ABD’de bebek maması sıkıntısı yaşandığı haberleri bir müddettir gündemden düşmüyor. Şubat ayında popüler bir bebek maması üreticisi olan Abbott Nutrition’ın Michigan’daki Sturgis tesisinde üretilen toz mamaları tüketen dört bebek, mamalardan geçtiği belirtilen tehlikeli bir bakteriden (Cronobacter) kaynaklı olarak hastanelik olmuş ve bebeklerden ikisi hayatını kaybetmişti. Olaydan sonra federal bir soruşturma başlamış, üretim durdurulmuş, fabrika kapatılmıştı. Piyasaya sürülmüş olan çok sayıda bebek maması da toplatılmıştı. Zaten pandemi sonrası yaşanan lojistik sorunlarının üstüne Ukrayna savaşı da eklenince, tedarik zincirindeki aksamalar ve hammadde yokluğu pek çok gıda maddesinde kriz yaratmıştı. Bu durum bebek mamasının üretimini de sekteye uğrattı. En çok satan mama ürünlerinin %50’sinden fazlasının stokta olmadığı Tennessee, Texas ve Iowa gibi bazı eyaletler daha ciddi kıtlıklarla karşı karşıya kaldı. Marketlerden bebek mamalarının toplatılması bebekli ailelerde panik yarattı. Endişeye kapılan aileler zaten yetersiz olan mamaları rafları boşaltırcasına almaya kalkışınca mevcut krizi daha da derinleştiren bir kaos ortaya çıktı, birçok aile bebekleri için mama bulamaz hale geldi. Mama bulmakta sıkıntı yaşayan aileler ya evlerinde kendileri mama hazırlamaya başlamışlar ya da sosyal medyadan yardım çağrısında bulunmuşlardı.
Mama krizi birçok aile için korkutucu boyutlara varmaya başlayınca, Demokrat Parti liderliğindeki hükümet harekete geçti. ABD Başkanı Joe Biden, Mayıs ayı başında mama üretimini hızlandırmak ve ithalata izin vermek için Savunma Üretim Yasasını devreye soktu Temsilciler Meclisi de düşük gelirli ailelerin bebek maması almasına yardımcı olmak amacıyla iki yasa tasarısını onayladı.
Biden’ın yürürlüğe koyduğu yasa “savaş dönemi yasası” olarak biliniyor. ABD’de 1950 yılında Kore savaşından hemen önce çıkarılan Savunma Üretim Yasası, Başkana, halkın korunmasında ihtiyaç duyulan ürünler için şirketlerden, sözleşme imzalamalarını veya siparişleri tedarik etmelerini isteme yetkisi veriyor. Gerektiğinde fahiş fiyat uygulanmaması için denetim yetkisi de veriyor. Dolayısıyla bu yasayla tedarikçiler diğer müşterilerden önce bebek maması fabrikalarına kaynak sağlamaya öncelik verecekler. Biden, başka ülkelerde üretilen ve ABD standartlarına uygun bebek mamalarını Savunma Bakanlığı uçaklarıyla ülkeye taşımak için de bir operasyon başlattığını duyurdu. Yetkililer bu sorunun birkaç ayda çözüleceğini duyurdu. Uluslararası gıda firmaları da devreye girip ABD’ye ek ürün göndermeye başladı. Nestlé, Hollanda ve İsviçre’deki ürünlerinden bir kısmını ABD’ye ulaştıracağını açıkladı. İngiltere merkezli Reckitt Benckiser firması ise ABD’deki üretimini %30 arttırdığını duyurdu.
ABD Gıda ve İlaç Kurumuna gelince, bir yandan mama kıtlığının çözümü için yurtdışından gelecek ürünlere uyguladığı sıkı kuralları hafifletmek gibi bazı önlemler alacağını açıklarken, bir yandan da marketlerde ürün kalmadığına dair açıklamaların abartılı olduğunu, Nisan ayında Ocak ayına oranla satışların %13 arttığını bildirdi. Artık bizlere çok tanıdık gelen bir yaklaşımla, satışların artışını bebek mamasının nüfusun geneline daha kolay ulaştığının olumlu bir göstergesi olarak açıkladı. Tıpkı Türkiye’de benzin zamları karşısında benzinliklerdeki kuyrukları araba bolluğuna yoran iktidar vekilleri gibi!
