Ateş yakar, yağmur ıslatır, kapitalizm çürütür. Kapitalizmin insanlık dışı bir sistem olduğu artık tüm çıplaklığıyla ortadadır. İngiliz yardım kuruluşu Oxfam, Forbes dergisi, Uluslararası Çalışma Örgütü ILO, Edelman Trust Barometer gibi çeşitli burjuva kuruluşların yakın zamanda yayınladıkları raporlar bu gerçekliği bir kez daha gözler önüne serdi. Her yıl yayınlanan bu raporlarlarda, bir avuç sermayedarın tüm zenginliklere el koyduğu, büyük servetler küçük bir azınlığın elinde birikirken, toplumun büyük çoğunluğunu oluşturan işçi ve emekçilerin payının gitgide daha da azaldığı söyleniyor.
Hâl böyle olunca burjuvazinin yerli ve yabancı temsilcilerinden ilgi çekici açıklamalar gelmeye devam ediyor. “Yerli ve milli” burjuvazinin güzide temsilcilerinden, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, geçtiğimiz günlerde Ege Genç İş İnsanları Derneği tarafından düzenlenen bir toplantıda şöyle dedi: “Dünya için ikinci büyük mesele gelir eşitsizliği. En üst serveti olanların (bunlar yüzde 1’i oluşturuyor) serveti artıyor, dünya nüfusunun yüzde 99’unun ise aşağı doğru gidiyor. Dünyanın geleceği açısından büyük risk. Popülizm, ırkçılık, ufak meselelerin öne çıkmasının altında bunlar var. Yüzde 1 çok memnun, yüzde 99 gittikçe fakirleşiyor. Kapitalizmin kendini sorgulaması, yeniden yazılması lazım. Yüzde 1’in mutluluğu, yüzde 99’unun mutsuzluğu üzerine kesinlikle oturamaz. Daha adil bir sisteme ihtiyacı var dünyanın. Kapitalizmin kendini gözden geçirmesi lazım.”
Hisarcıklıoğlu’nun bu sözleri iyi niyetle, insancıl temelde söylediğini düşünmek mümkün değil. Kapitalizmin bu hilebaz burjuvaları laflarını öyle bir söylüyorlar ki böylesi konularda deneyimsiz olanların “demek ki hepsi aynı değil, sistem kötü değil, insanlar kötü, bak Hisarcıklıoğlu da kapitalizmin düzelmesi gerektiğini söylüyor” diyebilir. Kulağa hoş gelen, allanıp pullanmış bu cümlelerin arkasında nasıl açgözlü kapitalistler olduklarını saklama isteği var. İşçi sınıfının haklarını daha fazla talan etmek için yaptıkları planları, hükümetle kurdukları işbirliğini saklama çabası var. Böyle konuşurken, aslında kendi sermayelerinin daha fazla büyümesini istiyorlar.
“Hafızayı beşer nisyan ile maluldür” derler. Ama biz unutanlardan olmadığımıza göre hatırladıklarımızı sıralayalım. Özellikle Hisarcıklıoğlu’nun hinliklerini unutmak mümkün değildir. Daha birkaç yıl öncesine kadar TOBB’un 74’üncü genel kurulunda arabuluculuk sistemini hükümete çıkarttırarak, işçilere mahkemede hakkını arama yolunu kapadıklarını ifade eden Rifat Hisarcıklıoğlu’ndan başkası değildi. Ayrıca “iş ve yatırım ortamı önündeki engelleri tespit edip hükümetimizle birlikte kaldırdık” diyerek, işçilerin kazanılmış haklarını yine hükümetle bir olup ortadan kaldırdıklarını itiraf eden de Hisarcıklıoğlu’nun ta kendisiydi. Hele bir hinliği daha var ki, evlerden ırak! “Türkiye’deki şirketlerin borcu 81 milyonun borcudur” diyerek yiyip içip hesabı bize ödetmeye kalkmıştı.
Biz onun gibilerin kim olduğunu, bu tip açıklamaların hangi amaca hizmet ettiklerini ve niyetlerini gayet iyi anlıyoruz. Her yıl yayınlanan bu tip raporlar ve ara ara gündeme gelen açıklamalarla burjuvazinin temsilcileri, “büyüklük” gösteriyorlar, işi bir şova dönüştürmüş oluyorlar. Ama bu gevezelikleri yapanlar aynı zamanda işçilerin en sıradan sayılabilecek sosyal haklarına, mücadelelerine, sendikalaşma girişimlerine karşı saldırgan bir tutum alıyorlar. İşçilerin eylemleri olduğunda polisi, kolluk kuvvetlerini “davet” ediyorlar. İşçilere asgari ücret diye sefalet ücretini dayatıyor, grevleri yasaklayanlarla iş tutuyorlar. Hem nalına hem mıhına vuruyorlar. Yani mutluluklarını tam da yüzde 99’un mutsuzluğu üzerine kuruyorlar.
Hisarcıklıoğlu ve onun gibiler, geniş emekçi yığınların bir gün birleşip isyan ederek, canhıraş savundukları bu düzeni başlarına yıkacağından korkuyorlar. Daha adil bir kapitalizmi değil Hisarcıklıoğlu kimse yaratamaz. Kapitalizm ancak acı ve sefalet üretir. Biz ise geleceği, dünya işçi sınıfıyla birlikte yan yana, omuz omuza mücadele ederek, kapitalizmi yıkarak kuracağız. Onlar kendi dertlerine yansınlar!
link: Gebze’den bir petrokimya işçisi, Burjuvazinin “Kaygısını” Anlıyoruz, Çözümünü Biliyoruz!, 25 Şubat 2020, https://marksist.net/node/6845
Manifesto’nun Sönmeyen Ateşi
Almanya’da Nazi Terörü