Sınıflı toplumlar tarih sahnesine çıktığı günden bugüne nice kavgalar verildi. Nice insan çıktı, nice insan indi bu yaşam izleri ile dolu kavga sahnesinden... Ama bazı insanlar var ki bugün yaşamıyor olsalar bile sınıf savaşımları tarihinde derin izler bırakmışlardır. Burjuvaziye karşı işçi sınıfının savaşında hayatlarını ortaya koymuş, bu uğurda feda etmişlerdir. Kimileri darağaçlarında, kimileri barikat başlarında can vermiştir gencecik. Yükselttiği kızıl bayrağı genç kuşaklara aktarmanın onuruyla, gururuyla yaşamış, öyle gitmiştir kimileri… İsimlerini bilelim ya da bilmeyelim işçi sınıfının mücadele saflarına sayısız yiğit girmiş ve daha güzel bir dünya mücadelesi vermişlerdir tüm yaşamları boyunca…
Bu kavgaya şahit olan, bu kavganın bir parçası olan sanatçılar çıkmıştır bir de. Kimi şiir yazmıştır umut dolu mısralarla, kimi resim çizmiştir fırçasında kızıl boyayla, kimi şarkılar söylemiştir gitarıyla… Bertolt Brecht de bu insanlardan biridir. Yaşamı boyunca onun kalemi işçi sınıfını ve mücadelesini yazmıştır. Yazdığı her tiyatro oyununda, her şiirde, her yazıda işçi sınıfının haklı mücadelesine güç vermiştir Brecht… Sosyalizm mücadelesi veren insanların elinde bir araç olmuştur yapıtları, sınıfımızın savaşının haklılığını gerek oyunlarıyla, gerekse de şiirleriyle anlatmaya çalışmıştır. Şiirlerinden birinde burjuvazi ile işçi sınıfı arasındaki sınıf savaşımını bir tahterevalliye benzetiyor Bertolt Brecht ve şöyle diyor:
İyice görüyorum artık düzeni.
Orada, bir avuç insan oturuyor yukarıda,
Aşağıda da birçok kişi
Ve bağırıyor yukarıdakiler aşağıya:
“Çıkın buraya gelin ki,
hepimiz olalım yukarıda.”
Ama iyice gözlediğinde görüyorsun,
Neyin saklı olduğunu
Yukarıdakilerle aşağıdakiler arasında.
Bir yol gibi gözüküyor ilk bakışta.
Yol değil ama.
Bir tahta bu
Ve şimdi görüyorsun açıkça;
Bu bir tahterevalli tahtası
Bütün düzen bir tahterevalli aslında
İki ucu birbirine bağımlı
yukarıdakiler durabiliyorlar orada,
Sırf ötekiler durduğundan aşağıda.
Ve ancak;
Aşağıdakiler, aşağıda oturduğu sürece
Kalabilirler orada.
Yukarıda olamazlar çünkü
Ötekiler yerlerini bırakıp çıksalar yukarı.
Bu yüzden isterler ki;
Aşağıdakiler sonsuza dek
Hep orada kalsınlar.
Çıkmasınlar yukarı.
Bir de, aşağıda daha çok insan olmalı yukarıdakilerden.
Yoksa durmaz tahterevalli.
Tahterevalli.
Evet, bütün düzen bir tahterevalli
Dünya nüfusunun yüzde doksan dokuzunun tahterevallinin bir tarafında dolayısıyla aşağı tarafında olduğu, diğer yüzde birlik asalak kesimin ise tahterevallinin yukarı tarafında oturduğu akıldışı bir düzendir kapitalizm. İşçi sınıfının ayağa kalkmasından ölesiye korkuyor burjuvazi! Çünkü şairin de dediği gibi eğer aşağıdakiler kalkarlarsa ayağa, yukarıdakiler oturamayacaklar orada, tutunamayacaklar o altın kaplı tahterevalli kolundan. Biliyoruz ki ayağa kalkacak işçi sınıfı, yerle yeksan olacak o bir avuç asalak ve yıkılacak bu altın kaplı tahterevallideki bezirgân saltanatı!
Kalk Ayağa!
Çıkar at o içindeki korkuyu
O seni hapsetmiş, içine çekmiş korkuyu
Kokuşmuş, köhnemiş korkuyu çıkar da at.
Aç gözlerini
Açıp da gözlerini baksana etrafına
Değil mi ki seni prangalara vurmuş o deyyuslar?
Değil mi ki onlar, yaşamı sana zindan eden dokuz başlı canavar?
Değil mi ki seni sana düşüren,
Komşunu sana, seni komşuna düşman eden,
Ve intihara sürükleyen seni, onlar değil mi?
Aç yatırıp seni, aç kaldıran yine
Evini damsız, duvarını sıvasız kılan
Türlü mikrobu bedenine sokup
Seni yaşadığına şükrettiren
Onlar değil mi?
Ayağa kalk
Kalk ki ayağa bu deyyuslar çakılsınlar yerlere
Çakılmaları da yetmez!
Bas üstüne sok toprağın içine
Sok ki bir daha çıkmasın başları
Kesilsin nefesleri
Güneş görmesin o irin dolu gözleri
Bunları yapmaktan başka çare yok
Ve kaybedecek bir şeyimiz de!
Kulak ver tarihten yükselen sese
Çünkü senin;
“Zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyin yok.”
link: İstanbul’dan bir öğrenci, Bütün Hayat Bir Tahterevalliymiş Aslında!, 11 Nisan 2020, https://marksist.net/node/6884
Korku Atmosferi Kimin İşine Yarıyor?
“Cep Telefonumdaki Kan”