Seçimler bitti. Şimdi her yerde sonuçları konuşulmaya başlandı. Seçimleri kim kazandı, kim kaybetti, seçim sonuçları hayatımızı ne ölçüde değiştirecek? Benzeri sorular işyerlerinde, okullarda, sokakta, evde, medyada, sendikalarda, derneklerde sıkça sorulmaya ve cevap aranmaya başlandı.
3 Kasım genel seçimlerinde olduğu gibi son yerel seçimde de kazanan taraf burjuvazi olmuştur. Burjuvazi işçi ve emekçileri, medyasıyla, yasalarıyla, anketleriyle, mitingleriyle ve partileriyle seçimlere hazırlamış ve sonuçta kazanan o olmuştur. Seçimler sonucunda burjuva diktatörlük yerel yönetimlerde kadrolarını yenilemiş oldu. Toplumun çoğunluğu nezdinde güven ve umut tazeledi.
Türkiye’de burjuva sisteminin son dört yıldır yoğunlaşan ekonomik ve siyasi krizi, Arjantin, Bolivya gibi ülkelerde yaşanan “sosyal patlamalar” düzeyine ulaşamadı. Sermaye düzeni böylece girdiği yerel seçimlerden yüksek bir güven oyuyla çıktı. Seçimlerle kendine güveni artan burjuvazi daha da saldırganlaşacak. Dış politikada, Büyük Ortadoğu Projesiyle, Ortadoğu pazarının paylaşımı için savaşlarda aktif görevler almaktan çekinmeyecek. İç politikada ise işçi ve emekçi sınıflara karşı saldırı yasalarını gönül rahatlığıyla çıkarabilecek. Zamlar, vergiler, sosyal hak gaspları, sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma gibi politikalarla yoksulluğu ve sefaleti kat be kat artırarak hızlandıracak.
Burjuvazinin seçimler sonrasında telaşlandığı bir konu muhalefet partisinin güçsüzlüğü oldu. Hızla sol görünümlü bir muhalif parti arayışı içine girdiler. Bu amaçla başta CHP olmak üzere çeşitli partileri yeniden organize etmeye girişiyorlar. Burjuvazinin sağı da solu da işçi sınıfının baş düşmanıdır. Burjuvazinin korkusu, iktidardaki partinin bir süre sonra yıpranmaya başlaması karşısında, işçi ve emekçilerin tepkilerini düzen içinde tutabilecek sol bir partinin zaman yitirilmeksizin oluşturulması ve yedekte tutulmasıdır.
Seçimleri kaybeden tarafsa işçi sınıfı olmuştur. Burjuvazinin yönetim şekli işçiler için demokrasi değil diktatörlüktür. Burjuva düzen, işçilerin partisinin örgütlenmesi önünde her türlü zorluğu çıkarmaktan geri durmaz, işçi sınıfının adaylarına engellemek için elinden geleni ardına koymaz, gazetelerine, dergilerine, kitaplarına yasaklar koymaktan çekinmez. Burjuvazi her adımda bu ve benzeri zorlukları çıkartmaya devam edecektir.
İşçi sınıfı, parlamento kürsüsünü işçiler lehine kullanacak, burjuva parlamenterlerin ikiyüzlü politikalarını teşhir edecek, gizli savaş pazarlıklarını deşifre edecek, onu hiçbir mücadelesinde yalnız bırakmayacak bir partisi olmadan seçimlere gitti. İşçi sınıfı, onu acil politik talepleri etrafında birleştirecek, örgütleyecek ve bilinçlendirerek mücadeleye katacak bir partisi olmadan seçimlere gitti. İşçi sınıfı, onu milliyetçilik, şovenizm başta olmak üzere burjuva ideolojisinin her türden zehirli etkisinden kurtaracak, Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkını tanıyan, haksız savaşlara hiçbir şekilde destek vermeyen bir partisi olmadan seçimlere gitti. Oysa işçi sınıfının devrimci partisi olmadan, burjuvaziye karşı girdiği mücadeleden galip çıkması imkânsızdır.
Burjuvaziye verdiğimiz her oy, şimdi bizlere zam, işsizlik, kriz, savaş ve baskı olarak geri dönecek. Şimdi bilinçli her işçiye düşen görev burjuva sistemine, sömürüye, krizlere ve haksız savaşlara karşı gerçek mücadeleye, sınıf mücadelesine katılmaktan geçiyor. Şimdi bilinçli her işçinin kazanılmış haklarını korumak ve geliştirmek için örgütlenmesi gerekiyor. Şimdi bilinçli her işçinin yegâne çözüm yolu olan Marksizme yönelmesi, öğrenmesi, öğretmesi gerekiyor. Şimdi bilinçli her işçinin yegâne çözüm yolu olan dünya işçilerin birliği için mücadele etmesi gerekiyor. Şimdi bilinçli her işçinin, burjuvazinin ücretli kölelik düzenini yıkmak için örgütlü mücadeleye atılması gerekiyor.
Burjuva düzeninin tek alternatifi işçi sınıfının iktidarıdır. İşçi sınıfı içinde yaşadığımız sermaye düzenini yıkabilecek tek sınıftır. Paris Komünüyle işçi iktidarının nasıl bir iktidar olacağını tüm dünyaya gösterenler, Rusya’da Ekim Devrimiyle bu iktidarı hayata geçirenler işçilerdi. Yakın tarihimizde, işçi sınıfının azılı düşmanlarından Özal’ın partisini deviren Zonguldak maden işçilerinin eylemleri olmuştu. Son genel seçimlerde 30 yıllık partileri yok eden de yine işçilerdi. Ve buna hazır olduklarında tüm dünyada kapitalizmi son tuğlasına kadar yıkacak olanlar da yine o işçiler olacak!
link: Kartal'dan bir MT okuru, Seçimleri kim kazandı, 2 Nisan 2004, https://marksist.net/node/197
Bana Gelmez Deme, Sıra Hepimizde!
ŞİLİ: 1973 Yenilgisinin Dersleri