Kapitalizm çıkmazda! İşçileri sömüre sömüre göbeğini büyüten kapitalist sistem artık göbeğini taşıyamıyor. Göbeğinde oluşan sızıntılar giderek büyüyor. Patronlar sınıfı ve burjuva hükümetler ise bu sızıntıyı çeşitli yöntemlerle kapatmaya çalışıyor.
Sömürünün altında beli bükülen işçilerin öfkeleri her geçen gün artmakta. İşçi sınıfı birikmiş bu öfkeyi haykırmaya, “artık yeter!” demeye başladı. Kapitalist düzenin bekçileri olan hükümetler ve hükümet olmak için yanıp tutuşan partiler, işçilerdeki birikmiş öfkenin çok iyi farkındalar ve bu öfkenin nasıl büyüdüğünü de çok iyi biliyorlar. Böyle durumlarda kapitalizmin bu bekçileri, türlü oyunlarla işçi sınıfının kafasını karıştırmaya ve onları tekrar kapitalizm batağına çekmeye çalışırlar.
İşte seçimler ve seçim vaatleri de bu oyunlardan bir tanesidir. İktidar partileri, koltuğa yapışıp servetine servet katmak için oynar bu oyunu. Muhalefet partileri ise iktidara gelerek pastadan daha büyük pay kapmak için bu oyunun içindedir. Üstelik muhalefet partileri, sanki işçi-emekçinin belini büken kapitalist sömürü düzeni değil de iktidardaki partiymiş gibi bu partiyi karalamaya çalışarak bir de oyun içinde oyun oynarlar.
Sömürünün katmerleştiği, öfkenin bu kadar arttığı koşullarda tabii ki seçim vaatleri de daha çok ekonomik vaatler oluyor. 7 Haziran seçimlerinden önce muhalefet partilerinin, asgari ücretin ve emeklilik maaşlarının artırılması, taşeron sistemin kaldırılması gibi vaatleri oldukça ilgi gördü. AKP ise bu vaatlere, özellikle asgari ücretin arttırılması vaadine tepki gösterdi. “Kaynağı nereden bulacaksınız? Asgari ücreti artırmak işçiye zulümdür” diyerek Türkiye ekonomisinin bunu kaldıramayacağı yalanına başvurdu. Ancak 7 Haziran seçimlerinde çok büyük oranda oy kaybeden AKP, 1 Kasım seçimlerine vaatlerini değiştirerek girmek zorunda kaldı. Asgari ücretin arttırılmasının olanaksız olduğunu söyleyen AKP, asgari ücreti 1300 lira yapmayı vaat ediyordu. Türlü yalanlarla, türlü oyunlarla ve türlü baskılarla seçimlerde istediği oyu alarak iktidara gelen AKP, şimdilerde vaatlerini yerine getiriyormuş gibi görünmeye çalışıyor. AKP, “Asgari ücret 1300 lira olacak, gençlerin GSS borcu silinecek, emekliye zam, taşeron düzenlemesi yapılacak, öğrenci bursuna zam, kadına çocuk ödeneği, 30 bin öğretmen ataması” gibi vaatleri yerine getireceğini söylemişti. O günden bu yana pek çok işçi ve emekçi bu vaatler peşinde hayal kurmaya başladı. Taşeron şirketlerde çalışan işçiler kadro hayalleri kurdu. Atama bekleyen on binlerce öğretmen atanma hayalleri kurdu. Kamuda ya da özel sektörde çalışan işçiler, asgari ücretin artırılmasıyla kendi maaşlarının da artacağı hayalini kurdu. Emekliler emeklilik maaşlarının yükselmesi hayalini kurdu. Kadınlar doğum ve emzirme izinlerinin uzatılması hayalini kurdular...
Acaba AKP’ye oy veren ya da vermeyen işçiler, emekçiler bu hayallere kavuşabilecek mi? Biz örgütlü işçiler biliyoruz ki bunların hepsi hayalden öteye gidemez. Asgari ücretteki yalan bunu gözler önüne seriyor. AKP’nin yaptığı, işçilerin ağzına bir parmak bal sürüyor görünmek, işçileri hayalleri peşinde sürükleyerek oyalamaktır. Biz biliyoruz ki AKP, taşeron sistemini kaldırmayacak aksine yaygınlaştıracaktır. Biz biliyoruz ki mezun olan on binlerce öğretmen yine atanamayacak. Yüz binlerce üniversite mezunu işsiz kalacak. Biz biliyoruz ki bu sömürü düzeninde asgari ücret ne kadar arttırılırsa artırılsın yine sefalet ücreti olarak kalacak. Biliyoruz ki kadınlar çifte ezilmişlik altında çile çekmeye devam edecek. Emekliler aldıkları maaşlarla geçinemeyecekler... Çünkü biz biliyoruz ki kapitalist düzende burjuva hükümetler işçilerin tarafında değil patronların tarafında yer alırlar, işçileri sömürürler, patronların ekmeğine yağ sürerler.
AKP hükümeti, seçim vaatlerinin hepsini yerine getirse bile işçiler rahata kavuşabilecek ve mutlu olabilecekler mi? AKP bugün bize kaşıkla sunduğunu yarın bizden kepçeyle almaz mı? Yarını beklemeye gerek yok aslında. Dün de bugün de hep kepçeyle aldı, yarın da alacaktır. Her geçen gün kaşığı küçültüp kepçeyi büyüttü. 10 yıl önce asgari ücretle alabildiklerimizi bugünün asgari ücretiyle alabilmemiz mümkün değil. Daha bu vaatleri yerine getirmeden ekmekten başlayarak birçok şeye zam geldi. Faturalarımız giderek kabarmaya başladı. Ödediğimiz vergiler artmaya başladı. Hastane masraflarımız ve eğitim masraflarımız artmaya başladı. Her geçen günümüz bir önceki günümüzü aratır olmaya başladı.
Dünya sömürücülerinin ve kan emicilerinin gözü doymuyor. Her geçen gün emeğimizi daha fazla sömürüyorlar. Daha düşük ücretlerle canımız çıkana kadar çalıştırıyorlar bizi. Çıkarları uğruna, masum insanların ölümünü hiçe sayarak savaşlar çıkarıyorlar. İşçi sınıfının savaşı olmamasına rağmen bu savaşlarda ölenler yine işçiler oluyor. İşçilere yine yoksulluk düşüyor. İşçiler, emekçiler bu yoksulluğa bu zulme karşı daha ne kadar susacak; öfkeleri daha ne kadar durdurulabilecek. Eninde sonunda işçi sınıfı oynanan bu kirli oyunları görür ve oyunu bozmak için harekete geçer. Örgütlü ve devrimci bir mücadeleyle eninde sonunda çürüyen kapitalizm yıkılır; yerini işçi iktidarı alır. İşte o zaman sömürü biter, işçiler rahata kavuşur ve mutlu olurlar.
link: Ankara’dan bir eğitim işçisi, Seçimler, Vaatler ve Yalanlar, 3 Şubat 2016, https://marksist.net/node/4884
Kapitalizmin Kıyamet Alâmetleri
Güney Kore İşçi Sınıfı Direniyor