Alevi inancını hedef göstererek nefret saçan faşist rejim, önemli bir muhalefet gücünü temsil eden Alevileri kontrol altına almak ve biat ettirmek istiyor. Bunu yaparken, bir yandan da son derece ikiyüzlü bir biçimde Alevi dostu gibi görünmeye, onların taleplerini karşılarmış pozları kesmeye çalışıyor. Hele de seçim öncesi dönemlerde bu tutum çok daha bariz bir hal alıyor.
Bilindiği gibi Erdoğan Ekim ayında “Alevi vatandaşlarımıza müjde” adı altında aslında bir kayyum planı açıklamış ve bunu “ülkemizin demokratikleşme reformlarının en önemlilerinden biri” diye lanse etmişti. Bu plan Kasım ayında Meclis Genel Kuruluna getirilen bir torba yasayla yasalaştı ve Alevilik bir inanç değil de kültürel bir mirasmış gibi adeta yok sayılarak, inkâr edilerek, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde “Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevleri Başkanlığı” kurulması kararı alındı. Ayrıca Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkan ve Başkan Yardımcıları Cumhurbaşkanı Kararı ile atanacak kamu görevlileri haline getirildi.
AKP iktidarı bugün yasal düzenleme haline getirdiği bu boyun eğdirme adımlarını geçmişte “açılım” adı altında pazarlamıştı. 2013 tarihli bir yazımızda bu durumu şöyle değerlendirmiştik: “Cemevlerine malî destek paketi hazırlanması, Alevi dedelerinin malî giderlerinin karşılanması ve ekonomik durumlarının düzeltilmesine yönelik önlemler alınması, belediyelerin cemevleri için ücretsiz arsa tahsis etmesi gibi öneriler, Aleviliği maddi olarak devlete yaslanır duruma düşürmeyi amaçlıyor. Bu tutum, inançlar dâhil her şeyin parayla satın alınabileceğine inanan katıksız kapitalist zihniyetin yansımasıdır. Alevi kurumlarının, ibadethanelerinin ve din adamlarının maddi olarak kapitalist devlete bağımlı hale getirilmesi, Alevi inancının kapitalist esaret altına alınmasını ve kullanılmaya uygun hale getirilmesini hedefliyor. İnanç özgürlüğünün güvence altına alınmasını, devletin ayrımcılık yapmamasını talep eden Alevilere ve din adamlarına hükümetin «size de para verelim» demesi açıkça hakarettir.”[*]
Nitekim bütün bu yaşananlara karşı Alevi kurumları geçmişten bu yana çeşitli şekillerde itirazlarını dile getirirlerken, 25 Aralıkta İstanbul’da toplanan Alevi Kurultayına da demokratik taleplerin yanı sıra bu itirazlar damgasını vurdu. Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Dernekleri Federasyonu, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, Alevi Kültür Dernekleri, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve Demokratik Alevi Dernekleri tarafından düzenlenen “Laik ve Demokratik Türkiye İçin Büyük Alevi Kurultayı”, Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen binlerce yurttaşın, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirildi.
Alevi-Bektaşi derneklerinden temsilciler, siyasi iktidarın Alevilik inancını yok sayan, baskıcı siyasi tavrını eleştiren, Alevilerin sorunlarını, beklenti ve taleplerini içeren konuşmalar yaptılar. Konuşmalarda Türkiye’nin içinde olduğu ekonomik ve siyasi ortamın halklara çıkardığı ağır faturaya, siyasi iktidarın faturayı iyiden iyiye kabartan baskıcı, ayrımcı politikalarına öfke; demokrasi ve laiklik talebinde ısrar, barış, kardeşlik ve huzura özlem vardı.
Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Mustafa Aslan konuşmasında, kongrenin amacını ve siyasi iktidarın saldırılarını dile getirirken, son süreçte yapılanları da özetledi: “Bugün kimliğimize, haklarımıza sahip çıkmak için, bizi inkâr edenlere inat buradayız. Bizi görmezlikten gelenlere karşı buradayız. Biriz, birlikteyiz. Bir süredir Alevilikle ilgili yoğun bir gündemi var iktidarın. Yaz aylarında sanki Aleviler bu ülkenin güvenlik sorunuymuş gibi İçişleri Bakanlığı öncülüğünde Türkiye’de Alevi köylerini, muhtarlarını, derneklerini ziyaret ettiler. Alevilerin gerçek taleplerinin altını boşaltmak için, sulandırmak için, onca yıldır Alevilerin verdiği mücadeleyi görmemezlikten gelenler, inkâr edenler, kör, sağır olanlar, sanki Aleviler güvenlik sorunuymuş gibi İçişleri Bakanlığı öncülüğünde bir heyetle Alevilerin sorunlarını çözmeye soyundular. Ve sadece İçişleri Bakanlığının görevlileri değil (…) kaymakamlar ve valiler devletin görevlisi olması gerekirken iktidarın görevlisi gibi köy muhtarlarına, Alevilere gözdağı vermek için ayaklarına çağırdılar. Alevilerin eşit yurttaşlık talebinin altını boşaltmak için Alevi köylerine yaptıkları asfalt, döşedikleri taş, çatı, onarım, bakım sanki Alevilere lütufmuş gibi bir algı yarattılar. Nitekim Ekim ayında Cumhurbaşkanı şah Kulu dergâhında cemevleri ve inancımızla ilgili adımlar atacağını söyledi. Ne var ki bir inancın temsilcileriyle görüşmekten kaçarak kendi yandaşlarıyla, kendine yakın buldukları günün Hınzır paşalarıyla bir fotoğraf vererek Alevilere demokratik bir açılım getirdim dedi. Biz Aleviler laik demokratik Türkiye, eşit yurttaşlık, devletin tüm inançlara, tüm dinlere karşı arasına mesafe koyması, devletin seküler bir yaşam tercih etmesi dedikçe iktidar inadına tekçi, inkârcı bir anlayışla, sanki bir Diyanet yetmiyormuş gibi bir Alevi Diyaneti yapılandırmasına soyundu. Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı bir daireyle Alevileri kontrol altına almak isteyen iktidar, torba yasalarla, Cumhurbaşkanı kararnamesiyle Alevilerin inancını, ibadetini, ibadethanesini yok sayan anlayışla sanki Aleviler bu ülkede sadece ve sadece folklorik bir yapı, ibadethanesi olan cemevleri de sanki turistik bir mekânmış gibi Kültür ve Turizm Bakanlığına bağladı. Biz buradan iktidara sesleniyoruz; bizi görmeyen, duymayan, sağır, kör olan iktidar şunu bilsin ki Alevilerin bu ülkede laik ve demokratik bir Türkiye’den başka bir şiarı yok. Aleviler eşit yurttaşlık diyor. Aleviler laiklik, demokrasi diyor.”
Alevi Dernekler Federasyonu Genel Başkanı Celal Fırat, Alevi inancına geçmişten bugüne yapılan saldırıları hatırlatarak “Bugün burada büyük bir buluşma yapabiliyorsak, cemevlerimizi açıp yol erkânımızı yürütebiliyorsak, kurumlarımız varsa, haklarımız için sesimiz çıkıyorsa, kimsenin bahşettikleriyle değil elimizin tırnaklarımızın hakkıyla kazandıklarımızdır. Her kurumumuzu emeğimizle, lokmalarımızla yarattık. Bin yıla aşkın süredir tüm saldırılara rağmen ayakta kalabilmişsek ocaklarımızın sayesindedir. Bundan sonrada bu azimle hep beraber mücadele edeceğiz” dedi. Siyasi iktidarın kendi çıkarına uygun bir Alevilik yaratmaya çalıştığını, yola getiremediklerini sapkınlıkla suçladığını, iftiraya uğrattığını, İslam içi İslam dışı, Alili, Alisiz tartışmalarıyla Alevileri birbirlerine düşürüp tek tek asimile etmeye çalıştığını belirtti.
