AKP’nin tırmandırdığı savaş politikalarına karşı başta İstanbul olmak üzere Ankara ve Adana gibi illerde, pek çok siyasi parti, emek, meslek, kadın ve gençlik örgütleri, taraftar grupları ve Alevi derneklerinin katılımıyla Barış Bloku adı altında platformlar kuruldu. Kurulan bu blokların amacı Türkiye içinde ve Ortadoğu’da barışı savunmak, barıştan yana geniş halk kitlelerini harekete geçirmek, uluslararası alanda örgütlenmiş sivil barış inisiyatifiyle işbirliği yapmak, bölgeyi ölüm çemberinden çıkarmak için çaba göstermek.
Suruç’ta yaşanan katliam sonrası AKP hükümeti tarafından iyice tırmandırılan savaş politikalarına karşı seslerini duyurmak isteyen Barış Bloku bileşenleri, Türkiye Barış Meclisi’nin çağrısıyla Türkiye’nin çeşitli kentlerinde yürüyüş ve basın açıklamaları düzenleme kararı aldı. Ne var ki, 26 Temmuz Pazar günü İstanbul’da düzenleneceği duyurulan “büyük barış yürüyüşü”, eyleme bir gün kala Valilik tarafından yasaklandı. Bu anti-demokratik yasağın ardından İstanbul Barış Bloku, Pazar günü aynı saatte Aksaray’da kitlesel basın açıklaması yapma kararı aldı.
Yine Barış Bloku’nun kararıyla Cumartesi günü Ankara’da düzenlenecek yürüyüş ve basın açıklaması ise polis saldırısına uğradı ve onlarca kişi gözaltına alındı. Suruç katliamını protesto etmek üzere saat 18’de Kolej Meydanı’nda toplanarak Sakarya Caddesi’ne yürümek isteyen Ankara Barış Bloku bileşenleri, polis müdahalesi ile karşılaştı. Polisin kalkanlarla kitleyi kaldırıma doğru itelemesi sonrası kitle bulunduğu yerde basın açıklaması gerçekleştirmek istedi. Buna bile tahammül edemeyen polis, kitleye biber gazı ve tazyikli su ile saldırdı. Eyleme katılanları gözaltına almaya başladı. Kurtuluş Parkı’na ve ara sokaklara dağılan kitleye müdahale devam etti. Daha sonrasında basın açıklamasını yapmak için Yüksel Caddesi’nde toplanan kitleye tekrar saldırdı ve gözaltılar devam etti.
Pazar günü İstanbul’da gerçekleştirilen basın açıklaması da polis terörünün gölgesinde yapıldı. Saat 16’da Aksaray metrosu önünde yapılacak basın açıklaması öncesinde polis metroyu kapattı ve alana gelen herkesi aramadan geçirerek kitleyi dağıtmaya çalıştı. Kitle buna rağmen, AKP’nin savaş politikalarına karşı ısrarla barışı savunacağını ve savaşa geçit vermeyeceğini haykırdı
Aynı saatlerde Gazi Mahallesinde de polis terörü yaşanıyordu. Son üç günde yoğunlaşan ve Türkiye’nin çeşitli kentlerinde 900’e yakın Kürt, devrimci ve demokrat insanın gözaltına alındığı polis operasyonları esnasında 24 Temmuzda Bağcılar’da öldürülen Günay Özarslan’ın cenaze töreni, iki gündür polis tarafından engellenmek isteniyor. Gazi Mahallesini ablukaya alan polis cenazenin kaldırılacağı cemevini ve tüm mahalleyi gaza boğmuş durumda. Siyasi törene izin vermeyeceğiz diyen polis, Erdoğan’ın iki gün önceki fırçalarının gereğini yerine getirmek üzere mahalleyi savaş alanına çevirmiş bulunuyor.
Çatışmada öldüğü söylenen kızlarının gerçekte uykudayken katledildiğini ve vücudundan 15 kurşun çıktığını ifade eden ailesi ise, polisin şimdi de kızlarını kendi geleneklerine göre defnetmelerini engellediğini belirterek isyan ediyor.
AKP hükümeti, Suruç katliamını ve öldürülen polisleri bahane ederek, terörle mücadele adı altında Kürtlere, devrimcilere ve demokratlara yönelik ağır bir saldırı dalgası başlatmış bulunuyor. IŞİD’le mücadele ise bu saldırının kamuoyuna (özellikle dış kamuoyuna) yutturulması için bir bahane olarak kullanılmakta. 7 Haziran seçimlerinde istediği sonucu alamayan AKP, Erdoğan’ın başkanlık planlarının sekteye uğraması, HDP’nin güç kazanması ve Ortadoğu’daki gelişmeler nedeniyle, dizginsiz bir şekilde savaş politikalarını şiddetlendiriyor. AKP’nin saldırılarına ve savaş politikasına karşı ortak mücadeleyi yükseltelim! Kirli yollarla varmak istediği iktidar hevesini kursağında bırakalım!
link: Marksist Tutum, İstanbul’da “Büyük Barış Yürüyüşü”ne Yasak, Ankara’da ve Gazi’de Polis Terörü, 27 Temmuz 2015, https://marksist.net/node/4343
Kemal Türkler’in Eşi Sebahat Ablamızı Kaybettik
AKP Savaş İstiyor, Geçit Vermeyelim!