Yaşanan her sorunda olduğu gibi mama krizi de ABD’de en çok yoksul aileleri etkiledi. Yoksulluk sınırında veya daha altında yaşayan ailelerde kadınlar genellikle sabah çok erken saatte gitmek zorunda oldukları işlerde çalışıyorlar. Bu koşullardaki kadınlar bebeklerini beslemek için emzirmek yerine mama kullanmak zorunda kalıyorlar. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezlerinin 2019’daki raporu, siyah kadınlarda bebeğini emzirme oranının bu çalışma koşulları sebebiyle daha düşük olduğunu ortaya koymuştu. ABD’de çalışma hayatında kadınlar birçok gelişmiş kapitalist ülkeye oranla daha geri haklara sahipler. Federal düzeyde bir doğum izni yasası yok mesela! Ancak bazı eyaletler kendi yasalarını düzenliyor. Çoğu eyalette ücretli doğum izni patronların inisiyatifine bırakılmış durumda. Birçok bebekli anne geçim sorunu yaşadığı için ücretsiz izin alamıyor. Bakıcı masraflarını karşılamak o kadar kolay değil ve kreşler çok pahalı. İşten çıkıp geçim sorunuyla, açlık tehlikesiyle boğuşmak veya işe giderek bebeğinin sağlığını riske atmak kısır döngüsüyle karşı karşıya kalıyor birçok kadın.
Diğer yandan ABD’de düşük gelirli hamile kadınların, bebeklerin ve çocukların sağlık ve beslenmesine yönelik hizmet veren federal bir yardım programı olan WIC’den yararlanan aileler de mama krizinde ciddi anlamda mağduriyet yaşadılar. Bu programdan emziren kadınlar ve 5 yaşın altındaki çocuklar yararlanıyor. WIC’den yararlanan aileler mamalarını, ABD’de bebek mamasının yaklaşık %90’ını üreten dört şirketten biri olan Abbott’tan alıyordu. WIC, ABD’de doğan tüm bebeklerin %53’üne yardım ediyor. Bebeklerde görülen enfeksiyon nedeniyle Abbott ürünleri piyasadan çektirildiğinde özellikle yoksul aileler alternatif bulabilmek için çırpınmaya başladı.
Ailelerin bebeklerine mama bulma sorunları kısa sürede çözülecek gibi görünmüyor. Abbott, Şubat ayından bu yana kapalı olan Sturgis tesisinde bağımsız bir uzmanın gözetiminde yeniden üretime başlamak üzere FDA’yla bir anlaşmaya vardı. Şirket, üretimi yeniden başlatabileceğini ve daha sonra ürünlerinin kullanıma sunulması için altı ilâ sekiz haftaya ihtiyacı olduğunu belirtti. Tesisini yeniden açana kadar FDA’nın tüm endişelerini gidermeyi hedeflediklerini açıklasalar da üretime devam etmeden önce sağlıklı ürünler üretmek için gerçekten önlem alıp almayacakları şaibeli! Üstelik firma, hâlâ hastalık kapmış olan dört bebekten alınan Cronobacter örneğinin Sturgis tesisinde bulunanlarla eşleşmediğini iddia ediyor. Sorunun, ailelerin mamaya kattığı sudan ya da ortamdan kaynaklı olduğunu ileri sürüyor ve sorumluluğu ailelere atıyor. Üstelik böyle bir sorun ilk kez yaşanmamasına rağmen! 2019’da piyasadaki ürünlerinin geri çektirildiği bir olay yaşanmıştı. Abbott’ın ürünü olan mamayı kullanan bir bebek rahatsızlanmış, beş defa beyin ameliyatı geçirmiş, beyninin önemlice bir bölümü alınmış, yaşama çok zor tutunmuştu. Abbott bu olaydan sorumlu olduğunu kabul etmemişti. Sturgis’in kalite güvence bölümündeki eski bir çalışanı, Gıda ve İlaç İdaresine bildirdiği bir şikâyette, sorunlu mikroorganizmaların bulunduğu bir mama serisinin tamamının yok edilmediğini, yönetimin önceliğinin sayıları karşılamak olduğunu, şirketin FDA’ya vermeden önce dosyaları temizlediğini belirtmişti. Haziran 2020’de FDA Sturgis’in bir tesisinde üretilmiş olan toz mama partisinde Cronobacter bulmuştu. Ancak geçtiğimiz Eylül ayında yapılan teftişlerde üretim alanında veya yakınlarında herhangi bir bakteri taraması yapılmadığı ortaya çıkmıştı. Şubat ayında üretim alanında yapılan taramalarda da tesis içinde durgun su bulundu. Ayrıca tesisin kritik alanları da dâhil birçok yerde bakteriye rastlandı.
