Her yıl olduğu gibi bu yıl da yaklaşık iki milyon öğrenci ÖSS sınavlarına girdi. İyi bir gelecek umuduyla üniversiteye girmek isteyen milyonlarca genç birbirleriyle kıyasıya bir yarışın içine sürüklendi. Ancak sınava milyonlarca genç girse de, alınacak öğrenci sayısı belliydi. Sınava giren iki milyona yakın öğrenciden sadece birkaç yüz bin öğrenci üniversiteye girerken geri kalanlar sınava girmekle kaldılar. Peki durum bu kadar açıkken milyonlarca genç bu cenderenin içine niçin sürükleniyor? Neden böyle bir sınav var, neden öğrenciler arasında ölesiye bir rekabet var? Her alanda olduğu gibi eğitim alanındaki rekabet de kapitalist sömürü düzenin bir kuralı.
Bir yıl boyunca bütün zamanını test çözmek ve ders çalışmakla geçiren milyonlarca genç acaba üniversiteye girdiklerinde kurtulmuş oluyorlar mı? Tabii ki olmuyorlar çünkü nasıl sınava girenlerin küçük bir bölümü okuma imkânı yakalıyorsa, mezun olan öğrencilerin de küçük bir kısmı bir iş bulabiliyor. İş bulabilenlerin büyük bir bölümü de çok düşük ücretlerle çalıştırılıyor. Diğer taraftan büyük imkânlara sahip burjuva çocukları için böyle bir sorun yok. Geri kalan binlerce öğrenci birçok sınav ve mülakattan geçerek işe alınıyorlar. Örneğin 10 kişinin alınacağı bir işe binlerce işsiz başvurmakta! Yani ÖSS sınavında çektikleri çilenin bir o kadarını da üniversiteyi bitirdikten sonra işe girmek için çekiyorlar.
İş sadece öğrencilerin bu alanda yaşadıkları zorlukla kalmıyor. Üniversiteye girmek için senelerini ders çalışmakla geçiren öğrenciler hem sosyal hayattan kopuyor, hem de büyük hayal kırıklıkları yaşıyorlar. Üniversiteye giremeyen binlerce genç psikolojik travmalar yaşıyor. Böylece kapitalistler için kârlı bir alan daha doğmuş oluyor. Bu çilenin bir boyutu. Diğer bir boyutu ise kapitalist sömürü düzeninin, herkesin alması gereken eğitimi kârlı bir alana dönüştürmesi, yani eğitimi paralı hale getirmesi. Çile sadece sınava girmekle bitmiyor. Kazanabilmek için okullarda verilen eğitim yetersiz olduğu için para verip bir dershaneye gitmek gerekiyor. Böylece kapitalist düzen eğitimi paralı hale getirmenin yolunu döşemiş oluyor.
Devlet okullarında verilen eğitim etkisizleştirilerek paralı eğitim fiili bir durum haline getirilmiş oluyor. Sınavı kazanabilmek için dershaneye gitmek, para ödemek bir seçenek haline getiriliyor. Mevcut eğitimle sınavı kazanamayacağını düşünen milyonlarca öğrenci her yıl milyarlar harcayarak dershanelere gidiyor. Bugün eğitim kapitalistlerin en kârlı sektörlerinden biri. Bugün eğitim, ÖSS, OKS, KPPSS gibi sınavlara hazırlanan milyonlarca öğrencinin para ödediği devasa bir sektör haline gelmiştir. Örneğin ilköğretim öğrencilerinin OKS sınavına hazırlanmak için harcadıkları para yıllık 7 milyar dolar iken 2004 yılı verilerine göre öğrencilerin ÖSS sınavı için harcadıkları para yıllık 8,4 milyar dolar. Bütün bu veriler kapitalist sömürü düzeninin eğitimi bir sektör haline getirip muazzam kârlar elde ettiğini ortaya koymaya yetiyor. Milyonlarca genç ve aileleri iyi bir gelecek umuduyla kandırılıyor. Öğrenciler birbirleriyle amansız bir yarış içine giriyor, emekçi aileler çocuklarını okutabilmek için bin bir güçlük çekiyor ve sonuç hüsran oluyor. Peki neden eğitim paralı oluyor? Eğitim hakkı tıpkı sağlık hakkı, yaşam hakkı gibi insanların en doğal hakkı değil midir? Ancak ne var ki, kapitalist sistemde asıl olan insanların hakları ve ihtiyaçları değildir. Tek gaye kâr elde etmektir. Her şeyi meta haline getirip satan burjuva düzen bilgiyi de meta haline getirip satarak kâr elde ediyor.
İnsanların eğitim, sağlık, barınma, konut gibi temel gereksinimlerinin ücretsiz karşılanması gerekirken, burjuva düzende bunlar büyük paraların döndüğü sektörler haline gelmiştir. Eğitimin paralı hale getirilmesi demek, parası olmayanın eğitim hakkının elinden alınması demektir. Bu açıdan bakarsak, milyonlarca işçinin asgari ücret aldığı bir yerde yeterli eğitimi aldığımızı kim söyleyebilir ki?
Oysa kâğıt üstünde eğitim parasız ve devlet tarafından veriliyor gözükmektedir. Ancak fiili olarak eğitimin paralı hale geldiğini ve emekçilerin elinden bu hakkın giderek alındığını herkes biliyor. İyi bir gelecek kapitalist sistemin dayattığı ÖSS sınavında değil, işçi sınıfının örgütlü mücadelesindedir. Parasız ve bilimsel eğitim ancak hayatı yaratan işçi sınıfının verdiği mücadeleyle olacaktır. Gençlerin kurtuluşu burjuvazinin sunduğu sahte hayallerde değil örgütlü sınıf mücadelesindedir. Gençler olarak kapitalist sistemin yarattığı bu rekabetten kurtulmalı; eğitim, sağlık konut gibi bütün ihtiyaçlarımız için işçi sınıfının kızıl bayrağı altında mücadeleye atılmalıyız.
Yaşasın devrimci mücadelemiz!
Parasız, bilimsel, anadilde eğitim!
link: Gazi’den bir işçi, ÖSS Çilesi Devam Ediyor, 15 Temmuz 2009, https://marksist.net/node/2174
Patrona Müşfik, İşçiye Kuzgun Devlet
Davutpaşa’yı Unutmayacağız!