İnsanlık bir yol ayrımında. Bir ucunun kapitalizm eliyle son felâkete sürüklendiğimiz bir hazin sona, ötekinin ise insanlığın vereceği son kavgayla çığlık seslerinin yerini çocuk gülüşlerinin alacağı, sınıfsız, sömürüsüz bir dünyaya açıldığı bir yol ayrımı...
Kapitalizm, tarihsel çıkışsızlık içerisinde kıvranıp duruyor, kendisiyle birlikte türlü acılar yaşattığı insanlığı da içinde bulunduğu bataklığa çekmeye çalışıyor. Yürüyen savaşlar, krizlerle birlikte artan açlık ve yoksulluk, kirlendikçe kirlenen dünya, bize bir yol ayrımında olduğumuzu gözümüze soka soka, canımızı acıta acıta gösteriyor. Öte yandan çırpınıp duran kapitalizm, türlü yöntemlerle, yeni para politikalarıyla, nefes almak için çıkardığı savaşlarla kendi sonunu geciktirmeye ve her defasında ölümsüz(!) olduğunu göstermeye çalışıyor. Ancak bu kez kapitalizmin çöküşünü engellemek için cansiperane bir şekilde didinip duran burjuvazinin ideologları, ekonomistleri ve bilumum uşakları oynadıkları bu kumarda kaybedecekler! Her yanından pislik, irin ve kan akan bu barbar sistem, kendisinden önceki tüm sömürü sistemleri gibi ölümlü olduğunu gösterecek ve tarihin çöplüğünde yerini alacak.
Egemenler, bugüne değin sürdürdükleri düzenlerini, kitleleri aldatma, korkutma ve sindirme amacıyla ürettikleri politikalara borçlular. Öyle ki, milyonlarca insanın öldüğü savaşları çıkarırlarken bile demokrasi ve barış havariliği rolünü üstlendiklerini kitlelere yutturabilmişlerdi. Yeri gelmiş, aldatılıp korkutulan emekçi kitleler, çıkarlarının aynı olduğunu sandıkları egemenlerin kanlı politikalarına alkış tutmuşlardı. Ancak kapitalist sistemde açılan derin yarıklarla birlikte ortaya saçılan pislikler, egemenlerin bu politikalarının altında yatan kirli yüzünü ortaya seriyor. Perde aralanıyor, her alanda artan çürümeyle birlikte, madalyonun her iki yüzünün de sömürü, yolsuzluk, sahtekârlık ve riyakârlıktan ibaret olduğu anlaşılıyor.
Yakın bir zaman önce dünyanın gündemine oturan Panama Belgeleri (Panama Papers), dünyada dönen yolsuzlukların ne boyutta olduğunu anlamamıza yardımcı olabilir. Sızdırılan bu belgelerde yer alan verilerin buzdağının yalnızca görünen kısmı olduğu gerçeği ise, yağma ve talan üzerine kurulu kapitalizmin içinde bulunduğu bataklığın derinliğini gözler önüne seriyor. Aralarında 202 ülkeden 12 devlet yöneticisi, 61 devlet yöneticisinin akrabası, 128 politikacı ve 29 milyonerin olduğu bu akbabalar sürüsünün, paravan şirketler aracılığıyla vergi kaçırdığı, kara para akladığı, servet sakladığı resmî olarak ortaya çıktı. Türkiye’de 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla tanık olduğumuz bu tablo, işçi ve emekçilerin sırtından zenginleşen asalaklar sınıfının tüm dünyada gırtlağına kadar pisliğin içinde yüzdüğünü anlamamıza yeter.
Onlar kara paralarını aklayadursunlar, toplumun her alanında artan yozlaşmayı ve çürümüşlüğü üreten kapitalist sistemin kara yüzü, aklamakla paklanmaz. Miadını dolduran kapitalizm, mücadele bayrağını yükseltecek işçi sınıfının çelik yumruğuyla yıkılmayı bekliyor. Bu kokuşmuş düzene beslediğimiz öfkemizi ve nefretimizi örgütlü mücadeleye dönüştürelim. Uçuruma sürüklenen insanlığımıza sahip çıkıp, örgütlü mücadelenin saflarına katılalım!
link: MT okuru bir öğrenci, Madalyonun İki Yüzü: Çürüyen Kapitalizm, 27 Nisan 2016, https://marksist.net/node/5084
“Devletin Çelik Bileği”, Korunanlar, Ezilenler
Metal Fırtına’nın Yıldönümü ve Dersler!