Faşist Kenan Evren’in ardından, Süleyman Demirel de işçi ve emekçilere karşı işlediği suçların cezasını çekmeden öldü. Burjuva basında Demirel’e övgüler ardı ardına yayılmaya başladı: “Halkın babasıydı, demokrasi aşığıydı, hizmetleri unutulmaz…” Yetmedi, Davutoğlu üç günlük yas ilan ederek Demirel’in anısına büyük bir anıt dikileceğini açıkladı.
Acaba kimin babasıydı Demirel ve kime hizmet etmişti? Nasıl bir demokrasi aşığıydı? 40 yıllık siyaset hayatında demokrasi adına ne yapmıştı?
Onun iktidarı döneminde yaşanan katliamlar, devrimci fidanların darağacına yollanması, hatta Deniz Gezmiş’in idamının onaylanması esnasında iki elini birden kaldırması, Demirel’in sınıf kinini net bir şekilde ortaya koymuştur. Faşist çetelerin en azgın döneminde bile “bana sağcılar adam öldürüyor dedirtemezsiniz” diyen de aynı Demirel’dir.
Devlet tarafından katledilen Kürtlerin ve devrimcilerin yakınları hâlâ Galatasaray Lisesi’nin önünü aşındırırken ve yavrusunun mezarını arayan Berfo Ana kahrından ölürken, yüzlerce ana yavrusunun yokluğunun acısını çekerken, tüm bunların birinci dereceden sorumlularından biri olan Demirel’in “demokrasi aşığı” olarak gösterilmesi utanmazlıktır.
Bir taraftan, devrimcilere, diğer taraftan işçi sınıfına ve ezilen Kürt halkına saldıran biri bizim değil burjuvazinin babasıdır ve burjuvazi onun hizmetlerinin karşılığını şüphesiz ödeyemez. Bu ülkede her gün en az 3 ilâ 5 işçi iş kazalarında yaşamını yitirirken, Soma ve Ermenek’te yüzlerce maden işçisi diri diri toprağa gömülürken kılını kıpırdatmayan hükümetin, Demirel’e gelince ulusal yas ilan etmesi boşuna değildir.
İşçi sınıfı şimdilik sorulmamış tüm bu hesapları, kapitalist sömürü düzenini yıkarak layıkıyla soracaktır!
link: Esenyurt’tan bir metal işçisi, Bir Sınıf Düşmanı Daha Hesap Vermeden Gitti, 27 Haziran 2015, https://marksist.net/node/4292
Kamu Spotlarıyla Patronları Aklama Çabası
“Küresel İşçi Hakları Endeksi”nin Gösterdikleri