Bugün günlerden Taksim. 1 Mayıs için alandayız. 500 bin işçiyiz. Sömürüye hayır diye haykırarak, kızıl bir şenlik denizi yaratmışız. Bir anda taranıyoruz. Kontrgerillanın kurşunları delip geçiyor bizi ve panzerler çiğniyor bedenlerimizi. 35’imiz oracıkta can veriyoruz.
Bugün günlerden Maraş. Eli kanlı çeteler 111 kardeşimizi katletti. Evimizi barkımızı başımıza yıktılar. Bugün günlerden Çorum, mahallelerimize girdiler. Satırlarla silahlarla çoluk çocuk demeden 57’mizin canını aldılar. Bugün günlerden Sivas, gizli ve kara çeteler bugün de işbaşındaydı. Duyuyor musunuz, ateşin içinde eriyen bedenlerimizi? Duyun, Madımak’ta 34 kişiyiz. Ve bedenlerimiz ateşe verildi. Bugün günlerden Gazi. Görün katletmek için bahane arıyorlar. Ve bizler direniyoruz. Kanlı devletin polisleri, kara güçleri devreye girdi. Gelişigüzel ateş ediyorlar. Zaman geçtikçe ölenlerimizin sayısı artıyor. Beş gün boyunca eli kanlı devlet üzerimize mermiler yağdırdı ve 40’tan fazla canımıza kıydı.
Bugün günlerden Roboski. Etrafımız dağ, taş. Tarlalarımız gasp edilmiş, yaylalarımız kalekol. Okula gitmek için, olmayan bacağımıza protez alabilmek için katırlarla sınırdan, mayınların içinden gıda maddelerini getirip, satmak zorunda kalıyoruz. Hava karanlık, soğuk ve yerler bembeyaz kar. Art arda patlamalar oluyor. Gencecik bedenlerimize bombalar yağıyor. 34 kişilik bedenimiz toprağa yapışıyor, paramparça oluyor bedenlerimiz. Beyaz kar kanımızla kırmızıya bürünüyor. Bugün günlerden Reyhanlı, yanı başımızda kan ağlayan komşumuzun feryadını dinlerdik, ahlayarak. Ama savaş isteyenler bizleri de kana buladı. Şehrimizin ortasında patlattılar bombaları. Artık komşumuzla sadece acımızı değil ölümlerimizi de paylaşıyoruz. 52 ölü Reyhanlı’nın, bilmem kaç yüz bin ölü Suriye’nin. Gözümüzden akan yaşlar artık dinmiyor. Ölümlerimize ağlıyoruz. Bir biz ağlıyoruz. Bir komşumuz olan Suriyeli kardeşlerimiz.
Bugün günlerden Soma. Güneşli günleri yerin yüzlerce metre altında göremeyen bizler, artık ebediyete kadar buradayız. Madenlerimizde iş güvenliği önlemlerini almadılar. Pahalı dediler. Devletin müfettişlerine para yedirdiler. Devletle işbirliği yaptılar. 301 kişiyiz. Bizi emeğimizin altında ölümle terbiye ettiler. Dışarıda kadınlarımız, analarımız, babalarımız, çocuklarımız kan ağlıyor. Ve devletin başı acımızı yaşamamıza izin vermiyor. Tekmelerle, tokatlarla susturmaya çalışıyor. Yerin üstündekiler, biz yerin altındakiler sizlere sesleniyoruz. Bizleri, o canilere unutturmayın!
Bugün günlerden Ermenek. Yine güneşin olmadığı yerin dibindeyiz. Bugün yine bizi öldürecekler. Hem de öyle bir ölüm ki, bazılarımızın cansız bedenine bile ulaşılamayacak. Ölüme yakınız ve diyoruz ki; bu işin fıtratında ölüm yok! Yağmacı soyları sizlere yalan söylüyor. Biz de yeni anladık. Anlatın kardeşlerim. Ucuza öldüğümüzü, boğulduğumuzu anlatın. Hem de yüzme bilmediğimiz için değil, kara çamurun içinde olduğumuz için boğulduğumuzu anlatın. Anlatın ki bilsinler ölsek de tükenmeyeceğimizi.
Bugün günlerden Diyarbakır. Alan coşkulu, insanlar umutlu ve mutlu. On binlerceyiz, kalabalığız. Ve korkunç bir sesle irkiliyoruz. Bedenlerimizden etler havaya uçuşuyor. Biraz sonra bir gürültü daha koptu. Parçalanan bedenlerimizin sayısı dört. Onlarcası yaralı. Daha ne olduğunu anlayamadan polis gaz bombalarıyla, tomalarla saldırmaya başladı. 4 kişi öldüğümüz yetmemiş anlaşılan.
Bugün günlerden Suruç. Gençliğimizin umuduyla emperyalistlerin işbirlikçi çetelerinin yerle yeksan ettiği Kobanê’ye gidiyoruz. Aileleri ölen, evleri barkları yıkılan çocuklara oyuncak götürüyoruz, umut götürüyoruz. Suruç’ta toplandığımız alanda aramızda bomba patlattılar. Öldürülen sadece 32 insan değil. Kobanêli çocukların umudunu da öldürmeye çalıştılar. Bugün kara bir gün.
Bugün günlerden Ankara. AKP’nin, Erdoğan’ın ve emperyalistlerin çıkarttıkları savaşa dur demek için, BARIŞ için Ankara’dayız. Halklar kardeş olsun diye buradayız. Flamalar açılmış. İnsanlar toplanmaya başladı. Kortejler kuruluyor. Yürüyüş daha yeni başladı. Büyük bir kitle hâlâ garda. Bir patlama oldu. Havada toz duman. Kaçışıyoruz. Bir patlama daha oldu. Yerler kan deryası. İnsanların parçalanmış vücutları. Yüzlerce yaralı var. Yardımımıza gelenlere izin verilmiyor. Polis tomalardan su sıkıyor, gaz atıyor. İnsanlar kaçışıyor. Bu nasıl bir gün? Bu kara günde 100’den fazlamız öldük. Ve sizlere diyoruz ki barış olsun. Bizim bayraklarımızı sizler alın ve yürüyün...
Kardeşler, daha kaç kez öleceğiz, öldürüleceğiz! Örgütsüzlüğümüzden daha kaç kez katliama uğrayacağız? Egemenler bizim örgütsüzlüğümüzden güç alıyorlar. Gelin örgütlenelim. Katledilen kardeşlerimizin hesabını soralım. Barışı, güzel bir dünyayı ancak bizler kurabiliriz.
link: Küçükçekmece’den bir işçi, Bugün Günlerden Ne?, 17 Ekim 2015, https://marksist.net/node/4524
Marksist Tutumcu Öğrenciler: Dersleri Boykot Ettik
Riyakâr İktidar ve Kadınlarımızın Yüzleri