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu adına Eşit Genel Başkanlar Hüseyin Mat ve Nevin Kamilağaoğlu da birer konuşma yaptılar. Türkiye’deki Alevi nüfusunun Avrupa’daki 4 ülke nüfusundan daha fazla olduğuna vurgu yapan Kamilağaoğlu, Türkiye’deki Alevilerin gözükmediğini belirtti. “Türkiye’deki Alevilerin varlığı konuşulmuyor, varlığı dikkate alınmıyor. Bugün bu görünmezliğe, hiçe saymaya, yok saymaya karşı bir direnç, varlık sergiliyoruz. Tarih boyunca varız, vardık ve var olacağız” dedi.
Hüseyin Mat, Maraş katliamının yıldönümü olduğunu hatırlatarak, Paris’te Ahmet Kaya Kültür Merkezine yapılan silahlı saldırı ve bu saldırının acısını yaşarken Almanya Duisburg’da cemevinin kapısına çarpı işareti atılarak yapılan saldırıyı hatırlattı. “Irkçılık nereden gelirse bin defa lanetliyoruz” diyen Mat, Alevilerin yurtdışında verdikleri mücadelelere de değindi. İki yıl önce başlatılan mücadele sonucu Alevilerin Almanya’da kamu tüzel kişilik statüsü elde ederek Almanya vatandaşlarıyla aynı haklara sahip olduklarını söyledi. Avrupa’da 30 yıllık mücadelenin sonucunda elde edilen bu hakka rağmen Türkiye’de Alevilerin hâlâ inkâr edildiğini belirterek tepkisini dile getirdi. Avrupa devletlerinin bu hakları Anayasalarında eşit yurttaşlık, din ve vicdan özgürlüğü, kişi hak ve özgürlüğü yazıldığı için vermek zorunda kaldıklarını vurguladı. Türkiye’de de Anayasa’da bu hakların yer aldığını ama Türkiye’de resmi devlet ideolojisinin kodlarında herkesi Türkleştirme ve Müslümanlaştırma anlayışının olduğunu ve bu anlayışı yıkmak için bir araya geldiklerini söyledi. “Bu ülkede Aleviler, Türkler, Kürtler, Ezidiler, LGBTİ’ler, kadınlar, çocuklar özgürce yaşamalı, bunun için bugün burada, Yenikapı’dayız” dedi.
Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez, Alevi kurumlarının pek çok kere siyasi iktidara Alevilerin taleplerini ilettiklerini, siyasi iktidarın bu talepleri dikkate almadığını, kendi ideolojik ve siyasi çıkarları doğrultusunda uygulamalarla Alevilere adeta hakaret ettiğini dile getirdi. Siyasi iktidarın “bize oy vermezseniz size hizmet getirmeyiz” diyerek Alevi köylerine zulmettiğini söyledi. “Biz Aleviler, Alevilerin dostları, bu ülkeye demokrasiyi, laikliği, eşitliği, hak ve adaleti getirmek için hep birlikte barışçıl bir şekilde mücadele etmek zorundayız” dedi.
Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı İsmet Kurt konuşmasında Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle cemevlerinin Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlanmasına değindi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecinde Alevi, Kürt, Türk tüm halkların bir arada mücadele ettiğini ama kurulan devlete tek din, tek mezhep anlayışının hâkim olduğunu belirtti. Sorunun sadece Alevilerin değil, Türklerin, Kürtlerin, bu coğrafyada yaşayan tüm halkların sorunu olduğunu söyledi.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Cuma Erçe, Maraş katliamının yıldönümüne ve anma yasaklarına da değinerek şunları söyledi: “Maraş katliamını tezgâhlayanlar bugünkü siyasi atmosferin, gericiliğin, ırkçılığın yol taşlarını döşemişlerdi. O nedenle Maraş hâlâ bir kara kutu olarak ortada duruyor. O nedenle Maraş’a gitmemiz, canlarımızı anmamız yasaklanıyor. Çünkü Maraş’ın gerçek yüzünün gün yüzüne çıkarılmasından korkuyorlar. Çünkü tarihle yüzleşmekten korkuyorlar. Tarihle yüzleşirlerse bugünkü ceberut yapı gün yüzüne çıkacak. Bugünkü AKP iktidarının, MHP ortaklığının bugünlere nasıl geldiği, 12 Eylül askeri faşist cuntasının nasıl hazırlandığı, 24 Ocak ekonomik kararlarının nasıl ve nerelerde alındığı gerçeğiyle yüzleşeceğiz. Bundan elbette ki korkuyorlar. Bugün halkların yaşadığı derin yoksulluğun, işsizliğin nedenlerini görecek bu halk, nerelerde planlandığını anlayacak. Ondan dolayı korkuyorlar.” Gerçek, 19 Aralık Cezaevi ve Roboski katliamlarının da yıldönümü olduğunu hatırlatarak bu katliamların hesabının sorulacağını söyledi.
