AKP hükümeti Nisan ayı başında yeni bir teşvik paketi açıkladı. 11 maddeden oluşan ve “İstihdam, Sanayi Yatırımı ve Üretimi Destekleme Paketi” adını taşıyan bu paketle AKP hükümeti patronlara büyük kıyaklar yapmayı ve işçilerin paralarıyla oluşturulan fonları sermayeye peşkeş çekmeyi sürdürüyor. Sıra işçilere kaliteli eğitim ve sağlık hizmeti vermeye, işçileri uygun yaşta emekli etmeye, emeklilik maaşını, işçi ücretlerini yükseltmeye, işsizlik maaşını işsizlere vermeye ve diğer sosyal harcamalara geldiğinde kaynak sıkıntısından, kara deliklerden bahseden AKP hükümeti, patronlara sınırsız bir cömertlik sergiliyor.
Davutoğlu yeni paketi bakanların da katıldığı bir basın açıklaması ile duyurdu. Müjdelerini sermayeye tek tek açıkladı. Patron örgütleri, ardı ardına son derece memnun olduklarını vurgulayan açıklamalar yaptılar, hükümete teşekkürlerini sundular. İstanbul Ticaret Odası Başkanı İbrahim Çağlar, paketteki tedbirleri Türkiye’nin geleceğinin sigortası olarak gördüklerini açıkladı. “İŞKUR’un işgücü desteği, yeni yatırıma vergi teşviki gibi düzenlemelere İstanbul iş dünyası olarak tam destek veriyoruz” dedi. Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir “alınan bu tedbirleri sanayiye pozitif ayrımcılık olarak değerlendiriyor ve bundan memnuniyet duyuyoruz” diyerek sevinçlerini dile getirdi. İstanbul Ticaret Borsası Başkanı Ali Kopuz ise paketteki 11 başlığın, yeni Türkiye’nin yeni ihtiyaçları çok iyi tespit edilerek belirlendiğini söyledi.
Elbette patronların bu memnuniyeti boşuna değil. Teşvik paketi hem hükümet hem de teşvikten yararlanacak patronlar için büyük önem taşıyor. Patron örgütleri, AKP hükümetine teşekkür ederken “Yeni Türkiye”de daha büyük sermayelere ve pazar paylarına sahip olacaklarını hesap ediyorlar. Sermayenin azgınca büyütülmesi, sömürünün alabildiğine derinleştirilmesi, işçilerin kanının akıtılmasıyla 2023 hedeflerine yürüyorlar. AKP hükümeti, paketi yaklaşan krizi atlatmanın yollarından biri olarak sunuyor, gerçekleri gizliyor. Davutoğlu, paketi çıkarmalarının gerekçesini şöyle ortaya koyuyor: “Ekonomik kriz noktasında baktığımızda özellikle Avrupa’daki ekonomik krizin bize gösterdiği çok açık bir gerçek var: İstihdamı önceleyen üretime dönük sanayi yatırımlarının güçlü olduğu ekonomiler krizlere daha dayanıklı oluyorlar. Üretim boyutu zayıf ekonomik yapılar ise, Avrupa’da sanayi yatırımlarının zayıflayıp, daha çok üretimden daha çok hizmet sektörüne dayalı ekonomilerin bu dirençlere dayanması zor oluyor.”
Pakete göre, işe yeni alınan işçilerin 6 aylık ücretleri asgari ücret olarak İŞKUR tarafından ödenecek. Bu işçiye “kursiyer işçi” adı verilecek. Patronun “kursiyerler” için yaptığı harcamalar vergi matrahından düşülecek. “Kursiyer işçi” 6 ayın sonunda aynı işkolunda işe alınırsa imalat sanayinde 3,5 yıl, diğer sanayi kollarında 1,5 yıl boyunca SGK primi İŞKUR tarafından ödenecek. Böylece 6 ay boyunca patronlar sıfır işçi maliyetiyle kârlarına kâr katacaklar. Üstelik hızlı davranarak Temmuz ayına kadar yeni işçi alırlarsa, verilecek destek 6 ay değil 1 yıl süreyle devam edecek.
