Adalardan oluşan bir ülke olan Maldivler, küresel ısınma nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Deniz seviyesinden en yüksek noktası 2,3 metre olan Maldivler’de, kutuplardaki buzulların erimesiyle birlikte su yükseliyor. Sonuç olarak adalar sular altında kalmaya doğru gidiyor. Küresel ısınmanın etkisiyle dünyanın doğal harikalarından biri olan Victoria Şelaleleri kurudu, Afrika ülkelerinde su sıkıntısı iyice arttı. Kanada gibi kuzey ülkelerinde sıcaklıklar rekor seviyelere ulaştı. Aşırı sıcaklar nedeniyle ABD’de Kaliforniya gibi eyaletlerde ormanlar yanıyor. Türkiye çölleşiyor…
Kapitalist sistem sadece emek sömürüsü ile insanlığa zulüm etmiyor; doğayı ve tüm canlılığı yok etme pahasına sermayeyi büyütmeye devam ediyor. Yenilenebilir enerji kaynakları yerine fosil yakıt kullanımının yaygınlığı sera gazı salımını arttırıyor. Yüz binlerce yıllık insanlık tarihinin son 300 yıllık dönemine baktığımızda küresel ısınmanın etkilerinin inanılmaz bir ivme ile artmaya devam ettiğini görüyoruz. 1850 yılında yapılan ölçümlerle kıyaslandığında bugün atmosferdeki karbondioksit oranı %31, metan gazı %151 artış göstermiş durumdadır. Bu gazların artışı sera etkisi yaratıyor, güneş ışınları atmosferde daha fazla hapsoluyor, bu durum da yeryüzünün daha sıcak olmasına neden oluyor. Ayrıca buzulların erimesine yol açıyor ve ekolojik dengeyi altüst ediyor. Aynı zamanda gece-gündüz arasındaki sıcaklık farkını arttırıyor, yaz-kış sıcaklıklarının birbirine yaklaşmasına, deniz suyu sıcaklığının artmasına neden oluyor.
2015 yılında Birleşmiş Milletlere bağlı Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından yayınlanan “Küresel Isınma 1,5 ℃” raporu 40 ülkeden 91 bilim insanı tarafından, 6 bin araştırmanın incelenmesi sonucu yazılmıştı. Bu raporda, artık geri dönüşü olmayan bir yola girildiğine, sanayi öncesi döneme kıyasla küresel ısınmanın 1,5 ℃'lik bir artışla sınırlandırılması gerektiğine vurgu yapılıyordu. Eğer gerekli önlemler alınmazsa dünyanın birçok yerinde canlı yaşamının son bulacağına dikkat çekiliyordu. O günlerden bugüne 6 yılı geride bırakmış bulunuyoruz. Fakat kapitalistler kâr uğruna doğayı talan etmeye hiç durmadan devam ediyorlar.
Küresel ısınmanın önüne nasıl geçilebileceği, geriye alınamasa bile nasıl durdurulabileceği bir sır değildir. Pandemi süreci de bize bir kez daha bunu hatırlatmıştır. Kısa bir süre için bile olsa trafikteki araçların ve sanayi üretiminin azalmasıyla, sera gazı emisyonları azalmış, hava kalitesi nispeten artmıştır. Küresel ısınmaya karşı bireysel önlemlerden bahseden açıklamalar gerçekliği yansıtmıyor. Küresel ısınma kapitalizmin, kapitalist üretim mantığının bir sonucudur. Dünyamızı bu denli kirletip yaşamı bu denli tehdit eden kapitalist sistemin ta kendisidir. Bu yüzden onlarca bilim insanını çalıştırıp binlerce sayfa raporlar hazırlatsalar da bu işin sistem içi bir çözümü yoktur. Dünya üzerindeki cennet diye nitelenen Maldivler’in yok olmasına sebep olan da, küresel ısınmanın etkisiyle binlerce canlının soyunun tükenme noktasına gelmesinin sebebi de kapitalist kâr düzenidir. Bu düzen yıkılmadıkça havada, karada ve denizde canlılar huzur bulamayacak ve özgür bir dünyaya kavuşamayacaklardır.
link: Gebze’den bir metal işçisi, Mücadele Et, Yeryüzünü Kurtar, 20 Temmuz 2021, https://marksist.net/node/7410
Boğaziçi Direnişi: Kayyum Rektör Gitti, Mücadele Sürüyor
Türkiye’de Genç İstihdam Raporu Açıklandı