Geçtiğimiz günlerde öğrendik ki Marx’ın İngiltere’deki mezarına çekiçle saldırmışlar. Anıt mezarın üzerinde özellikle Marx’ın, eşinin ve çocuklarının adının yazıldığı bölüm çekiç darbeleriyle ağır hasara uğratılmış. Saldırının gerçekleştiği Highgate mezarlığının bakım ve güvenliğinden sorumlu vakfın yaptığı açıklamada, saldırıyı yapanlar ve saldırının zamanı hakkında net bir bilgi verilmemiş. Açıklamada ayrıca bu saldırının birinci derece tarihi belge özelliği taşıyan anıt mezarda onarılması imkânsız hasara neden olduğuna da değinilmiş. Bu saldırı 16 Şubatta bir kez daha tekrarlandı.
Bu faşist saldırı aslında kapitalist düzenin çıkmazının ifadesinden başka bir şey değildir. Marx, gerek hayattayken gerekse de bu dünyadan göçüp gittikten sonra burjuvazinin saldırılarından payına düşeni fazlasıyla almıştır. Mezar saldırısı psikoloji derslerinde, çeşitli kişilik sorunları yaşayan bireylerin savunma mekanizmalarından inkâr, çarpıtma, yansıtma, bastırma vb. konuların anlaşılmasında kullanılacak bir örnek oluşturacak nitelikte. Fakat üç beş faşistin işi bile olsa biz bu mezar saldırısından yola çıkarak burjuvazinin hali pürmelâline de birkaç kelamda bulunmak istedik. Çünkü burjuvazi bıraktık Marx’ın eserlerine, eylemlerine saldırmayı, ismine bile on yıllardır tahammül edemiyor. Ama anıt mezara yapılan saldırı gibi, burjuvazinin sinsi ideolojik saldırıları da beyhude bir çabadan öteye gidememiştir. Şundan hiç şüphemiz yok ki burjuvazinin elinde zaman makinesi olsa geçmişe gider ve Marx’ı daha doğmadan öldürürdü.
Onlarca çekiç darbesine rağmen Marx’ın ismini mermerden silemeyen mezar tahribatçısının gülünç durumu ile burjuvazinin paranoyakça çaresizliği muhtemelen koca Marx’a da trajikomik bir teatral oyun gibi gelmiştir. Marx, yattığı yerden kahkahalarla izlemiştir bu gülünç tiyatroyu!
Burjuvazinin garezinin altında yatan asıl neden, Marx’ın işçi sınıfının kurtuluşunun teorisini ortaya koymasıdır. Marx’ın ölümsüz olduğunu vurgulayan bizler, elbette etten ve kemikten ibaret bir beşerden bahsetmiyoruz! Capcanlı bir düşünsel yapıdan, Marksizmden bahsediyoruz! Marksizm, sömürüsüz bir dünya mücadelesinin yol göstericisi, kutup yıldızıdır. Marx’ın yeri doldurulamaz katkılarıyla şekillenen bilimsel sosyalist düşünce, başka bir dünyanın mümkün olabileceğini ortaya koyar. Marx ve ondan sonra gelenlerin ortaya koyduğu düşünceleri yüz milyonlar sahiplenmiştir. Burjuvazinin korkularını biliyoruz ve onlar korkularında haklılar, korksunlar! Marx, Avrupa’nın üzerinde komünizm heyulâsının dolaştığını söylemişti. Günümüzde, kapitalist düzenin yıkılabileceği korkusu Asya Pasifik’ten Afrika’nın derinliklerine kadar her yerde burjuvazi tarafından hissediliyor. Burjuvazi işçi sınıfının örgütlü mücadelesinden duyduğu korkunun üzerini örtemiyor. Marx çoktan tarihe mal olmuştur. Tam da bundan dolayı Marx’ın adı mezar taşlarından silinebilir ama sınıfsız, sömürüsüz bir dünya düşüyle atan yüreklerden silinemez!
Yaşasın dosta güven veren düşmana korku salan Marksizm! Yaşasın örgütlü mücadelemiz!
link: Bahçelievler’den bir MT okuru, Bir Mezar Taşının Anlattıkları, 17 Şubat 2019, https://marksist.net/node/6601
İktidarın Seçmeci “Çevreciliği”
Kapitalist Sistemin Sancısı