Demokratik Alevi Dernekleri adına Eş Genel başkanlar Kadriye Doğan ve Musa Kulu birer konuşma yaptı. Kadriye Doğan, “Bizler onurlu, dimdik, boyun eğmeden, eğilip bükülmeden Alevi olarak yaşamak istiyoruz. Aleviliği başkalarının bize tanımladığı gibi değil bildiğimiz gibi yaşamak istiyoruz. Kimse bize istediği Aleviliği dayatamaz” dedi.
Yapılan konuşmalar sonrasında Alevi toplumunun temel demokratik talepleri şu maddelerde dile getrildi:
- Cemevlerinin ibadethane statüsünün kabul edilerek bu statünün gerektirdiği tüm hakların tanınması, el konulmuş dergâhlarımızın ve mekanlarımızın geri iade edilmesi ve aleyhimize düzenlenmiş olan yasal düzenlemelerin geri çekilmesi
- Toplumun tüm kesimlerine bir deli gömleği gibi giydirilen zorunlu din derslerinin zorunlu olmaktan çıkarılması, toplumun tümüyle çağın gerisine savrulmasına neden olan eğitimin dinselleştirilmesinden vazgeçilmesi
- Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, toplumun tümünü domine etmeye yönelik girişimlerden bir an önce elini çekerek temel siyasal sorunlarımız konusunda bir referans mercii olmaktan uzaklaştırılması ve nihayet tasfiyesine dönük adımların atılmaya başlanması
- Gerek kamu kaynaklarının ve gerekse kamu kadrolarının liyakat, adalet ve eşitlik ilkelerine göre dağılımının sağlanması, başta Aleviler olmak üzere ötekileştirilen tüm kesimler aleyhine sürdürülen negatif ayrımcılığa derhal son verilmesi
- Madımak’ın utanç müzesi yapılması
- Alevilere karşı işlenen nefret suçlarının açığa çıkarılması ve bu gibi nefret suçlarının önüne geçilmesi için gerekli hukuki tedbirlerin alınması
- Alevilere karşı yapılmış olan kıyım, katliam ve asimilasyon uygulamalarıyla yüzleşilmesi
- Kutsal mekânlarımıza ve coğrafyamıza yönelik yağma, talan ve el koyma girişimlerine son verilmesi
- Alevi yerleşim yerlerinin isimlerinin değiştirilmesinden vazgeçilmesi ve değiştirilen yerlerin isimlerinin iade edilmesi
- Alevi inancında özel yeri olan günlerin resmi tatil ilan edilmesi
- Kamusal yayıncılığın ayrımcılıktan arındırılması
- Eşit yurttaşlığı da içeren yeni bir Anayasanın yapılması
Alevilerin bu talepleri son derece haklı ve meşru taleplerdir. Bunların gerçekleşmesi ise, burjuva iktidarların lütuflarıyla değil, demokrasi güçlerinin ve emek cephesinin ortak mücadelesiyle mümkündür.
[*] Zehra Aras, Rejimin Aleviliği Kullanma Açılımı, 1 Ağustos 2013, marksist.net/node/3308
link: Marksist Tutum, “Laik ve Demokratik Türkiye İçin Büyük Alevi Kurultayı”, 29 Aralık 2022, https://marksist.net/node/7822
Bir Uyansam
Katar’dan Mersin’e İsraf Her Yerde!