Ek | Boyut |
---|---|
kucuk-burjuvanin_anatomisi.pdf | 918.77 KB |
İnsanlar daha önceki sınıflı toplumlarda olduğu gibi kapitalizmde de, toplumsal üretim sisteminde tuttukları yere, üretim araçlarıyla olan ilişkilerine, emeğin toplumsal örgütlenmesindeki rollerine ve dolayısıyla toplumsal zenginlikten aldıkları payın boyutlarına göre birbirlerinden ayrılan büyük gruplara, sınıflara bölünmüş durumdalar. Kapitalist toplumda küçük-burjuvazi, bu toplumun iki temel sınıfı, burjuvazi ve proletarya arasına sıkışmış bir ara sınıf oluşturuyor. Bilimsel anlamda küçük-burjuvazi, bir yandan mülk sahibi olması nedeniyle kapitaliste, diğer yandan ise esasen kendi işgücünü sarf ederek varlığını sürdürmesi nedeniyle işçiye benzemektedir. Modern sanayi toplumunda küçük-burjuvazi, yapısal özellikleri, yaşam tarzı ve yaşam standartları açısından son derece karmaşık bir “sınıf”tır.
Kapitalizm kendinden önce gelen sınıflı toplumlardan kırın ve kentin küçük mülk sahibi unsurlarını devralmış ve bunların arasına yenilerini de katmıştı. Küçük toprak sahibi köylülerin yanı sıra, küçük dükkân ve atölye sahibi esnaf ve zanaatkârlar kapitalizm öncesinde de var olan geleneksel küçük-burjuva katmanları oluşturmaktaydılar. Kapitalist gelişme, geçmiş dönemlerin bu küçük-burjuva katmanlarını mülklerinden edecek ve onları işçi sınıfının saflarına katılmak zorunda bırakacak doğrultuda yol aldı. Yine de bu unsurlar kapitalizmde bir bütün olarak ortadan kalkmadığı gibi, kapitalizm özellikle kentlerde küçük-burjuvaziyi yeni katılımlarla beslemeye devam etti. Kentin bu yeni küçük-burjuvaları geçmiştekinden farklı olarak okumuş meslek sahiplerinden oluşuyordu.
Ancak bu durum da son tahlilde kapitalist gelişmenin ara duraklarından ibarettir. Kapitalizmin genel gelişme eğilimi, geleneksel küçük-mülk sahibi sınıfları proleterleştirmek ve kentin meslek sahibi okumuşlarının ayrıcalıklı konumuna son vermek yönündedir. Marksist geçinen bazı yazarların “yeni orta katmanlar” diye kalabalık bir ara sınıf tanımlamaları, içi bilimsel verilerle doldurulamayan iddialardır. Bu durum, bugün artık önemli bir bölümüyle ücretli çalışan ve bu konumlarıyla işçi sınıfının bir parçasını oluşturan eğitimli işgücünü (doktor, avukat, mühendis, öğretmen vb.), geçmiş dönemlerde olduğu gibi bütünüyle bağımsız çalışan serbest meslek sahibi bir katman olarak ele alma yanılgısından veya çarpıtmasından kaynaklanıyor.
Lenin, kapitalist gelişmenin insan emeğinin tüm alanlarında büro ve meslek sahibi işçilerin sayısını dikkate değer bir hızla arttırdığına ve okumuş kesimler için büyüyen bir talep yarattığına değinir. Bu kesimler, kapitalist gelişme onların bağımsız pozisyonunu ellerinden aldığı, onları ücretli işçi olmaya zorladığı ve yaşam standartlarını düşürdüğü için nesnel olarak işçi sınıfına bağlanırlar. Ama, ilişkileri ve dünya görüşleri bakımından burjuva düzenden kolay kolay kopamazlar. Gerçi bilinçsiz işçiler de tamamen burjuva düzenin etkisi altında yaşamlarını sürdürür, sınıflarının gücünden bihaber durumda, sınıf atlama, zenginleşme düşleri kurarlar. Ne var ki okumuş kişiler nesnel açıdan işçileştiklerinde bile, genelde kendilerini işçi sınıfının bir parçası olarak görmemekte fazlasıyla direnirler. İşçilere oranla üstün bir konuma sahip oldukları düşüncesiyle böbürlenir, burjuva düzene çok daha derinden görünmez binbir iplikle bağlı bulunur ve yaşamlarını çoğunlukla burjuvalaşma hayalleri temelinde sürdürürler.
Kapitalizmde bilimsel açıdan ara sınıfın küçüldüğü, işçi sınıfının ise devasa büyüdüğü aşikâr bir gerçektir. Böylece bu ara sınıfın nesnel dayanakları alabildiğine zayıflamaktadır. Fakat küçük-burjuvazinin modern toplumda tuttuğu yer nesnel olarak önemini yitirmekte olsa da, küçük-burjuvanın konumundan türeyen çeşitli sosyal ve siyasal sorunlar önemini yitirmiş değildir. Toplumsal yaşamı kavrayış tarzı olarak küçük-burjuvalık, kapitalizm öncesinden günümüze uzanan, adeta toplumun tüm dokularına sinmiş bulunan ve aslında etki alanını burjuvasından işçisine kadar genişletebilen bir zihniyettir. O nedenle de küçük-burjuva kavramı, bu ara sınıfa mensup olanlardan çok daha geniş ölçekli bir gerçekliği anlatıyor. Kapitalist gelişme nesnel bakımdan bizi giderek küçük-burjuva katmanlardan kurtarıyor, ama küçük-burjuva zihniyet bir türlü kurtulamadığımız, kapıdan kovsak bacadan giren ve neredeyse ortalama insanın yaşamı algılayışını genelleyen bir problem oluşturuyor.
link: Elif Çağlı, Küçük-Burjuvanın Anatomisi, 25 Kasım 2006, https://marksist.net/node/8089