Paket kapsamında “toplum yararına çalışma” adı altında 120 bin yeni istihdam yaratacağını söyleyen hükümet bu istihdamın sadece 6 ay süreyle olacağını söylemiyor. Asgari ücretle ağaç dikme gibi işlerde çalıştırılacak işçilere iş güvencesi verilmeyecek. Kriz bahanesiyle işçilerin kapı önüne konulduğu, daha iyi çalışma koşulları, sendika ve iş güvencesi talep eden işçilerin işsizlikle terbiye edilmeye çalışıldığı ortadayken, 120 bin rakamı hangi yaraya merhem olur, işte buna cevap yok! AKP hükümeti matematiksel formüllerle, alicengiz oyunlarıyla düşürmeye çalışsa da resmi rakamlar bile işsizliğin %11, genç işsizliğin %20 olduğunu söylüyor. Gerçek işsiz sayısı 4 milyonu geçerken, hükümet 120 bin rakamıyla göz boyamaya kalkıyor.
Ballı paket sayesinde patronlara 2015-2016 yıllarında vergi indirimi sağlanacak. Yatırım harcamaları için daha yüksek vergi indirimi uygulanacak. İlk yatırımlarda bu indirim oranı birinci bölgede %50, ikinci bölgede %55, 3. bölgede %60, 4. bölgede %70, 5. bölgede ise %80 olarak uygulanacak. Yüksek teknolojili yatırımlara tam destek verilecek, bu yatırımlar nerede olursa olsun 5. bölge teşviğinden faydalanacak. Yeni yatırımcıya daha fazla destek ve vergi indirimi sağlanacak. Zaten var olan teşvikler 5 puan daha arttırılarak, birinci bölge için %15, ikinci bölge için %20, 3. bölge için %25, 4. bölge için %30, 5. bölge için ise %35 olarak uygulanacak. İşçi bir yandan gelir vergisi öderken bir yandan da tükettiği her şey için patronlarla aynı oranda vergi ödüyor. Patronlar ödedikleri gelir vergisinin tamamına yakınını devletten geri alırken işçilerin vergi oranları giderek daha fazla artıyor. İşçinin geliri üç kuruş artacak olsa devlet buna vergi diye el koyuyor. Patronlara onca vergi indirimi yapılan pakette işçinin ücretinden yapılan kesintilerde, vergilerde indirimin lafı bile edilmiyor.
Paketteki düzenlemeler arasında öz kaynak kullanımını arttırma, krediye ulaşmayı kolaylaştırma, imalatçı kadın girişimcilere ve KOBİ’lere desteği arttırma, kefalet limitlerini arttırma, AR-GE finansmanı için özel bir program geliştirme, taşınırların teminat olarak kullanılmasını engelleyen düzenlemeleri kaldırma gibi pek çok madde yer alıyor. Milyonlarca yoksul işçi kredi kartı borcu, kira borcu, ödenmeyen faturalar ile boğuşurken, devlet sermayenin önünü daha da açıp sınırsızca büyümesini sağlamaya çalışıyor, elini işçilerin cebinden, kursağından çekmiyor.
Hükümet, paketin maliyetinin sadece 7,5 milyar lira olduğunu ve bunun bütçeye hiçbir olumsuz etkisinin olmayacağını öne sürüyor. Devlet bütçesi zaten esas olarak işçilerden, emekçilerden kesilen vergilerle oluşturuluyor. Paketin tüm maliyetinin karşılanacağı SGK fonları da işçilerin ücretlerinden kesilen paralarla oluşturuluyor. Dolayısıyla paketin yükü yine işçilerin sırtına biniyor. Davutoğlu ve AKP hükümeti tüm sermaye partilerinin yaptığı gibi işçinin parasını patronlar sınıfına aktarıyor. İşçiler hak talep ettiğinde SGK’nın tam bir “kara delik” olduğu, kaynakları tükettiği, tasarruflu olmak gerektiği iddia ediliyor. İşçi ve emekli ücretlerinden kesinti yapmak için türlü bahaneler ileri sürülüyor. Aynı hükümet bu fonları patronlar sınıfından esirgemiyor, onların talepleri doğrultusunda yönetmekten ve bölüştürmekten kaçınmıyor. Açıktır ki yeni teşvik paketi ile yaklaşan krizin faturası bir kez daha işçilere kesiliyor.
link: Ezgi Şanlı, İşçiye Kara Delik, Patronlara Cömertlik, 26 Nisan 2015, https://marksist.net/node/4157
AKP Safsatacılıkta Sınır Tanımıyor
İran’la Batı Arasındaki Nükleer Görüşmeler