Sevgili kız kardeşler!
Sosyalizme inanan Almanya’daki işçi sınıfı kadınları tam da içinde bulunduğumuz şu anda size barış, kardeşlik ve özgürlük mesajı göndermeleri gerektiğini derinden hissediyorlar.
Zihinlerimiz, Balkanlar’daki son savaşların uygarlık ve insaniyetle övünen bir yüzyıla sunduğu katliamın ve yıkımın cehennemi görüntüleriyle hâlâ dehşete düşüyor. Gözlerimizin önünde kandan köpüren nehirler, erkeklerce akıtılan başka erkeklerin kanları ve harabeye dönmüş kasabaların ve köylerin alevleri var, kulaklarımızda acı verici inlemeler ve cesetlerle yan yana atılmış yaralı erkeklerden gelen iç acıtıcı çığlıklar var; eşleri ve kız kardeşleri, anneleri ve çocukları, sevdikleri ve ekmek kazananlarından gelen yaslı hıçkırıkları hepimiz duyuyoruz.
Son aylarda, Büyük Avrupa Devletlerindeki insanların, dünyanın daha önce hiç görmediği devasa bir savaşın korkunç uçurumuna birkaç kez yaklaştığı aklımıza geliyor. Aklımıza geliyor ve korkuyla titriyoruz. Çünkü henüz gerçekleşmemiş bu korkunç olay bir gün gerçekleşebilir. Tüm uygar ülkelerdeki yönetici azınlığın ellerine bakın ve söylediklerine kulak verin! Bu eller ne ile meşgul?
İşçilerin cebinden çekip aldıkları paraları boşa harcayıp kışlalar ve savaş gemileri inşa ediyorlar; sahra topları, deniz topları ve denizde, karada hatta havada kitlesel yıkım ve katliamlara yol açacak bütün etkili araçları satın alıyorlar; yüz binlerce genç işçiye bir gün başka ülkelerdeki kardeşlerinin katili olmaları için talim veriyorlar. Ulusları mahveden harcamalarla, ordu ve donanmayı cinnet içinde silahlandırıp savaşı hazırlıyorlar.
İnsanları mallarıyla ve kanlarıyla silahlanma ve savaşın bedelini ödemeye istekli hale getirmek için daima halklar arasında düşmanlık ve nefret yaratacak şekilde konuşuyorlar. Her ülkenin hayati çıkarlarının, diğer ülkelere ölüm ve yıkım götürmeye hazır büyük orduları ve savaş gemilerini gerektirdiğini haykırıyorlar.
İngiltere'deki sevgili kız kardeşler! Almanya'daki Sosyalist işçi sınıfı kadınları olarak ortalıkta dolaşan bunca düşmanlık ve nefret lakırdısı nedeniyle derin bir üzüntü içerisindeyiz. Ancak sizi temin ederiz ki, bazı Alman gazetelerinin ve politikacıların, halkımıza karşı İngilizlerin kıskançlığından ve vahşi düşmanlığından bahsettiği hikâyelere katiyen inanmıyoruz. Hayır! İkide bir haberi yapılan tüm yeni savaş gemilerine, şovenizmin tırmandırılmasına rağmen onların yalanlarına inanmıyoruz. Sizden ısrarla rica ediyoruz, bazı İngiliz gazeteci ve politikacıların Alman halkının duyguları hakkında size söyledikleri şeyleri “gerçek” olarak kabul etmeyin. Üstüne basa basa vurguluyoruz, bunlar doğru değil. Yüz binlerce yeni gencin zorla imparatorluk üniformasına sokulması, bunu teyit ediyor gibi görünse de; bu, yarım düzine fanatik Alman milliyetçinin gazetelerimizi ve sabrımızı kötüye kullandığı düzenbaz bir hikâyeden başka bir şey değil.
