“Aziz Türk Milleti;
İşte bu ortam içinde Türk Silahlı Kuvvetleri, İç Hizmet Kanununun verdiği Türkiye Cumhuriyeti’ni kollama ve koruma görevini yüce Türk Milleti adına emir ve komuta zinciri içinde ve emirle yerine getirme kararını almış ve ülke yönetimine bütünüyle el koymuştur.”
Bu sözlerle birlikte çöküyordu kara bulutlar işçi sınıfının üzerine. Ve bu sözlerden sonra sanki sınıf mücadelesi derin bir uykuya dalıyor, işçi sınıfının geçmişe ait hafızası siliniyordu. 517 kişiye idam cezası verilmiş, haklarında idam cezası verilenlerden 50’si asılmış, 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarılmış, 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelenmiş, 39 ton gazete ve dergi imha edilmiş; 144 kişi kuşkulu bir şekilde, 14 kişi açlık grevinde, 16 kişi “kaçarken” vurularak, 95 kişi çatışmada ölmüştü. İdam edilenler arasında yaşı mahkeme kararıyla büyütülen, Kenan Evren’in “asmasaydık da beslese miydik” dediği 17 yaşındaki devrimci fidan Erdal Eren de vardı.
Yürürlükte olan 1982 Anayasası faşist darbeden sonra yapılmış bir anayasadır. Yapılan bu anayasa ile 1963’ten 1980’e kadar mücadeleyle kazanılmış haklar gasp edildi. Bu anayasayla sendikalaşmanın ve örgütlenmenin önüne devasa engeller kondu, grev yapmak alabildiğine zorlaştırıldı. İşçi ve emekçiler sindirildi ve korkutuldu, örgütlülükleri dağıtıldı. Darbeyle birlikte DİSK kapatıldı. Sınıf sendikacılığından uzak olan Türk-İş’e ise dokunulmadı. Türk-İş askeri diktatörlük hükümetine de bir bakan verdi.
Askeri diktatörlüğün aldığı kararlar hakkında konuşmak bile yasaktı. MGK’nın aldığı 52 sayılı kararda şunlar yazıyordu: “Sıkıyönetim Komutanlıklarının kararlarının tartışılması ve haklarında kamu davası açılmış tüzel ve gerçek kişilerle ilgili olarak kamuoyunu yanıltıcı ve ilgilileri etkileyici sözlü-yazılı demeç ya da makale yayımı yoluyla beyan ve yorumda bulunmak da yasaktır.”
Faşist darbenin üzerinden 28 yıl geçmesine rağmen bunun hesabı sorulamadı. “Örgüt” sözcüğü kitleler ve özellikle gençler içinde korku ifade etmekte ve ceberrut devlet de bunu her fırsatta hissettirmekte. Devrimci hareket ve Kürt halkı üzerinde terör estirilmeye devam edilmekte. İşçi sınıfına önderlik edecek enternasyonalist bir örgütlülük yaratılmadığı sürece işçi sınıfının 12 Eylül ve onun gibi faşist darbelerden gerekli dersi çıkarması mümkün değildir. O halde biz Marksistlerin görevi bu önderliği yaratmak için işçi sınıfı içinde durmadan çalışmak ve mücadeleyi yükseltmektir.
link: Ankara’dan MT okuru bir işçi, Faşist Darbenin Hesabı Hâlâ Sorulmuş Değil, 13 Eylül 2008, https://marksist.net/node/1900
Kapitalizm Yine Bunalımda
Enternasyonalle Kurtulur İnsanlık