Öncelikli olarak insan yaşamında “gelişimden” yanayım. Durağan bir yaşam kendi içerisinde tekrardan başka bir şey değil, üstelik durağan bir yapı bu sefer devrimci özelliğini de kaybedip “değişmeye” başlıyor. Ama bu değişim bu sefer kendini reddetme ya da biçim değiştirme şeklinde ortaya çıkıyor. Artık miladını doldurdu ya da içi boş bir ideoloji şeklindeki saptamalar işte bunun pratiğe yansıması oluyor.
Düşünebiliyor musunuz kapitalist ideoloji, tüm sömürü-savurgan ve hoyrat yapısıyla globalleşen dünyamızda tüm halkların adeta kanını emen sivrisinek örneği asalak yapısıyla, bir avuç sermayedarın kâr ruhuna peşkeş çekilirken, felsefe yapısını liberalizm odaklı geliştirerek, zaman zaman liberalizme bile uymayan savaş politikaları ile dünyanın canını okumaya devam ediyor. Üstelik bu yolculuğunda tek başına hiç olmadığı şekliyle rahat ve rakipsiz!
Diğer taraftan kendinden menkul “eski tüfek”-“yeni aşık” dostlarımız, felsefesi liberalizmden farklı olmayan ve adeta kapitalizmin makyajlı sosyal demokrat ideolojisine dört elle sarılmaya çalışıyorlar. Ya da başka bir yaklaşımla şu an mevcut politik hiçbir alternatifleri yok. Çünkü sosyalizm, Marx ve Engels’in geliştirdikleri ve diyalektik materyalizmle bir bütün olarak kavrandığında durağan olmayan ve her gelişen koşul karşısında kendini yenileyen ya da yenilemesi gereken bir ideoloji.
Ressama öğrencisi sormuş:
- Sizden bir yıldır ders almaktayım. Merak ediyorum, resimde iyi bir gelişme sağlamış mıyımdır? demiş.
Ressam , öğrencisine önce büyük bir tuvale resim yaptırmış sonra o resmi şehrin meydanına astırmış ve resmin yanına boya ve fırça bıraktırarak bir not koymuş.
- Lütfen resimde ki eksiklerin üzerine bir çarpı koyunuz.
Birkaç gün sonra resmin yanına gittiklerinde resmin her tarafının çarpıyla dolduğunu görmüşler. Bunun üzerine öğrencinin morali bozulmuş ve hocasına kendisinin resim konusunda başarısız olduğunu söylemiş. Ressam öğrencisine bir resim daha hazırlamasını istemiş ve yine aynı şekilde resmi daha önce olduğu gibi şehrin meydanına astırmış ve resmin yanına boya ve fırça koyarak bir not koymuş.
- Lütfen resimde ki eksikleri tamamlayınız.
Birkaç gün sonra resmin yanına gittiklerinde bu defa resme hiç dokunulmadığını görmüşler.
Düşünsel katkı koymayan, alternatifi olmayan dostlarımız bu sefer karşımıza oportünist tahlillerle çıkıyorlar. Kemalizm ülkemizde yeniden keşfediliyor. Ulusalcı-milliyetçi yaklaşımlar birden bire onları faşistlerle kolkola aynı saflara atıyor. Bir türlü dünya vatandaşı olamayan “solcularımız” bu sefer milliyetçi-faşist oluveriyor ve anti Amerikancılık bizim MHP’ye kalıyor.
İyi ve sevgi dolu günler dileğiyle.
link: İzmir’den bir MT okuru, Bir kaç noktanın altını çizmek istiyorum, 21 Haziran 2005, https://marksist.net/node/387
“Haklarımızı Biliyor muyuz”
Eğitim-Sen’e Kapatma Davasının Öğrettikleri