Peki halk kim? Hem Almanya hem de İngiltere’deki halk Tepedeki On Bin değildir; prensler, generaller ve diğer yaldızlı şeritli subaylar, güçlü toprak sahipleri, ordu ve donanma cephaneliklerinin güçlü müdürleri ve hissedarları, silahlar, zırh, dumansız barut ve uçak üretiminin “kralları” değildir. Halk, ceplerine indirdikleri muazzam kârları ordu ve donanmanın silahlanması için yapılan akıldışı harcamalara borçlu olan, savaş meydanlarındaki kan nehirlerinde gine (eski İngiliz parası) avlayan, şan şöhret meyvelerini çürüyen cesetlerle gübrelenen topraklardan toplayan, ayrıcalıklı küçük azınlık değildir.
Alman halkı çalışıp didinen milyonlarca erkek ve kadındır; zenginlikten, ihtişamdan, günlerimizin güzelliğinden fizan kadar uzakta yaşıyorlar. Bununla birlikte bu milyonların çalışan elleri ve beyinleri olmadan ne böylesine zenginlikler ne de kültür var olurdu. Ve düşmanlarını sınırların ötesinde ya da Kuzey Denizi’nin öte yakasında aramamaları gerektiği bilgisi onlar arasında yayılıyor. Hayır, amansız düşman kendi anavatanlarının kurumlarında çöreklenmiştir. O kapitalizmdir, mülk sahibi sınıfların çalışan halkı sömürme ve yönetme gücüdür. Bu canavarca gücün, tüm ülkelerdeki ücretlilerin, çalışan halkın ortak düşmanı olduğunu biliyorlar.
Sizlerle aynı zincirleri taşıyoruz, sıkıntılarınız bizim dertlerimizdir, sizinle aynı kaderi paylaşıyoruz. Bu nedenle sizinle birlikte acı çekiyoruz ve sizinle birlikte umut ekiyoruz ve “problemler denizine karşı” sizinle birlikte silah kuşanıyoruz. Kocalarımız, oğullarımız ve kardeşlerimizle birlikte barışı ve tüm ülkelerdeki işçilerin kardeşliğini savunuyoruz. Onlarla birlikte kapitalizme karşı ve sosyalizm için kavga veriyoruz. Öncü İngilizlerin aydınlık hünerleri ve cömert yürekleriyle sosyalist hareketin ölümsüz, yenilmez bir güç olmasında ne kadar büyük ve önemli katkıları olduğunu asla unutmayacağız. Büyük Britanya’daki kadın ve erkek işçilerin kapitalistlere karşı ekmek, hak ve özgürlük uğruna verdikleri savaşımlar her daim hafızalarımızdaki yerini koruyor. “İşçi sınıfının huzursuzluğu”, üstünde hali vakti yerinde azınlığın yaşadığı şanslı tepelerin altında hareket etmeye başlayan volkanik güçleri bir deprem gibi gün yüzüne çıkartıyor. O nedenle işçi sınıfı adına zaman kapitalist tehditler ve sosyalist umutlarla doludur.
İngiliz kız kardeşler! Duygularımızda ve özlemlerimizde bizimle birlikte olduğunuza inanıyoruz. Ulusal önyargı ve nefretle savaşmak, silahlanma ve savaşa en enerjik biçimde karşı çıkmak hepimizi onurlandıracaktır. İşçilerin kendi kurtuluşları için kutlu savaşında en ön saflarda dövüşmek bizim mutluluğumuz olacaktır. Sosyalist inançla yetiştirilmiş çocuklarımızın, başladığımız işi bitirmesi ve savaştığımız yerde zafer kazanması en büyük tesellimiz olacaktır. Kapitalizm, herkesin herkese karşı toplumsal savaşıdır. İşçilerin sınıf savaşı ise tüm ülkelerin işçilerinin kardeşliği demektir.
Sosyalizm Uluslararası Barıştır!
Clara Zetkin (Sosyalist Kadınların Enternasyonal Sekreteri)
Aralık 1913
link: Clara Zetkin, Alman Kadınlardan Büyük Britanya’daki Kız Kardeşlerine, Aralık 1913, https://marksist.net/node/6694
Hayatı Kollamasını Bilmek
İsviçre’de Kadın Grevi: Kapitalizm Altında Eşitlik Yok!