Ezilen ve sömürülenler mücadele etmeye adım attığında, yönetenler sopayı sallayarak geri adım atmalarını isterler. Hakları olanı istemek suçmuş gibi cezalandırılırlar. Var olanla, verilenle yetinmeleri istenir. Daha fazlasını istemek nankörlük olarak suçlanıp, damgalanır.
Kürtler, sosyalistler, demokratlar HDP’nin seçimlerde yüzde 10 barajını yıkmasını sağladıklarında AKP hükümeti karşı saldırıya geçmeye başladı. Ülkeyi 90’lı yıllara geri döndürmekle tehdit etmeye başladı. 90’lı yıllar Kürt halkı üzerinde baskıların, olağanüstü hallerin, sıkıyönetimin, gözaltında kayıpların, işkencelerin ayyuka çıktığı yıllardı. Köylerin yakılıp yıkıldığı, çocuk ve kadınların bile işkencelerden geçirildiği, gıda ambargosunun uygulandığı yıllardı. Kısacası bu yıllar Kürtlerin hafızasında faşist uygulamaların, askeri şiddetin sıradanlaştığı yıllardı. 90’lı yıllara dönmek özellikle Kürt halkının belleğinde son derece kötü anıları çağrıştırmaktadır.
Biz işçi ve emekçiler, kardeş halklar, Türkiye tarihinde egemenlerin savaş politikalarının nelere yol açtığının bilincindeyiz. Türkiye’yi bugün yönetenlerin ataları olanlar, iktidarları yaşasın diye emekçi halka nice acılar yaşattı. 1914’lere dönmek istemiyoruz. Bu yılların tüm vebali yine iktidar ve sermaye sahiplerinindir. Osmanlı’nın savaşa girmesi halkların birbirini dört bir cephede boğazlaması anlamına geliyordu. Aç, perişan, sefil haldeki askerler cephelere sürüldü. Neticede savaş nice ölü, acı ve gözyaşı anlamına geldi. Savaşta asıl kaybeden yoksul emekçi halklar oldu.
İkinci Dünya Savaşı yıllarında yaşananları da biliyoruz. O yıllarda Türkiye’de açlık, yoksulluk başını almış gitmişti. Halk ekmek karnesiyle yaşamaya çalışıyordu. Hak ve özgürlük talep etmek yasaklanmıştı. Zorunlu çalışma uygulamaları, düşük ücretler, karaborsa ve vurgunculuk, işçilerin, emekçilerin yaşamını çekilmez hale getirmişti.
İşçiler, emekçiler, ezilen halklar olarak geçmişte yaşadığımız felâketleri yeniden yaşamak istemiyoruz. Kardeşlerimize kurşun sıkmak istemiyoruz. Devletin ve hükümetin yalanlarıyla haksız savaşlara katılmak, canımızdan olmak istemiyoruz. Kardeş Kürt halkının başına gelmedik kalmadı. 90’lı yıllarda ağlayanlar Kürt ve Türk halkının yoksul, işçi ve emekçi anneleri oldu.
Yüzyıllık tarihimizde üç kritik kırılma noktasında egemenler ülke insanlarını kendi çıkarları için katletmekten çekinmedi. Vatan, millet uğruna dedikleri hep yalan çıktı. Kendi iktidarlarını korumaktı tek dertleri. Yüz yıl sonra Kürtler, Türkler, işçiler ve emekçiler olarak bizler aynı oyunlara düşmeyeceğiz. Dostu ve düşmanı çok iyi tanıyoruz. Fabrikada nasıl aynı koşullarda çalışıyorsak, işçi mahallelerinde nasıl aynı hayat şartlarında yaşıyorsak birbirimizden farkımızın olmadığını da artık çok iyi biliyoruz. Aramıza nifak sokanlar mal, mülk, iktidar peşinde koşanlardır. Onlara karşı birleşerek, örgütlenerek, mücadele ederek bu oyunlara son vereceğiz. Bizler geri dönmeyecek, ileriye doğru yol alacağız. Eşitlik, kardeşlik ve özgürlük için, sömürüsüz bir hayat kurmak için!
link: Sarıgazi’den bir otomotiv işçisi, Geriye Dönmeyeceğiz!, 14 Eylül 2015, https://marksist.net/node/4450
Kapitalizm Kan Bataklığıdır!
Şahruk Zamani İran Zindanlarında Katledildi