Kapitalizmin yarattığı sorunlar işçi ve emekçilerin hayatını katlanılmaz hale getiriyor. Kapitalizm hayatın tüm alanlarında eşitsizlik yaratıyor. Dünya üzerinde milyarlarca işçi ve emekçi temel ihtiyaçlarını karşılamak için gece gündüz çalışmak zorunda kalıyor. Bir avuç zengin ise onların ürettiği zenginliğin zevkini, sefasını sürüyor. İşçi sınıfının gençleri bu çelişkiyi iliklerine kadar hissediyor. Gençler geleceklerinden kaygı duymaya başladıkça öfkeleri çoğalıyor. Genç kuşakların hoşnutsuzluğu her geçen gün yükselirken işçi sınıfının örgütlü mücadelesine ve Marksizmin kılavuzluğuna ihtiyaç daha da artıyor.
Dünyada sermaye sahiplerinin saldırıları, bir yandan gelir dağılımındaki adaletsizlikleri, eğitim olanaklarının eşitsizliğini, savaşları, doğa talanını arttırırken, öte yandan işçi sınıfının içinde örgütlü gençlerin öfkesini de kabartıyor. Ama uzun bir dönem işçi sınıfının mücadele deneyimlerinden mahrum bırakılan genç kuşaklar, burjuvazinin ideolojik bir saldırı olarak bireyciliği, bencilliği, tek başınalığı, rekabeti yüceltip körüklemesiyle, tam bir bilinç çarpılması içindeler. Bu sistemin işçi sınıfının gençlerine geleceksizlikten başka bir gelecek veremeyeceği ayan beyan ortadayken, TV dizilerinde, filmlerde, sosyal medyada, gazetelerde ve eğitimde gençlere bireysel kurtuluş fikri aşılandı. İnsanlığın yaşayabileceği en parlak sistem kapitalizmmiş gibi algılar çarpıtıldı. Burada Elif Çağlı’nın “Marksizm ve Gençlik” makalesinden çok önemli bir tespitini hatırlamadan geçmeyelim. Bir toplumsal düzenin güçlü görünebilmek için en amansız ideolojik saldırıları yürüttüğü dönemler, aslında artık tarihsel haklılığını yitirdiği ve inişe geçtiği koşullara tekabül eder.
Kapitalistler gençlerin yaşadıkları hayata, insanlara ve tarihe karşı sorumluluk duymasını engellemek için her alanda propaganda yürütüyorlar. Gençleri dayanışmaktan, yardımlaşmaktan, paylaşmaktan, toplumcu düşünmekten uzak tutmak istiyorlar. İşsizliğe, yoksulluğa mahkûm edilen milyonlarca genç, mücadeleye atılacağına, gelecekten umudunu kesmiş veya sistemin beyinlerine zerk ettiği hayallerle yaşıyor. Yoksul mahallelerinde yaşamlarını devam ettiren bu gençler bir yandan sisteme karşı öfkeli ve hareketli bir potansiyel sergilerken, diğer yandan sınıf kimliğini yitirip faşist liderlerin peşinden koşabilecek bir işsizler ordusunu da oluşturabiliyorlar. Öğrenci gençlik ise yarış atı gibi birbiri ile yarıştırılıyor. Genç beyinlere “sen kendini kurtar, gerisini boş ver” denerek toplumcu düşünce yok ediliyor. Sürekli daha iyi bir kariyer planlaması ile meşgul edilen gençlerle devrimci fikirler arasına mesafe konuluyor.
Kapitalizm, yaşam standartlarını en alt seviyede tuttuğu emekçi sınıfların gençlerinin, ruhlarını ve kabiliyetlerini geliştirebilecekleri olanaklara ulaşmasını engelliyor. Mesela tüm zenginliği ve dünya nimetlerini elinde tutan burjuvazi, teknoloji ve bilimdeki bütün gelişmeleri bizler saltanatlarını ellerinden almayalım diye kullanıyorlar. İşçi sınıfının genç kuşaklarını PC oyunları, cep telefonları, sosyal medya hesapları ile teknolojik aletlere ve sanal dünyalara hapsetmek istiyorlar. Kapitalizm işsizlik, yoksulluk ve geleceksizlik sarmalında bunalan gençleri uyuşturucu ve anti-depresan batağına da çekmektedir. Vurdumduymaz, biçare, düşünmeyen köleler ordusu yaratılmak istenmektedir.
Kapitalizm denen bu cenderenin içinden çıkmanın tek yolu onu yıkmak için işçi sınıfının örgütlü mücadelesinin saflarına katılmaktır. Kapitalizmin sistematik ideolojik bombardımanından sıyrılmanın yolu “böyle gelmiş böyle gider” anlayışını bir tarafa koymaktır. Aslında ne böyle gelmiş ne de böyle gitmeyeceğini fark edip kapitalizme karşı mücadelede kendi hür iradesiyle yer almaktır.
İnsan gençlik zamanlarında meraklı, tutkulu, heyecan ve enerji doludur. Bu olumlu özellikleriyle gençler her zaman sınıf mücadelesine güç vermiştir, dinamo görevi görmüştür. Bir yandan geçmiş kuşakların deneyimleri ile kuşanıp diğer yandan yaratıcı özellikleriyle mücadeleyi ileriye taşımışlardır ve taşımaktadırlar. İnsanlığın kurtuluşunu sağlayacak sosyalizm mücadelesinde yer almanın haklı gururunu taşıyan gençler, tarihsel görevlerini bir kez daha yerine getireceklerdir. Kapitalist sömürü azgınca devam ediyor, yerküre üzerindeki tüm canlıların yaşamını yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor. Bu durum örgütlü işçi gençliğin öfkesini arttırıyor. Tüm dünyada bu öfkenin dışa vurmaya başladığına dair örnekler gittikçe artıyor. Çeşitli ülkelerde kapitalizm karşıtı gösteriler, %99’uz eylemleri, savaşa ve anti-demokratik hükümetlere karşı gösteriler bu durumun somut örnekleridir. Fakat kendiliğinden gelişen bu tip örnekler tek başına yeterli değildir. Kapitalizm ancak işçi sınıfının ayağa kalkmasıyla yerle yeksan edilebilir. Sınıfsız, sömürüsüz, savaşsız bir dünya için tarih bizi göreve çağırıyor. Örgütlü sınıf mücadelesi saflarına katılalım ve mücadele bayrağını daha da yukarı taşıyalım, öğrenelim, öğretelim, yılmadan, sebatla Marksizmin ışığında ilerleyelim.
link: Gebze’den bir işçi, Gençliğin Kurtuluşu Örgütlü Sınıf Mücadelesindedir, 30 Eylül 2018, https://marksist.net/node/6498
Yüreğine Pranga Vurulamayanlardan Biri: Sabahattin Ali
Motor Türküleri, Bir Devrimci Yürek: Nikola Vaptsarov