ABD gibi gelişmiş bir ülkede yaşanan bu olaylara derinlemesine baktığımızda kapitalizm için kâr unsurunun insan yaşamından daha değerli ve öncelikli olduğunu bir kere daha görüyoruz. Daha önce defalarca benzer sorunlar yaşanmasına rağmen şirket bebeklerin sağlığını riske atacak şekilde üretime devam ediyor. Bebeklerde mamadan kaynaklı rahatsızlıklar yaşandığında, sorunlu ürünlerin tespiti yeterli düzeyde yapılmıyor. Kamuya açık bir raporlama yapılmadığı için zararlı bakterinin kaç bebeğe bulaştığı bilinmiyor. Böylece şirketlerin kâr uğruna insan hayatını hiçe sayan uygulamalarına fırsat veriliyor. Sorunun çözümü sermaye sınıfına kaldığında yine kendi çıkarlarına uygun, kapitalizmin çarklarını döndürecek uygun yol, yöntem ve önerilerle sorunun üstü el çabukluğuyla kapatılıyor.
Ulusal Ekonomik Konseyi yöneticisi Brian Deese, cebini doldurmak için arızalı ekipmanı değiştirmeyi ihmal edip bebek gıdasına tehlikeli bakteriler bulaştıran Abbott’u suçlamıştı. Fakat çözüm olarak ülke arzının sadece Abbott gibi bir avuç şirkete bağlı olmaması için bebek maması üretim endüstrisine daha fazla rekabet getirmeyi önermişti.[*] Sanki yaşananlar tam da rekabetten kaynaklanmıyormuş, tekeller rekabeti ortadan kaldırıyormuş gibi! Mama sektöründe çok az şirketin olmasının temel sorun olduğunu, bir fabrikanın kapanmasının domino etkisi yarattığını söyleyen, bir avuç şirketin mama piyasasına hâkim olmasıyla mücadele çağrısında bulunan senatörler de var. Şu anda ABD’de bebek maması pazarının yaklaşık %90’ını dört şirket kontrol ediyor: Pazarın neredeyse yarısını oluşturan Abbott, Mead Johnson Nutrition, Nestlé ve Perrigo. Mamaların yaklaşık %98’i ülke içindeki tüketim için üretilirken, %2’si ithal ediliyor. FDA’nın kriterleri yeni firmaların pazara girmesini çok zorlaştırıyor. Belli ki sermaye sınıfının temsilcileri sorunun kapitalist sömürü düzeniyle bağını kurdurtmamak için takla atarken, bir yandan da bu sorunu mama pazarına girmeye çalışan farklı sermaye grupları için fırsata çevirmeye çalışıyor.
Mama krizinin “sorumluları” aranırken göçmenler es geçilebilir mi! Mümkün değil! Günümüzde dünyanın neresinde bir sorun yaşanıyorsa göçmenleri tokatlamanın fırsatı haline getiriliyor. Bu sorunda da bazı Cumhuriyetçiler mama kıtlığının Biden yönetiminin belgesiz göçmenlere bebek maması göndermesi yüzünden oluştuğunu öne sürdüler. Oysa konunun uzmanları göçmenler için satın alınan miktarın “pazar payı açısından istatistiksel olarak sıfıra eşdeğer” olduğunu söylüyorlar.
Bebek maması gibi kritik bir üründe yaşanan bu sorun bugüne kadar en mükemmel sistem olarak yutturulan kapitalizmin insanlığa yaşattığı durumu gösteriyor: Krizler, savaşlar, salgın hastalıklar, yokluk, yoksulluk ve açlık. Kapitalist sistem tüm vahşiliği ile bir bebeğin minicik lokmasına bile göz dikmiş durumda! Türkiye’deki ekonomik krizin en net fotoğraflarından birisinin marketlerde bebek mamalarına takılı kilitler olması çok çarpıcı bir örnek! Dünyanın diğer ülkelerine göre refahın daha yüksek olduğu ABD gibi bir ülkede böylesi bir sorunun yaşanması da kapitalizmin artık sorunlardan başka bir şey yaratmayacağını gösteriyor. Kapitalizmin yarattığı krizlerin, savaşların artık daha genel bir hal aldığına ve sonuçlarının çok daha yaygın ve ağır olacağına işaret ediyor. Küreselleşen dünyada bir bölgede yaşanan sorunun, domino etkisi yaratarak başka bölgelerde yeni yeni sorunları ortaya çıkaracağını gösteriyor. Kapitalistlerin acımasızlığını, elde ettikleri kârın milyonlarca insanın sağlığından, hayata tutunmaya çalışan küçücük bir bebeğin canından bile daha önemli olduğunu gözler önüne seriyor. İnsanlığa yıkımdan başka bir şey vaat etmeyen bu sistem yıkılmayı çoktan hak ediyor!
link: Aylin Dinç, İşte Kapitalizm: ABD’de Bebekler Mama Bulamıyor, 7 Haziran 2022, https://marksist.net/node/7659
Doğayı ve İnsanlığı Kapitalizmden Kurtarmak Gerek!
Savaş Yalanları