.
Hrant’ın vurulduğu yerde, Şişli’de yapılan anmaya, bu yıl da “Vazgeçmiyoruz Ahparig, Adalet İstiyoruz”, “Onüçüncü Yıl – Utanmak İçin Geç Değil” pankartları altında toplanan ve Kürtçe, Ermenice ve Türkçe “Hepimiz Hrantız, hepimiz Ermeniyiz” dövizlerini taşıyan yüzlerce insan katıldı. Hrant katledildiğinde üç maymunu oynayan siyasi iktidar ve devlet güçleriyse, bugün anmaya katılımı engellemekle meşgullerdi. Bunun için Osmanbey metro istasyonu ve bağlantı yolları saatlerce kapatıldı, anmaya gelenler polis aramasından geçirildi. Buna rağmen bir araya gelen dostları, sevenleri, “Biz bitti demeden bu dava bitmez”, “Katil devlet hesap verecek”, “Faşizme inat kardeşimsin Hrant”, “Yaşasın halkların kardeşliği” sloganları eşliğinde, Hrant Dink’i unutmadıklarını ve adalet için mücadeleye devam edeceklerini haykırdılar.
Anma töreninde, Cezaevindeki HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a ve Osman Kavala’ya selam gönderilirken, 2015 yılında Sur’da katledilen Tahir Elçi ve 24 Nisan 2011’de askerde öldürülen Sevag Balıkçı da anıldı.
Hrant Dink cinayetinin devletle bağlantısının üstünün kapatılması için yargı sürecinde her türlü karartmanın ve hukuksuzluğun yapıldığının, emri verenlerin yargılanmadığının ve hakikatin karartılmaya çalışıldığının ifade edildiği törende, “Hrant’ın arkadaşları” adına ortak açıklamayı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı okudu. Hakikat arayışının bitmediğinin ve bitmeyeceğinin belirtildiği açıklamada şunlar dile getirildi:
“Cumartesi Annelerini meydanlardan sürseler de, hakikati haykıranları hapsetseler de, insanlığa karşı suçlarla sindirmek için üzerimize gelseler de, hakikati haykırmaktan vazgeçmemişti ya Hrant, vazgeçmeyeceğiz öyleyse hiçbirimiz. Kötülüğe karşı nefret değil bizimkisi. Bitimsiz bir mücadele. Kötülüğün sıradanlığına kapılmasın insan, hakları için mücadele etsin, boyun eğmesin erke.
“Bu toprakların yarası hiç kapanmadı. Kapanması bir yana, her gün yeniden kanırtan bir devlet erki ile yaşamak zorunda kalıyoruz. Daha birkaç gün önce kayıplara karıştı Keldani bir çift, Süryani Mor Yakup Manastırı rahibi Aho’yu gözaltına aldılar. Kılıçtan geçirmek, çöllere sürmek yetmedi, her gün yeniden yaşasın o güvercin tedirginliğini Türkiyeli Ermeniler diye elinden geleni ardına koymadı devlet erki. Yaşadıkları mahallelerin adı Bozkurt, caddesi Ergenekon, okulları Talat Paşa nam, soykırım Osmanlının ama iade-i itibar Türkiye Cumhuriyetinin oldu. Birlikte yaşamayı, çok dilli, çok kültürlü olmayı başaramadığımız gibi yarattığımız kuraklıktan da utanmaz olduk. Sıra Kürtlere geldiğinde havan mermileri ile delik deşik ettikleri evlerin duvarlarına yazılama yaptı devletin memuru.
“Biz yüzleşmedikçe, onarmadıkça yaralarımızı, her yeni güne yeni ötekilerle yaralarımız büyür, yenileri açılır oldu. Sözümüz var Hrant’a, yaralarımızı bilip de onarmak boynumuzun borcu. Yarın yüzleştiğimizde, küçük Eichmann’lar yalnızca emre itaat ettiklerinden dem vurup sıradanlaştırmaya çalıştığında kötülüğü, utanmak için geç değil, evet ama kötülüğü tanımalı ve sahiplerini bir bir ortaya koymalıyız. Hrant için, adalet için! Buradayız, vazgeçmiyoruz Ahparig.”
link: Marksist Tutum, “Hrant İçin, Adalet İçin”: On Üçüncü Yıl!, 19 Ocak 2020, https://marksist.net/node/6825
İlle de Kavga!
Ne Geçti Eline?