Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın, amcası Mustafa Erdoğan ve eniştesi Ziya İlgen ile birlikte kurduğu BMZ Group Denizcilik Şirketi, filosuna 2 yeni tanker daha ekledi. Şirketin Haziran 2014’ten bu yana filosuna kattığı 5 “gemiciğin” toplam maliyeti, 90 milyon doları buldu. Küçük oğul Bilal, ayakkabı kutularındaki paraları sıfırlamakla, yeni yatırımlar yapmakla, sıra sıra gemicikler dizmekle meşgulken, yoksul emekçi kitlelerden nice oğullar toprağa düşüyor. Türkiye ekonomisi büyürken zenginlere daha büyük zenginlikler, yoksullara daha büyük sefalet ve ölüm düşüyor.
AKP sözcüleri ve Erdoğan, düne kadar “çözüm süreci”, “analar ağlamasın”, “Kürt kardeşlerim” laflarını ağızlarından düşürmüyorlardı. AKP, 7 Haziran seçimlerinde istediği başarıyı elde edip tek başına iktidar olamayınca, ülkeyi kaos ve savaş ortamına soktu. Aylardır Kürdüyle Türküyle yüzlerce masum insanın kanı akıyor. AKP iktidarı, artan asker ve polis ölümlerinden sorumlu değilmiş gibi, işçi ve emekçilerin bilincine milliyetçilik zehrini boca etmeye çalışıyor. Kendi çıkarları için yoksul halkları birbirine düşmanlaştırıyor. Erdoğan, katıldığı bir asker cenazesinde “Bir şehidi uğurluyoruz. Ne mutlu onun ailesine. Terörle mücadele devam edecek!” diyerek kendi emellerini ortaya koymuştu. Evlatlarını kurban etmek istemeyen babaları karaktersizlikle suçluyor. “Bu savaş 400 vekil isteği gerçekleşmediği için Saray’ın savaşı” diyenlere şöyle diyor: “Evet o Beştepe Külliyesi’yle güçlü Türkiye’nin temellerini atıyoruz. Çatlasalar da patlasalar da devam edecek. Bu arada şehitlerimiz olacak. O babanın söylediği gibi, ‘5 evladım var, 5’ini de vatan için feda etmeye hazırım. Kendim de beraber feda olmaya hazırım.’ Bu babalar da var, ama böyle karakteri bozuk olanlar da var... Bu karakteri bozuk olanların yanında ben bu babalara feda-i can etmeye hazırım.” Erdoğan gibileri ne kadar çok konuşuyorlar, başkalarının oğullarının ölüme gitmesi konusunda. Kendilerinde bu hakkı görüyor ve şöyle diyebiliyorlar: “Bu arada şehitlerimiz olacak.” Yani analar ağlayacak, ölülere ağıtlar yakılacak. Bunlar normal!
Emine Erdoğan da kocasından geri kalmıyor. Sırça sarayında bir araya geldiği kadın “köy korucularına” “şehitlik acıdır ama meyvesi tatlıdır” diyen Emine Erdoğan, bu acıyı tatmayı da, tatlı meyvesini yemeyi de denemiyor. Babası Tayyip Erdoğan’la aralarında geçen “paraları sıfırlama” konuşmalarından ve aldığı “gemiciklerden” tanıdığımız küçük oğul Bilal, parayı bastırıp bedelli askerlik yapmış, ağabeyi Burak Erdoğan ise o kadarına bile tenezzül etmeyerek çürük raporu alarak askerlikten kurtulmuştu. Belli ki yoksul gençlere “şehit olun, ölün” diyenler, hayatını kaybeden askerlerin ailelerine “ölen çocuklarınızla övünün” diyenler, kendi çocuklarına bu “şerefi” layık görmüyorlar. Yoksul gençler haksız savaşta hayatını kaybederken, onlar deveyi hamuduyla götürüyor, “gemicikler” diziyor.
Ölen askerlerin, polislerin cenazelerinde feryatlar yükseliyor, aileler evlatlarının hesabını Erdoğan’dan soruyor. Çünkü egemenlerin evlatlarının kendi evlatlarından farkını görüyorlar. Çünkü o gemiciklerin ne pahasına alındığını, ayakkabı kutularına dolan paraların nereden geldiğini biliyorlar. Patronlar sınıfının taşeronlaştırma, iş güvenliğini ihmal etme, iş saatlerini uzatma saldırıları yüzünden yitip giden canları da, savaşlarda alınan canları da tanıyorlar. Ancak bunlar tek başına sonucu değiştirmiyor. Örgütsüzlük ve milliyetçilik prangaları ile hapsedilen emekçi aileler, analar, bin bir zorlukla büyüttükleri evlatlarını Bilaller için ölüme göndermek zorunda bırakılıyorlar.
AKP ve Erdoğan ailesinin bu ikiyüzlülüğü Türkiyeli işçi ve emekçiler tarafından görülmelidir. İşçiler, emekçiler Kürt halkına karşı ülkenin dört bir tarafında yürütülen haksız savaşa alet olmamalıdır. Çünkü sarayın istikbali için yürüyen savaşta, işçilerin çıkarına hiçbir şey yoktur. İşçiler, kendi çıkarları için işçilerin birliği, halkların kardeşliği demeli, baskılara, eşitsizliğe ve sömürüye karşı ortak mücadele etmelidirler.
link: Sefaköy’den bir işçi, Erdoğanların Oğulları Gemi Filolarıyla, Yoksul Gençler Ölümleriyle Övünsün!, 2 Ekim 2015, https://marksist.net/node/4496
400 de Yetmez, 550 Olsun!
Suriyeli Mülteciler ve Vatan Savunusu