Euronews Türkçe sitesi Afganistan’da kız çocuklarının satıldığına dair bir haber yayınladı. Haberde “6 yaşında 3500 dolara, bir buçuk yaşındaki kardeşi Şükriye 2800 dolara satıldı. Afganistan’da açlığın pençesinde kalan aileler kız çocuklarını satıyor. Çocuklar kendilerinden kat kat büyük tanımadıkları erkeklere veya tanımadıkları ailelere gitmek zorunda kalıyor” deniliyordu. Haberin videosunda kız çocuklarının babaları çocuklarını neden sattıklarını; “kızlarımı sattım. Çünkü bu kampta sefalet ve açlık çekiyoruz” diyerek anlatıyorlar. Videonun devamında ise küçücük kız çocuklarının kameralara gülümseyen çocuk bakışları yansıyor.
Afganistan’daki bu vahşeti dünyanın efendileri görmüyorlar mı? Elbette görüyorlar, biliyorlar. ABD, Avrupa ve tümü görüyor ve biliyor. Afganistan’ın yoksul halkına onyıllardır savaş cehennemini yaşatıyorlar. Fakat bugün açılığın pençesinde kıvranan yoksul Afgan halkının kız çocuklarını satmak zorunda kalması sefaletin ne denli derinleştiğini gösteriyor. Bu sefalet Afganistan’da, Taliban’ın iktidarda olduğu günlerde yaşanıyor. İktidar koltuğuna oturan Taliban önde gelenleri çarpışan arabalarla poz verip eğlenirken, halk açlıktan kurtulma umuduyla kız çocuklarını satıyor. Ve her şey sözde Müslümanların temsilcisi Suudi Arabistan’ın, “Taliban ile inanç noktasında farklı değiliz” diyen Erdoğan’ın ve tüm diğer sefa süren zengin Müslümanların gözlerinin önünde gerçekleşiyor. Dünyanın tepesindeki egemen efendilerin, hangi dine mensup olurlarsa olsunlar, yoksulların dini inançlarını istismar ederek kendi düzenlerini sürdürmek için her türlü pisliğe bulaştıklarını her gün görüyoruz. Afganistan’da kız çocuklarının satılması haberine, IŞİD canilerinin Ezidi kız çocuklarını internet üzerinden satışa çıkardığını da eklemek gerekir.
Bu kız çocukları ergenliğe gelmiş kızlar bile değil. 1 yaşında, 2 yaşında, 3-5 yaşında kız çocukları. Bu kız çocuklarını yaşına göre 500 dolara, 1000 dolara satın alanlar evlatlık olarak almıyorlar. Bu rezillik bugünlerde tüm dünyanın gözleri önünde yaşanıyor. Bu yaşananlar bir film değil. Bir babanın kız çocuğunu ailesinin karnını doyurmak için para karşılığında satmak zorunda kalmasını bir düşünelim… Ve kendimize tek bir soru soralım: bir baba kız çocuğunu satmak zorunda kalıyorsa, bunun suçlusu kimlerdir? Afgan kız çocukların satıldığını görüp duyan bir işçi-emekçi olarak birkaç saniyeliğine o kızların kendi kızlarımız olduğunu düşündüğümüzde ne hissederiz? Bu zalim sömürü düzenine karşı isyan etmiyorsak, durup kendimize bakıp sormalıyız.
Her konuda olduğu gibi bu konuda da meseleye işçi sınıfının penceresinden bakmak gerekiyor. Yoksa kimilerinin yaptığı gibi “işte geri kafalı, vicdansız Afgan ailelerin canavarlığı” der işin içinden çıkarız, sonra da hepsini unuturuz. Bu ailelerin kendi öz evlatlarını satmasına neden olan koşulları ve bu koşulları yaratanları, o kız çocuklarını satın alanları sorgulamayı düşünmeyiz bile. Çok duyduğumuz bir söz var: Bu düzenin çivisi çıkmış. Bu söz ezenlerin ve ezilenlerin olduğu tüm toplumlarda söylenmiştir. Fakat bu her yanından pislik akan kapitalizmde dibin dibinin olmadığını her seferinde tekrar görüyoruz. Sömürücülerin insanlığa yaşattığı acı ve dramlara her an, her dakika, her saat, her gün yenileri ekleniyor. Afganistan’da açlıkla boğuşan insanların kız çocuklarını satmaları da bunlardan biridir. Bugün Afgan halkının küçücük kız çocuklarına yaşatılan acıları görüp insanlık adına üzülüp tepki vermeyenlerin insanlığından şüphe etmeliyiz. Fakat sadece üzülüp “bunları yaşatanların Allah belasını versin” deyip geçemeyiz. İnsanlığa bunları yaşatanlara karşı nefret ve kinimiz örgütlü mücadele içinde birleşmelidir. Kapitalist düzen insanlığa bu barbarlığı yaşatıyor. Bu barbarlığa karşı dünyanın tüm işçileri, emekçileri birleşmek zorunda!
link: İzmir’den MT okuru bir işçi, Kız Çocuklarının Satılması Barbarlık Değilse Nedir?, 19 Kasım 2021, https://marksist.net/node/7509
Asar-ı Atika Müzesi
Çocuk Hakları Günü ve Çocuk İşçiler