Merhabalar… Ben üniversite öğrencisi bir gencim. Üniversitedeki arkadaşlarımla uzun uzun öğrenci olmanın zorlukları hakkında sohbet ederiz. Çoğu arkadaşım öğrenci olduğu bu süreçte çok zorlandığını, bu yüzden elinden geleni yaparak ileride yurtdışına çıkmak istediğini ve güzel bir hayat sürmek istediğini söylüyor. Türkiye’de her şeyin çok pahalı olduğunu, insanların çok çalışmak zorunda kaldıklarını dile getiriyorlar. Çoğu asgari ücretle geçinen ailelerin çocukları olan arkadaşlarım, tüm bu ekonomik zorluklara karşın devletten hiçbir yardım alamadıkları için de bu ülkede yaşamak istemediklerini dile getiriyorlar. Öfkelerinde sonuna kadar haklı olan arkadaşlarım çözüm yolu konusunda maalesef ki yanılıyorlar. Türkiye genç nüfus oranının yüksek olduğu ülkelerden biri. Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre ilk ve ortaöğrenimde 17 milyon 750 bin öğrenci bulunuyor ve YÖK’ün verilerine göre 7 milyon 560 bin üniversite öğrencisi öğrenim görmekte. Peki, bu 25 milyon öğrencinin hepsi güzel bir hayat için yurtdışına gidebilir mi ya da gitse bile güzel bir hayata sahip olabilir mi?
Tabii ki her gencin okul bitince yurtdışında yaşaması mümkün değil ve yurtdışında yaşayınca sorunlar bitmeyecek. Dünyanın neredeyse her yerinde ırkçılık ve göçmen karşıtlığı mevcut. Buradan güzel bir hayat için yurtdışına giden gençler, orada göçmen işçi konumunda olacaklar. Göçmen olduklarından dolayı daha az ücrete çalışacaklar, uzun saatler çalışacaklar, kötü muameleye maruz kalacaklar. Göçmen oldukları için sorun yaşamasalar bile diğer ülkelerdeki emekçiler gibi ekonomik sorunları olmayacak mı? Kapitalist sistem tüm dünyada emekçilere benzer sorunları yaşatıyor. Film ve dizilerde görüp hayran kaldığımız ABD’de Evsizlik ve Yoksulluk Ulusal Hukuk Merkezine (NLCHP) göre, yıllık toplam 3,5 milyon civarında kişi evsizlikle yüz yüze geliyor. Yine Amerika’da resmi işsizlik oranı %3,7. Dünyanın her yerinde emekçiler zor şartlarda yaşıyor. Uzun saatlerce çalışıyor, refah içinde yaşayabilecekleri kadar iyi maaş almıyor, hakları gasp ediliyor.
Gelelim ABD’de okuyan öğrencilerin durumuna. FED’in verilerine göre 2018 yılında bütün öğrencilerin %42’si okuyabilmek için öğrenci kredisi almak zorunda kaldı. Öğrencilerin ortalama borçları 25 bin dolar civarında ve kimi öğrenciler mezun olduktan sonra yüz bin doların üstünde bir borçla iş hayatına başlamak zorunda kalıyor. Yıllarca bu borçlarını ödeyebilmek için çalışan yeni mezunlar, kötü çalışma koşullarına da boyun eğmek zorunda kalıyorlar. Yani “rüyalar ülkesi” ABD’de öğrenciler tıpkı bizim gibi kapitalist dünyanın gerçekleriyle karşı karşıyalar. Bu durum gençlerin geleceklerine dair kaygılarını arttırıyor. Güvencesiz çalışma, işsizlik, borçlar gençlerin siyasi eğilimlerini de etkiliyor. Özellikle gençler arasında sosyalizm daha fazla sempati ile karşılanmaya başladı. Kapitalizme karşı sosyalizmin daha iyi bir sistem olacağını düşünenlerin sayısı artıyor.
Unutmayalım ki hangi ülkede yaşarsak yaşayalım, biz işçiyiz, emekçiyiz. Bugün öğrenci olsak bile yarın çalışmaya başlayacağız. Amerika veyahut Avrupa’daki işçiler de Türkiye’deki işçiler gibi ekmek için kavga veriyor. Bu yüzden kurtuluşu yurtdışına gitmekte aramak yerine, hem kendimiz için hem de bu topraklarda yaşayan diğer işçi kardeşlerimiz için mücadele etmeliyiz. Diğer işçi kardeşlerimizi de bu mücadeleye katmalı, hep birlikte mücadelemizi büyütmeliyiz. Ancak bunu her ülkedeki işçi ve emekçiler yaparsa güzel bir gelecek bizleri bekler.
link: Yalova Üniversitesinden bir öğrenci, Yurtdışında Yaşamak, 16 Ağustos 2019, https://marksist.net/node/6723
Kapitalizm Altında Açlık Sona Eremez
Uzaya Taşınan Emperyalist Savaş